Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ben Mardin katliamını gördüm!

Ben Mardin katliamını gördüm!
 

Köyün üstünü saran sarı toz bulutunu saymazsanız, sıradan birgündü nişan dışında. Ben gün boyunca hayvanları otlatarak oyanlanmıştım günbatımına kadar. Hatçe analığımın bana seslenişiyle hayvanları ahıra soktum. Üstümü başımı değişirmek için eve girdim. Nişan için elbisemi giyerken kardeşim Hasan ile atıştık. Benim canım bu duruma çok sıkıldı. Üzüldüm! Cemal amcam kapıya geldi. Beni soruyordu. Nişanda şerbet dağıtımına yardım etmemi istiyordu. Analığım 'Savaş, amcanla yardıma git dedi.' Beraber nişan evine gittik. Kardeşim Hasan dışında, analığım ve diğer kardeşlerim daha sonra geldiler. Ben bir yandan şerbet dağıtırken, bir yandan da kadınların oturduğu yere bakıyordum ne yapıyorlar diye. Nişanlancak olan Zeyneb ablam da ordaydı. Herkesin yüzünde gülücükler vardı. İşim bitince Ali abi beni köyün tek olan bakkalına yolladı. Sigara alıp hemen geri döndüm. Nişanlacak birinin bu kadar sigara içtiğini bilmezdim. Recep dayım, kapının önündeki çocuklara dağıtmak için bişeyler verdi. Neşe içinde havaya atarak dağıttım verdiklerini. Sonra erkeklerin toplandığı yere gidip boş bir yer minderine oturdum. Yanımda bir sürü küçük çocuk; kimisi birbiriyle oyun oynuyor, kimisi konuşulanları dinliyor. Kadınların olduğu yerden gelen müzik sesi erkeklerin konuşmalarını bastırıyor. Köyümüzün imamının selam verişiyle evdeki müzik sesi ve konuşma uğultuları kesiliyor. Nişan sahibi mehmet amcam, nikahın yatsı namazı sonrası olmasını istiyor. İmam olur verdikten sonra, kendisine ayrılan yere oturuyor. Çok geçmeden namaz saati geldi. Herkes abdestini aldıktan sonra imamın arkasında namaza durdu. Bir anda, her taraftan anlık ateş ve kurşun sesleri gelmeye başladı. Önümdekiler birer birer yere düşüyordu. Ben önümde düşenleri ve sıçrayan kanları anlamsız olarak detaylı şekilde incelerken kendimi yerde buldum. Yanımda Hamiyet ablanın 12 yaşındaki oğlu vardı. Birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Ondan yavaş şekilde bir hırıltı geldi. Hareket edemiyordum. Ben de vurulmuştum. Etrafım kan gölüne dönmüştü. Ansızın bir karanlık çöktü. O karanlığın içinde en son duyduğum şey 'Kimse kalmasın, köklerini kazıyın!' dı. Kim yaptı, neden yaptı bilmiyorum! 47 can , o an öldük, öldürüldük!! Şimdi başımda kardeşim Hasan ağlıyor, bir yetim olarak. Ben 17 yaşındaydım. Hamiyet ablanın oğlu 12. Daha niceleri. 1000 küsür mermiyle kara toprağa girdik. Şimdi Mazlumlar olarak dua bekliyoruz burada.


Not: Olayın vehametini anlatmak için bu küçük hikayeyi yazdım. Allah orada ölen tüm mazlumlara rahmet eylesin.
 
Toplam blog
: 4
: 555
Kayıt tarihi
: 29.04.09
 
 

Bu ülkede akıl sağlığını korumaya çalışan bir bireyim. Bileşim sektöründe profesyönel olup, bu işten..