Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '16

 
Kategori
Deneme
 

Bendeki sen

Bendeki sen
 

Selam sana! Defterin arasında kuruyup kalan boynu bükük hüzünlü yaprak, en özeller için saklanan kıymetli kalem, elime değen sayfanın dokusu ve kulağıma gelen müzik, hey, sana da selam!

Bir garip ve belki de komik gelecek anımı, halimi paylaşmak istiyorum bugün sizlerle. Bazen geçerim aynanın karşısına, dayarım burnumu yansıyan yüzüme. Ve sonra başlar gözlerim aynadaki aksimde gezintiye, keşfe! İnsanın kendini görebildiği tek şey aynayken benim bana en yabancı düştüğüm yer nedense ora oluyor. Tanıyamıyorum kendimi veyahut emin olamıyorum çoğunlukla bu ben miyim diye. Elim gider yüzüme, parmaklarım gezinir dudağımda, çenemde, yanağımda. Göz kırparım aynadaki bana, tatlı bir tebessüm alır yüzümü ve açılır ağzım “selam bendeki sen!” derim.

“Ah ilahi… aşk olsun… benim ben; tanımadın mı senim işte.”. Bu aşamada şunu ayırt edemediğim hususu doğrudur: Acaba özümü öylesine hissettim de gerisindeki her şeyi bırakıp bedeni, beni mi unuttum; yoksa özüme öylesine yabancılaştım da bedenden bir haber mi oldum! Arada gerçekten çok ince bir çizgi var ki bunun bir adım berisi uçurum.

Pek bir suskunluk var bugünlerde üzerimde. Kıymetli bir gönül sormuştu bundan epey zaman önce “neden susar içinde fırtınalar koparken? Diyecek onca güzel sözü olduğunu bildiği ve bilindiği halde, neden sessizliğe boğar her yeri?” . ‘ne dese o hali tarife kifayetsiz kalıyorsa, güzelliğini noksan bırakıyorsa ve belki de endişesi vardır iki sözünün o büyüyü bozacağına. İşte o zaman susmayı konuşmaya yeğler herhalde.’ Dediğimi anımsıyorum.

“Kalsın anılarım ortada toplama!”

Dönen tekerlek misaliyim bugünlerde. Yolumda yolcu. Eh bazen bezgin ama hep gezgin… Yeni kıpırtılar, yeni keşifler, yeni yerler insanlar, yeni olaylar… Gündemi insanın her gün nasıl böylesine değişebilir, acılar unutulur en azından hafifler, her dakika nasıl böyle diğerlerinden farklı olur hep! Çok ilginç değil mi?

Hava kararıyor. Her evde birer ışık yanıyor. Her evde birkaç insan, her insanın içinde ayrı ayrı olaylar, düşünceler, hisler. Hepsi biricik, kendine münhasır ve birbirinden habersiz. Hatta aynı evdekiler bile bazen birbirinin gönlünü, aklını anlamaktan aciz ya neyse!

Çok yalnızız be abi! Vallahi acınacak haldeyiz. Ömrümüz pamuk ipliğinde; varlıkla yokluk arası, gözün akıyla karası arası mesafede.bir saat sonrayı bilemezken koca yılları içinde barındıran planlar alemindeyiz. Çoğunluğun kafası kuma gömülü olduğu halde burnu da pek bir yükseklerde! Hep yakınma, eskiye özlem ama sevmeye gelince, dürüstlüğe, samimiyete… yok, gelemiyor işte. Beylik beylik laflar dolanırken dilde, gönlün boşluğu neyin emaresi. Sevin be kardeşim! “bunca insan yalnızken neden hala bunca insan yalnız?” denir ya hani. Derdiniz yalın kalmaksa yalnızlığı da paylaşabileceğiniz insanlar var. Bunca bolluğun, rahmetin olduğu yerde ümitsizlik ne diye?

Tükenmemeli kalem  

 
Toplam blog
: 31
: 305
Kayıt tarihi
: 13.12.14
 
 

Psikolojik Danışman ..