Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '11

 
Kategori
Öykü
 

Ben sana sorarım - 17. Bölüm

Ben sana sorarım - 17. Bölüm
 

"RESİM:ALINTI" Esma’nın hiç mi suçu yok?


17... BÖLÜM. 

Boşanma gerçekleşmişti. Her şey bitmişti. Esma arkasına bakmadan ilerledi mahkeme salonundan. Selim peşinden koştu. 

S: Esma... 

E: Efendim. 

S: Bir şeyler içsek vaktin varsa konuşuruz biraz. 

E: Birbirimize söyleyecek hiç bir şeyimiz kalmadı artık… ama dur benim sana söylemek istediğim… Aslında göstermek istediğim bir şey var. 

Esma gözlüklerini çıkardı önce. Sonra o kömür karası saçlarını saklayan peruğunu. 

Selim’in gözleri fal taşı gibi açılmıştı. 

S: Melek. Esma. Bu ne demek şimdi? Sen… Kimsin? Esma mı Melek mi? 

E: Esma öldü. Esma’yı öldürdünüz el birliği ile. Esma seni çok seviyordu. Ama öldü. Geriye Melek kaldı. Senin sevdiğin güzel, alımlı, prenses. Ama ben prenses değilim. Musa abi babam değil. Evimizin emektarı. Nişanlım Ayhan. O dayım benim. Binnur kardeşim değil. Çok yakın bir arkadaşım. 

S: Bunlara ne gerek vardı ki? 

S: Senin gözünün Esma’yı görecek hali yoktu. Çirkin ördek yavrusu senin dikkatini çekemezdi.Ve büyüyüp kuğu olmaya karar verdi. Melek oldu. Hepsi sana ulaşmak, dikkatini çekebilmek içindi. Başarılı da oldum değil mi? Meleği çok sevdin sen ama Melek seni sevmiyor Selim Arhan. Sevmiyor. 

Esma hızla döndü ve uzaklaştı oradan. Selim sudan çıkmış balığa dönmüştü adeta. Olduğu yere çakılmışçasına bakakaldı arkasından. Ne olup bittiğini anlamaya çalışarak. 

……………………. 

KOZAN MALİKHANESİ. 

Esma koşarak çıktı odasına. Yatağın üzerine attı kendini. Hıçkırıkları yayıldı odaya. 

Ç: Esma. Gelebilir miyim? 

E: Bitti Çiçek. Her şey bitti. 

…………………………… 

MARİA’NIN BARI 

Z: Ne yani şimdi Esma ve Melek… İkisi de aynı kişi mi? 

S: Evet. İnanamıyorum. Aylarca o evde yaşadım ben. Nasıl anlamam. İnanamıyorum. 

Z: Sen evde durmuyordun ki hiç. 

S: Yüzüne bile bakmıyordum doğru dürüst. İki kelime laf bile etmiyordum. Kabus gibi bu. Kötü bir Türk filmi gibi. Gerçek olamayacak kadar… 

Z: Topla kendini Selim. 

S: Nasıl? Çok sevdiğim Melek. Aylarca acı çektiğim. Onu unutmak için Esma ile evliliğe razı olduğum. Ne diyorum ya ben. Melek diye biri yok. Elimden geleni yaptım bu boşanmanın gerçekleşmesi için. Çok üzdüm ben Esma’yı ama bilmeden sevdiğim iki kadını da kaybettim. Ben ne yaptım? Kaderimi kendi ellerimle yok ettim. 

Z: Dur bakalım. Daha hiçbir şey bitmedi. Hatta yeni başlıyor. 

S: Nasıl? 

Z: Mantığını topla ve düşün. Kendini suçlayıp duruyorsun. Esma’nın hiç mi suçu yok? O kandırdı seni. Oyun oynadı sana. Aylarca aynı evde yaşadı seninle. Meleği sevdiğini bile bile açıklamadı olanları. Acı çekmene göz yumdu. 

S: O da çok acı çekti. Esma beni çok sevdi. 

Z: Evet ama şimdi gerçekler ortaya çıktığına göre… Belki bir şans yakalarsınız. Biraz bekle. Esma’da sakinleşsin. 

S: Müthişsin Zekeriya. Nerden geliyor aklına böyle şeyler. 

Z: Çok Türk filmi seyrederim ben. 

S_Z: Hahhhhaaa… Hahahahaaa 

……………………… 

KOZAN MALİKHANESİ. 

B: Esma iyi misin canım? 

E: İyi değilim Binnur. 

B: Canım arkadaşım. 

E: Selim artık her şeyi biliyor. Boşanma gerçekleştikten sonra yanıma geldi. Bir şeyler içmeyi teklif etti. Ve her şey bir anda oldu. Tutamadım kendimi. Peruğu, gözlüğü çıkardım. Çok şaşırdı. Yüzü gözlerimin önünden gitmiyor. 

B: Ne yaptı peki? Ne tepki verdi? 

E: Bilmiyorum. Söyleyeceklerim bittikten sonra koşarak ayrıldım oradan. Şimdi içimde kocaman bir boşluk var. 

 

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..