Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

sufi-su /Emel Yeşilkayalı

http://blog.milliyet.com.tr/sufi-su

01 Eylül '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ben Su'yum sadece su

Ben Su'yum sadece su
 

Sabah çimen ve ilk rüzgarla ortaya yayılan kanaatkar hanımeli kokularını koklayarak; hafif serinlik, mütevazı ve narin görünüşlü, kokusunu meltemlerle, esintilerle yeryüzüne yayan yaseminlerin akşamdan kalma kokuları ve onların kokusuyla özdeşleşen saflık, masumiyet, duruluk, dokunulmamışlık, temizlik, ferahlık, huzur hisleri içerisinde yürüyorum. Dünya şimdiye kadar hiç dokunulmamış, yaşanmamış, kullanılmamış gibi... Henüz sokağın iki yanına dizilmiş evlerde kıpırtı yok. Yalnızca evlerin bahçesinde asılı rüzgar güllerinin sesi... Sağa sola bakarak, koklayarak ama illa ki sürekli koklayarak denize doğru yürüyorum. Gökyüzü masmavi, etraf yemyeşil, çimen, hafiflemiş yasemin ve hanımeli kokuları, uzaktan gelen karpuz kabuğu kokusu, temiz hava kokusu, hatta huzur kokusu... Mis gibi kokular. Oooohhhh! Var mı hayatta bundan daha güzel bir an.

Evlerin hemen bitiminde deniz. Denize geldim, kavuştum suya. Hemen hasırımı yere serip, üzerine çantamı koyup, elbisemi çıkarıyorum. Etrafa bakıyorum, ortalık sapsakin. Deniz karpuz kabuğu kokuyor. Ayaklarım giriyor önce, harika. Bir adım daha ve atıyorum kendimi denizin içine. Tüm bedenim suya kavuştu, dibe dalarken hissediyorum bedenimi kuşatan suyu. Hafif serin, tam istediğim gibi. Kollarım ve bacaklarımla aralarken suyu, gittikçe yüzeye yükseliyorum, ve... Başım suyun üzerinde. Hiç ara vermeden, hızlı kulaçlarla, kollarım ve bacaklarımla suyu aralamaya devam ediyorum. Kokluyorum denizin karpuz kabuğu, el değmemişlik kokusunu. Henüz kokuya insan sesleri karışmamış. Sadece denizin sesi ve sadece denizin kokusu.

Yüzdüm, yüzdüm, yüzdüm... En derinlerdeyim. Durdum, denizin içinde ayakta duruyor gibi. Denizin içine bakıyorum, hareket eden bacaklarıma, kollarıma. Hareketle birlikte suyun içindeki vücudumda meydana gelen ışık yansımalarına... Tekrar kokluyorum denizi, harika bir ferahlık, muhteşem!... Birden denizin içine dalıyorum. Kollarımı ileriye doğru uzatıp, tekrar kollarımı açıp suları yana-aşağıya doğru ittikçe, tüm vücudumda kayan suyu hissettikçe yaşam çok güzel. Harika, harika, harika...

Tekrar yüzeye çıkar çıkmaz büyük bir hızla kulaç atmaya başlıyorum, başım suyun içinde. Ben, deniz, evren... Evren, deniz, ben... Nefessiz kalana kadar kulaç atıyorum. Nefes almam gerektiğinde durup hemen sırt üstü uzanıyorum. Nefes nefeseyim. Hızla inip kalkan göğsüm, giderek yavaşlıyor, daha düzenli nefes almaya başlıyorum. Dinginim artık. Gözlerim kapalı... Rehavet geçtiğinde, gözlerimi açıp gökyüzüne bakıyorum. Deniz mavi, gök mavi, ben mavi, hayattan istenecek başka şey var mı ki? Harika!....

Sudan yatağımda, ellerimi hafif kıpıtıdatarak -çıp, çıp seslerimi dinleyerek- kaygısızca, güneşin deniz yüzeyinde oluşturduğu ışıktan yolun hizasına getiriyorum vücudumu. Denizin üzerinde yavaş yavaş, ışıktan yolla bütünleşerek ilerliyorum. Hayat güzel, deniz güzel, her şey güzel...

Yüzerken, hiç kimse yok, hiç bir şey yok sudan başka. Her şey su... Ben su'yum, sadece su... Başka hiç bir şey, hiç kimse değilim...

Ben su'yum, sadece su...

 
Toplam blog
: 76
: 1567
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Merhaba, ben sufi-su. Sosyal hizmet uzmanıyım. Yıllarca korunmaya muhtaç çocuk çocuklar, koruyucu..