Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '16

 
Kategori
Deneme
 

Ben nereden bileceğim ki

Ben nereden bileceğim ki
 

ALINTI


Son günlerdeki içine kapanık halim herkesi üzüyor... Biraz kafamı da dağıtmak ve kayınvalidem için de iyi olur düşüncesiyle eşimi işine uğurladıktan sonra. "Biraz yürüyelim mi" dedim. Yürüyüş dediğim kaplumbağa hızıyla ve kısa bir mesafe. Ağır ağır ama sessizce yürüdük. Yol kenarında bir banka oturduk ve etrafı izlemeye başladık.

Düşüncelere daldım yıllar yıllar öncesine gittim yine. Yaseminlerin evinin arkasındaki parkın en sakin noktasına sıralanmış banklardan birine oturmuşuz ama yaslanılan kısmına. Öyle olunca kendimizi daha büyümüş hissediyoruz 11-12 yaşlarımız. Ebru Abla ve Emine Abla öyle oturuyorlardı çünkü ve onlar kesinlikle çok havalılar. Gerçi, o parkın müptelası olan çekirdek çetesi teyzeler bize söyleniyorlardı öyle oturup bankları kirlettiğimiz için. Ahhh ahhh bizim oturduğumuz o saatlerde onlar keşke soğanlarını doğrayıp ve tencerede pembeleştirselerdi mutfakta. Sonra bir kaşık salça ve kaşığın ucuyla biraz tuz... Karşıda iki salıncak, bir tahteravalli, bir kaydırak. Daha iki gün önce sallanan o iki küçük ama büyüme meraklısı kızlar biz değilmişiz gibi uzaktan bakıyoruz salıncaklara. Sanki çok büyüdük te salıncaklara binmemek için kendimizle direniyoruz içten içe. İçimizden birisi "sallanalım mı" dese tutamayacağız ikimizde kendimizi ama ne Yasemin ne de ben demiyoruz.... Çünkü büyümeye çalışıyoruz o sıra, o yaş küçük kız çocuklarının hemen hepsi büyümenin heveslisi...

Yaseminlerin alt kat komşusunun bizden bir yaş küçük bir kızıydı Hatice. Onun pembe bir bisikleti vardı. .Parkın bitimindeki sokakta ilk kez bisiklete binmeyi denemiştim. Bir de muhabbet kuşları vardı adı "Maviş". Ben de bir muhabbet kuşu çok istemiştim ama alerjik astım hastası olduğum için annem bu konuda ağırlığını koymuş ve aldırtmamıştı. Bazen evlerine gittiğimizde Hatice kafesinden çıkarıyor uçup duruyordu. Ama çok güzeldi. Bir keresinde kafama konmuştu hatta da, ne yapacağımı bilememiş, durmuştum öyle. Hatice gelip eline alıp koymuştu sonra kafesine. Bir gün, açık unuttukları pencereden kaçtı kuş. Çok ağladı Hatice evlerinden bir parçaydı" Maviş". Bir şey demedim üzgün diye. Sadece bir an, "Üzülme dedim, geri gelir belki."  Gözyaşlarının arasından bakıp, bütün gülüşmelerimizi unutmuşçasına "sen nerden bileceksin ki?" diye yanıtladı beni, omuzlarını silkerek. Ben nereden bileceğim ki?

Yıllar sonra şimdi, biliyorum ki, ben bir daha hiç çocuk olamayacağım. Yazlar da hiç o kadar güzel ve eğlenceli olmayacak bir daha.  

Düşüncelerden sıyrıldım, son zamanlarda ne kadar çok geçmişi özler oldum. Biraz oturduk bankta eve dönmek için kalktık. Köşeyi döndük küçük bir kızla karşılaştık. Elindeki poşette iki ekmek. Şimdiki çocuklar ekmeğin ucunu koparmıyorlar farkında mısınız sizlerde. Camdan içeri "anne suuuu" diye de bağırmıyorlar. 

  

 
Toplam blog
: 146
: 762
Kayıt tarihi
: 02.05.14
 
 

İnsanları ve yaratılmış tüm canlıları severim. Yazmak amatörce de olsa hayatımda bir süredir var...