Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '10

 
Kategori
Kitap
 

Ben Olmanın Varlığında bir Cumartesi.

Ben Olmanın Varlığında bir Cumartesi.
 

D&R Kanyon AVM, İstanbul


Edebi rüzgarlarda salınmayı seviyorum. Bu konuda MB da oldukça yardımcı. "Ben Olmanın Varlığında" sanırım selefi "Ben Olmanın Issızlığında"yı sollayacak. BOI ve BOV'yı okuyup yutmuş olanlar, "Ben Olmanın Sonsuzluğunda"yı zorlamaya başladılar. Oysa öyle yorgun ki ruhum. Ne psikolojik travmalara ne de kişilik bölünmelerine göğüs gerecek gücüm yok artık. 120. sayfada durdum. Erteliyorum durmadan.. Aldılar kokusunu, Alaca Karanlık Kuşağı'na döndü kitaplarım!

Kitaplarım benim çocuklarım. Severim onları izlemeyi. Türkiye'de olduğum zamanlarda, Bağdat Caddesi'ndeki üç D&R da evlatlarımı görebileceğim en güzel mekanlardır. Raflardaki yerleri karışmışsa düzeltirim. İnceleyen varsa fikirlerini sorarım. Son olarak da satış grafiğine bakarım.

Nedense Remzi Kitabevi BOI'ya ilgi göstermemişti ama BOV'yı hemen satmaya başladılar. Gidip evladımı görmeliydim. Bana göre en güzel D&R ve Remzi Kitabevi Kanyon AVM'de. Aslında ben de Ece Temelkuran gibi Kanyon'da, İstinye Park'ta dolaşmaktan, o mekanlara özgü insan maskelerini görmekten hoşlanmayanlardanım. "İyisi mi yolu uzatayım, sevdiğim manzaraları izleyerek gideyim" dedim. Geçtiğimiz Cumartesi erkenden yollara düştüm. Arabamı Kadıköy DO İspark'a park edip motorla Karaköy'e geçtim. Karaköy'den Beyoğlu'na tünelden çıktım. İstiklal Caddesi'ni yürüdüm. Galatasaray'da yine birileri "Muhabbet Kuşlarına Özgürlük" diye dövünüyordu, "evet, bence de özgür olmalılar" dedim yerde yuvarlananlardan birine! Taksim'den de metroya bindim ve Levent'te indim.

Müşteri kitlesi farklı Kanyon'un. Kapıdaki dedektörlerin metal eşya dışında, başka kriterleri de check ettiğine eminim. Bence ideal müşteri profili, Paul & Shark sweat-shirt ve pantalon, Burberry palto, Prada ayakkabı giyenler. Valla ben de Ece kafasında bir insanım. Ayağımda artık delinmek üzere olan Reebok spor ayakkabı (2500km/yıl), Colin's Jean, LCW gömlek ve Nike mont vardı. Yanımdan geçen, kolunda Victoria Beckham tutuşlu Vuitton çanta ve ayağında da Königs binici çizmesi olan hanım şöyle bir baktı bana ! Hanım hanım ! O mont ne kutup fırtınaları gördü. Ayağımdaki ayakkabı taa Van'a kadar yürüdü demedim tabii.

Yurdumun mutluluk maskeli insanları! Yapay kimlikler taşımak ulu orta!

Bilseler Bill Gates nasıl giyinir.

Kitaplarının hepsini okumuş biri olarak rahmetli Sakıp Ağa'nın, hayatı hazmetmiş ne sözleri vardır, bana da söylediği.

Konu nerelere gitti?

En alt kattaki Remzi'ye inerken merdivende Tuna Kiremitçi ile karşılaştık, selamlaştık. Belki O da yeni kitaplarına bakmaya gelmişti.

BOV en güzel yerdeydi. Nasıl da yakışıklıydı. Nedense benim kitaplarım hep Elif Şafak'ın kitaplarının yanında duruyor! BOI ve BOV bana ihanet ediyor. Tebessüm ediyorum tabii..

Karnım da acıkmıştı ve kendimi Le Pain Quotidien'e attım. Anlamı "günlük ekmek" olan bu Fransız lokantasına ilk kez bir arkadaşımın davetlisi olarak Parsons Green Londra'da gitmiştim. Cam kenarına oturdum. Yan komşum, Bihter hanımın eski sevgilisi Bülent İnal'dı. Kulağında kulaklıklar, kahvesini içiyordu. Asi kızımız da gelir diye bekledim ama gelmedi. Lezzet ustası Le Pain Quotidien başka nerede mi var? Küçük bir şişe su 3 liraya, bir çorba 8 liraya, bir sandwich 19 liraya nerede satılabilir sizce? Pendorya Pendik? Olivium Zeytinburnu? Bilemediniz. Hadi, yormayayım sizi.. İstinye Park'ta :)

Ece haklı. Çok ayrı bir dünya oralar.. İnsanları da farklı. Benim dünyam olmadığı da kesin ve eminim ki BOV çok yalnızlık çekiyordur.

Minibüse bindim. Muavinlik yapıp, arkadan uzatılan paraları şoföre ulaştırdım. Hep milyon euro'luk projeleri kovalayacak değiliz ya.. Beşiktaş'tan da vapura.. Hem de Tuzla imali olana..

Nefes aldığımı hissettim.

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..