Ben nerelerdeyim şimdi

Ankara 'da değil mi bütün suç… Ankara yoruyor bizleri... Ah kalbimizdeki martı çığlıkları... Ah bir lokma simidin doyumsuz tadı... Bir fincan çay üzerinde dumanı tüten, tavşan kanı… Sağlığa zararlı da olsa bir cigara… O doyumsuz sohbetler birbirine karışan…

Ben nerelerdeyim şimdi...

Kuş olup uçtum canımın istediği diyarlara.

Bulutlardan yatak yaptım kendime, taklalar aştım üzerinden… Uçaklarla yarış tuttum… Gökyüzü ne kadar da güzel arada bir türbülansa düşsem de… Her şey ne kadar da küçük görünüyor buradan… Minik minik… Sevimli bir o kadar da… Başı dumanlı dağların görüyorum… Tepelerinde kar var bembeyaz duvak gibi… En tepesinden bırakıveriyorum kendimi kollarımı iki yana açıp da… Kayıyorum aşağılara…

Hop bir derenin hemen yanı başındayım… Çıkarıyorum ayakkabılarımı önce… Sonra çoraplarımı… Suya değiyor ayaklarım… İçime bir serinlik yayılıyor… Suyun serinliği okşuyor bedenimi… Yürüyorum salına salına… Hiç düşünmeden ayaklarım nereye götürürse oraya… Alıp başımı gitmek istiyorum bu sefer… Geçici olarak hizmet dışı olmak ve arandığında bulunmamak tüm derdim…

Derken güçlü bir el belimden kavrıyor beni . Ne olduğunu anlamaya çalışırken gözlerim kamaşıyor ebem kuşağının renkleriyle… Sallanıyorum, uçuyorum … Sevinç nidaları yayılıyor aşağılara… Yankı sesleri bana dönüyor… Çocuklar gibi şenim…

Beyaz bulutlar filmlerdeki kötü adamlar gibi… İlle de bozulacak ya mutluluğum… Önce gri, sonra kara oluveriyorlar… Yok oluyor ebem kuşağı… Görünmez oluyor güneş… Uğulduyor rüzgar kuvvetlice… Savuruyor saman sarısı saçlarımı… Laf aramızda hoşuma gidiyor yanağıma dokunması…

Damlamaya başlıyor yağmur damlaları… Çıplak bedenimle tanışıyor önce… Yakalamak istiyorum her damlayı… Kayboluyorlar gözden… Bir ıslık yerleşiyor dudaklarıma, rüzgara eşlik ediyorum gecenin sessizliğinde… Karşıyım ya kurallara… Düzeni bozacakmışım kimin umurunda… İnadına eşilik ediyorum ıslığımla rüzgara…

Yıldızlara göz kırpıp, aya el sallıyorum… Anlaşıyoruz kendi aramızda, çaktırmayın işte… Mektup yaz bana kutup yıldızı… Ceviz kutumda saklayayım onu… Okurken defalarca kez duyumsayayım o kağıt kokusunu… Sakın ha teknolojiye uyup da mesaj falan çekme bana… Arada sırada da olsa görün Samanyolu…

İyi geldi bana nerede olduğumu bilmeden gittiğim bu yer… Martı çığlıkları... Simidin doyumsuz tadı… Tavşan kanı çay… Bir cigara… Dost sohbetleri… Nasılda enerjik hissediyorum kendimi… Kusura bakma hayat bu kez vuramadın can evimden beni… Artık seni de suçlamıyorum Ankara. Aklandın çünkü sen.

"RESİM:ALINTI"