Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '16

 
Kategori
İlişkiler
 

Bencilce sevdiğim doğrudur

Bencilce sevdiğim doğrudur
 

Eiserner Köprüsü - Almanya Frankfurt - Photo by Emre ERDEN


Tabi ki tarçın kokan gözlerine sadece ben bakabilirim. Bir başkası değil! Sadece ben sevebilir, kıskanabilir, uyurken yanımdaymış gibi davranabilir ve en önemlisi sana sadece ben şiir yazabilirim. Bir başkası değil!

Sadece ben ısıtabilirim ellerini, seni kahvehanenin (cafe) kırmızı renkli ince battaniyesinden de kıskanıyorum. Çünkü orası, yakaları kürklü siyah deri ceketimin yeri… Seninle kalabalık bir sokakta yürüyüp giderken biri bizi görür mü korkusunu, babandan dayak yiyebilme ihtimalini sadece ben içimde taşıyabilirim. Bunlara bana serbest bırakılmış şeyler. Bir başkasına değil! 

Tabi ki beni sevmek zorunda değilsin. Ben Adolf Hitler miyim? Asla! Çünkü sevgi kara gömlekli SS'lere göre değil. Sadece benim yanımda Aylin Aslım, Tom Waits, The Satle veya İtalyanca bir müzik dinleyebilir, Mihail Bulgakov romanlarından alıntılar yapabilirsin. Belki Kuyucaklı Yusuf belki de Güvercinka okuyorsundur. Peki ona da varım. Sonra sabaha kadar Mısırlılardan Romalılardan ya da Roma’nın yoksa Floransa’nın mı güzel olduğunu tartışabiliriz. Belki biz de bir gün Venedik’te baş başa gondola binebiliriz.

Sabah kahvaltılarında da benimle olmak zorundasın. Çayı ben pişirmeliyim bu bir başkasının hakkı değil! Çünkü çay demleyen en iyi Akdenizli benim. Menemeni çok severim ama sarımsaksızını elbette. Çiğ böreğine biterim, ekmeğe sürk sürer, zeytinyağına ekmek banarım. Boş boş bakışarak susmam, koyarım Nazım Hikmet’ten bir şiir kaydı. Belki kahvaltılarda çizilir mutluluğun resmi Abidin, derim.

Bencilim seni severken doğru. Karışırım… Karışırım ben öyle her şeye, kaybetmekten korkarım, her güzel şeyin sonunu görmekten. Çünkü sonları görmek kötüdür. Sen dayanabilir misin Silahlara Veda’nın sonunda Mary’nin doğumda çocuğuyla beraber ölmesine… Ben dayanamam o yüzden ikinci bir defa okumadım. Sanki uçurumun dibinde parmaklarımın arasından kayıp düşecekmişsin gibi tutuyorum elini. Bazen gereksiz bir sertlikte tutuyorum, söyleyeyim istedim.

Ben mutlu sonlara inanmıyorum sevgilim. Mutlu sonlar sadece romanlara özel bir durum. Dünya Mutsuz Son Yazamayan Yazarlar Derneğinin kurucu üyelerinden Dostoyevski, Balzac, Bulgakov, Lermontov öyle karar almış. Bizimkilerden Cemal, Turgut ve Orhan Veli de bunu onaylamış. Örgütlü mutsuzluk maazallah insanı bir köprüden atlama, bir başına silah dayama, boynuna ip dolama aşamasına götürür demiş, iyisi mi mutlu son yazalım, demişler. Belki, bugün ne kadar çok belki dediğimin farkındayım. Sen de ihtimalleri sevmiyorsun affet! Belki sevgilim biz de birinin kaleminde bir mutlu son olmak üzereyiz. Bir yerlerde belki de mutlu olduk bile. Bunu da bil istedim.

Emre ERDEN

 

 
Toplam blog
: 203
: 322
Kayıt tarihi
: 16.11.13
 
 

1991 İskenderun doğumlu. EMU Mütercim Tercümanlık, Amasya Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği mezun..