Ben şu anda öfkeliyim!!!…

Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığını kabul etmeyenler parmak kaldırsın!!!
Sizleri buradan şu anda göremiyorum, sizler de beni.
İyi ki göremiyoruz birbirimizi, iyi ki teknoloji şu anda giremiyor burnumuzun dibine.
Beni, yirmi parmağımı havaya kaldırdığım şu pozisyonumda görüyor olmanızı hiç istemezdim çünkü..
Ama yüzümü görmeseniz de, beden dilimin söylediklerini duymasanız da, hatta başlığı okumamış da olsanız, şu anki ruh halime dair bir şeyler çıkarıyorsunuzdur yine de öyle değil mi?
Evet, ben şu anda ö f k e l i y i m.
Bilgisayarımın güvenlik ve filtreleme sistemine takılmış bir dolu e-posta buldum az önce bilmem ne “directory”sinin bilmem ne “file”ının içinde birikmiş.
Tarihi eskimiş, zamanı geçmiş sergi açılış daveti mi istersiniz?
Düzenli gelmediğinden yakındığım kredi kartı hesap ekstresi mi?
Iskalanmış yılbaşı tebrikleri de mevcut, hatta bayram tebriki de.
Bir tango dostundan Milonga daveti, tabii zaman aşımına uğramış çoktan. Olumlu ya da olumsuz bir yanıtlama nezaketi bile gösterilemeden.
Bir adet iş toplantı randevusu. Neyse ki o konuda telefon denen alet işlevini yerine getirmişti.
MB habercisinden gelmiş e-postalar, tabii o bloglar yayınlanalı çok olmuş.
Böyle bir liste işte, aşağıya doğru uzayan.

Bu filtreleme nasıl oluyorsa oluyor, aynı adresten gelen, hatta o adresten peş peşe gelen, hatta hiçbir eki de olmayan, hatta ve hatta daha önce de sorunsuz olarak gelmiş olan postaların kimisinin, benim bilgisayarım için “zararlı” olduğuna hükmediyor ve posta kutuma uğratmıyor onları.
Bu arada, aynı adreslerden gelen diğer başka e-postalar da, bu ayıklama işleminden yakayı sıyırmış ve adresine ulaşabilme şansına erişmiş oluyorlar.
Zararlı olduğuna hükmedilen masum e-postalar eminim kendilerini şöyle hissediyorlardır:
Alkol kontrolü için, şişe ağzı oluşturacak şekilde daraltılmış şeritte, polis arabalarının konuşlandığı yere doğru yönlendirilen taşıtlardan kimisine "sen geç!", kimisine de "sen sıraya gir!" muamelesi yapılır ya, şöyle bir tipine bakılarak.. "sıfır alkol" durumunda bir sürücü, "sen dur bakalım" muamelesiyle karşılaştığında ne hissederse, bu masum e-postalar da aynen öyle hissediyor olmalılar…

Hasıl-ı kelam, bilgisayar teknolojisi, Internet teknolojisi beraberinde virüs ve solucan saldırılarını, kötü niyetli atakları da getiriyor. Bunlara karşı önlem almak için bir dolu koruma ile donatmak zorunda kalıyorsunuz bilgisayarınızı.
"Hah tamam, işte rahatladım!" demek yok size!
Bu koruma programlarının yeni sürümlerini sürekli yükleyip, filtreleme opsiyonlarını süzgecin deliklerini iyice küçültecek şekilde ayarlayıp emniyet eşiğinizi düşürmeyeceksiniz, bir.
Süzülüp de bir yerlerde birikenleri, düzenli olarak kontrol edip, “masum ve önemli” olanları ıskalamayacaksınız, iki.
Tanımadığınız bir adresten gelen iletileri açmadan önce virüs taramasına tabii tutacaksınız zira bu gelen mesaj, alkol kontrolünde daraltılmış şeride yaklaşırken şöyle bir tipine bakılıp "sen geç!" denilen alkollü bir sürücü de olabilir… bu da üç.
Bu işlemleri yaparken zaman kaybetmeye, bilgisayarınızın ilk açılışında ve kapanışında uzunca beklemeye katlanacaksınız, dört.

"Yok, yok! ben korunmak filan istemiyorum!" da diyebilirsiniz elbet.
Bu durumda, her gün bilgisayarınızın içinde ne var ne yoksa, düzenli bir şekilde “backup” alırsınız, ister CD’ye, ister “memory stick” üzerine, ister taşınabilir diske, ister “partition” yapılmış olan taşınmaz olanına.. görüldüğü üzere teknolojinin tüm nimetleri emrinize amade.
Bulaşan bir virüs, bir atak vs ile karşılaştığınızda, bilgisayarınızı formatlar, her şeyi yeniden yüklersiniz olur biter. Zaman kaybı mı?
Kaynak israfı mı?
Teknik bilgi yetersizliği mi?
Destek mi almak gerekiyor?
Her seferinde bilgisayarı alıp götürmek zor mu oluyor?
Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığını düşünenler parmak kaldırsın…

Yeşim Esemen

BlogNot: Resim Pablo Picasso