Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '11

 
Kategori
Güncel
 

Ben Yine Hüzünlere Gark Oldum

Ben Yine Hüzünlere Gark Oldum
 

Yok, artık itiraf etmeliyim ben… Hem de üzerine basarak, hem de hiç rahatsızlık duymadan… Ne yalan söyleyeyim, ölen öldüğüyle kalıyor ve ölen eğer öldürülerek ölüyorsa, işte yüreğim buna dayanamıyor. Yüreğim de inceden inceye hissedilen bir sızı, zihnimde daralma ve yüzüm de mutsuzluk halleri… Öldürülmek… Hem de hiç yoktan… Sadece bir kin, sadece bir nefret ise her şeyin başı… Ben artık anlam veremiyorum insanlığımızın nedenine…

Evimin balkonundaki karşı parkı seyre dalmış, demli birer çayı önümüze almış yudumlarken, eşimin serzenişi ile irkildim. “Anlam veremiyorum ideoloji uğruna insan öldürenlere” dedi, ve devam etti “Aklım almıyor benim”. “Benim hiçbir zaman aklım alamamıştı ki?” dedim. Ve daha fazlasını uzatmadık. Serin bir Antalya akşamında, rüzgârın uğultusu her yanı kaplamıştı. Gözüm karşı parkta, o soğuk ve rüzgârlı havada köpeklerini gezdirenlere takıldı. Dalıp gittim. Doğruydu eşimin söyledikleri ama, işte aması vardı. Tartışabiliyor muyduk adabınca? Bir an için kafamda sorduğum bu soruya tebessüm ederek güldüm. Yok… Aslında tartışmasını dahi bilmiyorduk. Zira alçak gönüllü hallerimizden eser bir şey kalmamıştı. Basit bir konunun bile tartışılması ciddi kırıcılıklara kadar dönüşüyordu. O halde, eşimin serzenişi çok mu tuhaftı? Veya benim hiçbir zaman aklımın almadığı “ideoloji adına adam öldürmek” zihniyeti, geçmişte hiç de tuhaf bulunmuyordu. İnsanların birbirlerini nasıl öldürdüğüne, insanların birbirlerine ideoloji adına nasıl düşman kesildiklerine bu topraklar fazlası ile şahit oldu. Hepsinden geçtik, mahalleler, sokaklar parçalandı. Çizgiler çizildi, barikatlar düzenlendi… Maraş’ı hatırlasanız e… Onca insan adeta feci bir katliama tabii tutulmuştu. Onlarca insan üç gün içerisinde öldürüldü ve koca bir devlet Maraş’ta olanları öylece izledi. Neden öldürdüler onca insanı? Şu anda kimse tek bir tane dahi mantıklı bir açıklama getiremiyor. Diğerlerini saymak bile gerekmiyor aslında. Onca katliamlar yaşandı bu topraklarda, onca katliamlara tanık olduk ve hiç birisine şöyle ağız dolusu bir anlam veremedik. Edecek bir tek lafımız bile olmadı. Sadece “Neden” diyebildik. “Neden insanlarımız birbirini boğazlıyor?” diye sadece bu soruyu kendimize sorabildik.

Dünkü internet turumda, facebook denen alem de, en fazla gözüme ilişen paylaşım hadisesi Metin Göktepe’nin fotoğrafı olmuştu. Metin Göktepe öldürüldü işte… Hem de devlet eli ile… Ulan devlet “Sana lanet olsun” diyeceğim ama olmuyor. Her ne kadar diyor olsam da içime dolduruyorum haykırışlarımı. Metin öldürüldüğü ile kaldı. Hepi topu birkaç polise gösterme olsun babından ceza verdiler. Hadi her şey bir yana da, ya o yaşlı ana… Ne demeli o anaya? O ananın hali benim yüreğimi tam orta yerinden vuruyor. Kahrediyor… O yaşlı ana, oğlunun fotoğrafıyla birlikte mahkeme kapılarında bütün bir Anadolu’yu arşınladı. Anadolu’nun dört bir yanına sürdüler davayı. Metin öldürüldüğü ile kaldı ama o ana… O yaşlı ananın çektikleri… Sonuç ortada işte… Katillerin cezası bile kuş tüyü misali.

Benim yüreğim dayanmıyor o ananın hüzünlü haline.

İşte devlet dediğimiz aygıt… Kendisini fazlası ile önümüze koydu. Savunmasız bir genci, duvar arkasında döverek öldürdüler. “Sandalyeden düştü” dediler, olmadı, “Beton zemine düştü” dediler, yine olmadı… Yalanları ile iyice iğrençleştiler. Mide bulandırıcı hale geldiler. Ve bütün bir devlet top yekûn bir şekilde pisliği temizlemeye yeltendi. HSYK denen kurumu ile valilikleri ile emniyeti ile top yekûn işledikleri cinayetin üstünü örtmeye, açılan davayı takip edilemez hale getirmeye çalıştılar. En son o dava Afyon’da görüşülüyordu. Olay ise Alibeyköy’de, yani İstanbul’un kenar kıyı bir yerlerinde, bir spor salonu duvarının dibinde yaşanmıştı. Ve o davayı sabote edenler, Metin’in öldürenler ve koca devlet… O anadan dahi utanmadılar. Buydu işte sizin yargınız. Buydu sizin adaletiniz. Bir devlet, ideoloji adına, bir genci, göz göre göre öldürdü ve o devletin bütün kurumları bu cinayetin üstünü örtmeye seferber oldu. Güneş balçıkla sıvanmıyor işte. Bakın sene 2011… Unutmadık işte Metin’i… Tıpkı diğer öldürülenler gibi. Engin Çeber’i de unutmadık. Her sene hatırlayacağız onu da. Tıpkı Metin’i hatırladığımız gibi. Çünkü o yaşlı ananın göz yaşları, bizim ardımızda olacak. Ve biz, o göz yaşlarını, her sene devletin üzerine boca edeceğiz.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..