- Kategori
- Blog yazarları tartışıyor!
Bence bütün okulları "dershane" yapalım...
Başbakan ne diyor : “Bütün dershaneleri kapatacağız…” diyor.
Bazen bazı önermelerin tersini de düşünmek gerekir. Bence , bütün okulları kapatıp hepsini dershane yapalım..! Ne dersiniz?
Duyanlar “Hoca, yine iyi saatlerde değil…” diyecekler. Biraz konuşalım da belki de bir ara çözümü bulabiliriz.
Biliyoruz ki, ne ilkokullar, ne de orta ve liseler (bundan böyle ayırt edeceğiz…) ne milletin, ne velilerin, ne de öğrencilerin istediği düzeyde değiller. Kimse bunlardan memnun değil. Kaldı ki, MEB’nın kendisi de değil. Çünkü görüyorlar ki, bütün bu okullar yapılan bütün uluslararası yarışmalarda sonlarda nal topluyor.
Zaten veliler okullardan memnun olsalar, her yıl bir eşek yükü para verip çocuklarını Dershanelere göndermezler. O zaman ne demek oluyor; veliler, aileler okullar yerine Dershaneleri tercih ediyorlar. Çocukları normal okula gitmiş veya gitmemiş umurlarında değil; ama Dershaneye mutlak gitmeliler. Zaten ne öğreniyorsa orada öğreniyorlar..? Bundan bu sonuç çıkmıyor mu?
Her düşünce biçimi okulların kendilerine düşen gerçek eğitim işlevini yerine getiremediğini; bu yüzden giderek Dershanelerin okulların yerini aldığını; bütün anne babaların boğazlarından keserek çocuklarını bu Dershanelere göndermek istediklerini gösteriyor.
O zaman , bu yaptığımız işte bir yanlışlık var! Ne yapıyor bu okullar da çocuklar hiçbir şey öğrenemeden, eninde sonunda bu Dershanelerin tuzağına düşüyorlar! Mutlaka bir yanlışlık var.
Aslında , birden çok yanlışlık var da ; hangi birisini söyleyelim bilmem.
Ama besbelli ki, bu okulculuk sistemimiz tümden bozuk. Sınav sistemimiz bozuk. Üniversiteye kabul sistemimiz bozuk. Üniversitelerin üniversite anlayışı bozuk… (Birisi şimdi neyimiz doğru ki, diyecek..!) Bunun tartışmasını uzun boyu yapıyoruz. Onun altından hemen kalkılmaz. Ama Dershaneleri okula – Okulu biraz Dershaneye benzetme işine biraz daha dikkat etmeliyiz.
Bir örnek vereyim. Bulunduğum ilçede tam merkezde çok tanınmış bir ilköğretim okulu vardı. Bu okulun öğrencileri sınıfa “Hababam Sınıfı”nın müziğiyle giriyorlar; “Hababam Sınıfı”nın müziğiyle teneffüse çıkıyorlardı. Peki bu öğrenciler acaba sınıfta ne şekilde davranıyorlardı? İnanıyorum bu müzik , bir çok okulun ara müziği…
Okul Yönetmeliklerinde ve Sınıf Geçme Yönergelerinde öylesine değişiklikler yapıldı ki; öğrenciler artık sınıfta kalmıyor; her durumda otomatikman sınıfı geçiyorlar. Böyle bir durumda sınıfta disiplin, düzen aranabilir mi? Öğrenciler öğretmenleri saymıyorlar; bir laubalilik, saygısızlık sürüp gidiyor. Benim gördüğüm kadarıyla öğretmenler meslek grupları içinde en çok psikiyatrist’lere giden grup… Artık dayanamıyorlar.
Bunlar bu durumda nasıl ders anlatacaklar; kime dinletecekler; sınıflar zaten olmuş 70-80 kişi… İşte eğitim…Hadi buyurun bu durumda Avrupa ülkeleriyle; Finlandiya ile siz yarış edin. Hiç de kolay değil.
Tabii devlet okullarında bu yozlaşma giderek artarken; özel okullarda durum tam tersine öğrenci lehine değişiyor. Çünkü bu okullarda “Denetim” çok daha sıkı… Hem dışardan değil, özellikle içerden…
O zaman Eğitim de fırsat eşitliği giderek daha da dramatik bir şekilde değişiyor. Alt kesimler, köylüler , işçiler artık okuyamıyor … Yüksek, paralı kesimler ise her güzel şeye kondukları gibi seçkin bir eğitimin kaymağına da konuyorlar.
Söyleyin, bu Hz. Ömer’in adaleti mi? Zenginler her istedikleri yere, fakirler İmam-Hatip’e…
Eee ne yapmak lazım? İşte söylüyoruz . Okulları DERSHANE yapın! Bu iş nasıl olacak? E.. her şeyi size ben mi söyleyeceğim. Gidin iyi dershaneler nasıl çalışıyor; bu işin ilmi nedir, ne yapıyorlar, ediyorlar da başarılı oluyorlar görün bakın edin… Aynı şeyleri siz de okullarınızda uygulayın. O zaman dershanelere gerek kalmaz. Okullar da zaten Dershane olur…
Fakat Beyler şu denetim, teftiş… Her ne diyorsanız, deyiniz…O işe biraz daha önem verseniz iyi olacak. Çünkü özellikle Devlet okulları, vur patlasın çal oynasın Hababam Sınıflarına döndüler… Her şey çok gevşedi, çok… Haberiniz yok…
Bizim zamanımızdaki eğitim böyle miydi? Ahh…ahhh…