Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '07

 
Kategori
Resim
 

Ben yakma resim de yapıyorum

Ben yakma resim de yapıyorum
 

Ressam değilim ama arada bir resim yapmasından hoşlanıyorum. Kara kalem çalışmalarım olmuştur. Ressam olmak için Güzel Sanatlar Akademisinden mezun olmak lazım. Benim ki yalnız zevk olsun diye birkaç kara kalem portre çalışmalarım olmuştu gençliğimde.

Bunların birinde annem şahit oldu. Üniversite sınavlarına hazırlıklarımı yaparken kafam bulanıyor gibiydi. O sene üniversiteyi kazanma hırsıyla kendimi son derece derslere vermiş, sınav günü de yaklaştıkça sinirler gerilmeye başlanmıştı. İşte o sıralar annemin her ay almış olduğu Burda dergilerine bende bakma lüksüm vardı. Çok zaman oldu, hatırlamıyorum hangi sayısı idi ama sarısın ve de dalgalı güzel bir mankenin resmini yapıvermiştim. Resim bittiğinde içeriye birden annem giriverdi.

- "Ders çalışmıyor musun, yoksa."

- "Bunaldım anneciğim biraz resim yapayım" dedim.

Ve annem masanın üstünde ki yaptığım resme şöyle bir baktı.

- "Bunu sen mi yaptın?"

- "Evet ben yaptım, anneciğim" dedim.

Annem nakış işlerinden anlar. Çocukluğum ve gençlik yıllarımda hep annemin örmüş kazakları giyerdim hep. Onun ördüğü kazakları giymek bana büyük bir zevk verirdi. Sanki sanattan anlar haliyle...

- "Çok güzel oldu!" dedi. O an annemin kızacağını ummuştum ama resmi görünce fikrini değiştirdiğini hissettim. Annemin böyle ılımlı davranacağını tahmin edemiyordum açıkçası.

Birkaç ay sonrada oturduğumuz dairenin karşısına güzel bir aile taşındı. İster istemez de onlarla tanışıklığımız oldu. Evin hanımı çok hanımefendi bir kişiliği vardı, ablası bir ressamdı. Yaptığım resmi, ressam olan ablasına gösterdiğimizde çok beğendi ablası, ama ressam olmamı arzu etmedi. Onun bu sözü benim uzun zaman resim yapmamı engelledi. Ta ki 2000 yılının aralık ayında Şeker bayramı ve yılbaşı tatilinin olması sebebiyle Bodrum Askeri Kampına gittiğimiz güne kadar.

Bodrum’da ki Askeri Kampı’nın gazinosuna girdiğimizde sonradan isminin Alaattin olduğunu öğrendiğim bir arkadaş kontu plak tahta üzerine yakma resim yaptığını gördüm. Yakma işlemini tahta üzerine şekil ve motif yapıldığını biliyordum ama böylesine bir resim yapıldığını ilk defa görüyordum. Çok ilgimi çekmişti ve izlemeye koyuldum . Tahtaya ilk önce yapacağı resmi kurşun kalemi ile çiziyor sonra yakmak için yanında getirdiği elektrikli havyar aletiyle üzerinden yakma işlemini gerçekleştiriyordu. Bundan başka yanında getirdiği tel uçlu aletiyle de çizmesi gereken yerleri yakarak çiziyordu. Resim yaparken de hiç hata yapmamanız gerekiyor, yoksa yaptığınız resmi atmanız gerekiyormuş. Yani yakarak resim yapmak o kadar da kolay bir iş değil anlayacağınız. Resim bittiğin de bu sefer orada oluşturduğu sergiyle kampa gelenlere sergiliyordu. Beğenen olursa ve almak isterlerse bir ücret karşılığında onu satıveriyordu oracıkta. Orada kaldığım sürece o arkadaşı hemen hemen her gün gördüm. Bu süre içersinde de ondan bir resim satın aldım.

Şeker bayramını 3 gün boyunca kutlamıştık. Sıra yılbaşı kutlamalarına gelmişti. Orada son günümüzdü. Babam bize sürpriz yapmış ve yılbaşı gecesi için kamp komutanının hazırladığı baloya bilet almıştı. O gün öğlen saatlerinde de, o arkadaşın toparlandığını gördüm. Yanında getirdiği tahtaları tüketmiş, epey hasılat yaptığı belli oluyordu.

- "Kolay gelsin" dedim.

- "Sağ ol birader" diyerek karşılık verdi.

- "Acaba bende yapabilir miyim?"

- "Tabi neden olmasın ki."

Bana o an için elinde kalmış küçük bir boş tahta parçası verdi. İsmimi kurşun kalemle yazdım önce. Sonra ucu tel olan aleti verdi.

- "Hadi yap" dedi. Hiç alışık olmadığım için baştan korktum ama verdiği aleti parmaklarımda tutmayı çabuk kavrayabilmiştim. İsmimi ilk defe yakarak yazmıştım. Bu iş benim hoşuma gitmiş, içime bir heyecan kaplamıştı. Acaba yapabilecek miydim? Belki o arkadaştan daha güzel eserler çıkartabilirdim. Ama bu işi çok iyi öğrenmek lazımdı. Birde şöyle bir sorun vardı benim için. Onun kullandığı aletleri nereden temin edebilirdim. İlerde ondan yardım alır düşüncesiyle birbirilerimizin telefon numaralarını alarak vedalaştık.

İzmir’e geldikten sonra onun kullandığı aletleri bulamadım fakat ucuz bir fiyatla aldığım elektronikçilerin kullandıkları havyar aleti ile bir şeyler yapmaya çalıştım, amatörce. Ne zaman boş kaldım, işte o zaman Alaattin beyi arayarak kullandığı aletleri nereden temin edebileceğimi sordum. Bana yardımcı oldu. O aleti aldığım zaman da ikamet ettiği Muğla’ya, beni bir hafta sonu davet ederek her şeyi inceliklerini varıncaya kadar öğretti.

Burada benim eserlerimi bulabilirsiniz.

Yukarıda ki resim Alattin beyin yaptığı Atatürk resmi.

Aşağıdaki resimler de benim eserlerim. Saygılarımla.

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..