Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '18

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Ben Merkezcilik Dünyanın En Berbat Duygusudur

Ben Merkezcilik Dünyanın En Berbat Duygusudur
 

Anlaşamadığından söz ediyorsun. Bunun iki tarafı olmalı. Sen onunla anlaşamıyorsun bunu anladım, anlamadığım onun seninle anlaşıp anlaşamadığı.

Biz nerede hata yapıyoruz biliyor musun?
Dünyanın kendi etrafımızda döndüğünü sandığımızda.
Yok öyle bir şey. Ben merkezcilik dünyanın en berbat duygusudur.
Yani kendi bakış açımızla karşımızdakinin bakış açısındaki farkı kavrayamıyorsak bu benmerkezciliktir yani EGO’dur kabul etsek te etmesek te…

Kendi duygu ve düşüncelerini kabul etmiyorsa bu onun yanlış kişi olduğunu göstermez ki. İlla benimsemek, kabul etmek durumunda değildir.

Senin istediğin, senin düşündüğün gibi hareket etmesi, iyide sen her şeyin hareket noktası değilsin ki. Üstelik onu tanıdığında, âşık olduğunda da aynı kişiydi. O zaman farklı mıydı? Farklı olmasını isteyen sensin. Onu şimdi değiştirmesini istediğin huylarıyla birlikte sevmiştin.

Benmerkezcisin derken senin bencil olduğunu düşünmüyorum zira bu kavramda böyle bir içerik yok zaten. Benlik davası kendini tanımlama ve değerlendirme değil mi?

O zaman ona neden izin vermiyorsun benmerkezci olması için. Bu iyi bir olay ki, sen böyle yaşıyorsun ve memnunsun.

Şöyle bir şey yapabilir miyiz seninle.
İki ayrı küt noktası vardır benmerkezciliğin.

Birincisi çocukluğunda bir hayli ilgi görmüş olman, abartılı olarak iltifatlarla büyümen, hak etmediğin halde armağanlarla onurlandırman ve kendini olduğundan daha iyi olduğuna inandırman.
Vay ben neymişim? Misali. Doğru veya yanlışı bilmeden büyümen ki ailelerin yaptığı yanlışların başında gelen bir şey bu.

İkincisi bunun tam tersi.
Ezilmiş bir çocukluk, yıpranmış bir ergenlik ve hızla geçmeye çalışan bir gençlik.
Ardından Eyvahlar.
O zaman ezilen ezmeye çalışacak.
Kıymeti bilinmediğinden kendini taltiflendirmek için kıymetli olduğuna inanacak ve çevresinden illaki eşinden bu ilgiyi görmeye heveslenecek.
Bu da olmadığı zamanlarda en basit haliyle anlaşamıyoruz duygusu içinde isyanlara başlayacak.

Peki nedir bunun doğrusu derseniz.
Araştırın derim ben.
Okuyun, sorun, dinleyin.
Kimler nasıl yetişmişler, ne kadar hak ettiklerini almışlar ve bununla ne gibi mutluluk ve isyan duygularını etrafa saçmışlar.

Ego mütevaziliği yok ettiğinden, hoşgörü kendiliğinden azalacağı için kaba, uyumsuz, soğuk biri olarak yaşanıldığında günümüz tabiri ile daha cool (Egosantrzim)olarak yaşamaya çalışırken aslında ne güzellikleri kaybettiğini bilemez.

Ne yapar? Boş gezer, caka satar, ben yaşadıklarınızı çoktan yaşadım havaları içine girer. Beraber eğlenilecek yerlerde bile tek takılma, marjinal görünme, gizemli havalarına bürünme…

Özünde kendine yazık etme.
Kendine acıma.
Bu da bir başka şeklidir ki onda da:
Dünyada tek problem yaşayan odur sanki.
Anlaşılmadığını düşünür ve karşısındakini suçlar oysa kusurlu olan kendidir bunu fark etmez.
Neticede kendine göre o nasıl olsa kusursuzdur!

Bütün bunları özetlediğimizde, çocukluktan sonra, ergenlik ve gençlikte de devam edip yetişkin halinde hala süre geliyorsa bunun reçetesi hazırdır ve verilen not:
Ruhsal ve davranışsal bozukluk.

Bu benim değil bilenlerin, bildikleri…
Bence bir an önce kendinizi tedaviye alın.
Etrafınıza çevrelediğiniz duvarları önce yıkın. Ha çok istemiyorsanız en azından karşınızdakileri rahatsız edilemeyecek kadarını bırakın.

Kurallar mutlaka olmalı lakin aynı kuralların karşınızda da olması gerektiğini anlayın.
Gülümsemeyi, sesinizi alçaltmayı, inatlaşmamayı kabul edin ve öyle hareket edin.

Ego neymiş dediğiniz gün zaten farkı fark etmiş olacaksınız.



Nazan Şara Şatana



Not. Okuyucu mektubuna cevap…

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....