Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Benden...Bize.

Benden...Bize.
 

Uzun zamandır yazmak istesem de kendimi tutuyorum.

Biliyorum ki yazdığım her şey, daha önce yazdıklarımın kopyası ve artık biliyorum, çok iyi biliyorum ki; nekadar yazsak ve konuşsak, bir şeylerin değişimi için yeterli gelmeyecek, hep bir şey eksik kalacak, kaldırılacak.

Temcit pilavı oldu yazılanlar, ısıtılıp ısıtılıp önünüze getiriliyor ve ben tekrarlamaktansa eski yazılarımı okumanızı tavsiye ediyorum.

Ama eskiye ekleyeceğim bir yeni var. Bilirsiniz yangından sonra itfaiye ekibi soğutma yapar. İşte ulusa da bu soğutma uygulanıyor.

Hayatla mücadele içine itilen insanımız, öylesine nefes almakta zorlanıyor ki. Uzun zamandır toplumsal dejenerasyonla alabora edilerek hedef saptırılıyor.

Esas burada, yapılanları milletin koyun psikolojisiyle onaylamasını bekleyenleri, kötü bir sürpriz bekliyor. Öyleki bazen ben bile ümidi kesmişken, son zamanlarda milletimizin büyük bir bölümünün birçok şeyi farkında olduğunu, ama sabır küpü beklediğini görüp, cidden afalladım. Kahramanlar o kadar kolay yetişmediği için galiba sabır küpü dolmuyor.

Hep kaleme sarılıp uyaralım dediğimiz aslında dünden uyanıkmış...

Atatürk; ben değil biz zihniyetinde olan bir dehaydı ve galiba bu milletin birçok ferdi birer Atatürk olma yolunda.

Geçen gece Mersin yağmur ve fırtınanın esiriydi. Benim balkonumda ve karşı sitenin damında büyük Türk bayrakları, rüzgâra nasıl karşı duruyorlardı o dalgalanmayı görmek ve o sesi duymak, inanın kendime ve milletime olan güveni tazeledi. Yaradan, sanki her evin balkonundan asılı rüzgârla dalgalanan şehit kanı bayraklarla, Türk milletine güç veriyordu, mucize gibiydi.

İncecik iplerle asılı ve korkunç rüzgâra karşı...

Tıpkı bin dokuz yüz yirmilerde dünyaya karşın verilen savaş gibi.

İnanı mısınız? Hala etkisindeyim.

Fırtınada incecik iplerle bağlı bayrak...

Kökleri geçmişin derinliklerinde olan bir millet...

Önce inanç!

Biz olma inancı.

Bu millet ne fırtınalar gördü, kimsenin şüphesi olmasın biz olmayı biranda başarır.

Anti parantez bir konuya daha deyinmek istiyorum. Genel seçim yerini yerer seçim telaşına bırakmaya başladı. Aday olmaya niyetlenenler konuşmalarında; kendi yapacaklarını değilde mevcutların yaptıklarını eleştirerek halkın kafasını karıştırıyorlar. Zaten yererde her partinin dünya kadar aday adayı oluyor, her adayın ekipleri; aday belirleme sürecinde rakip, sonrası küskün veya yarım istekli. Doğru insanların seçilmesi çoğu zaman sağlanamıyor, sonuçta ortada birçok yerde.

Her parti kendi partisinin içinde bu kadar tozu dumana katmasa ve önce şehir ve şehir halkına hizmet prensibinden yola çıkarak doğru adayı sessiz sedasız, tabanlarını rakip yapmadan belirleyebilse... Etik, geçmişi bembeyaz bir sayfa gibi temiz adaylar...

Hayal etmesi bile ....

Delege seçimleri için ilgili ilgisiz üye kayıtları, rakip adayların üye silimleri. Şehir halkının çıkarı yerine, bireysel hesaplar. Birbirini kollayan adayların ekipleri ve tabanları... Hesaplar; ofislerde, lokantalarda, parti binalarında.

Aday adaylığı döneminde bölünmeler, kırgınlıklar aday kesinleştikten sonra tamire.

Giden zamana bakın...

Birde seçimi alırsa aday geride kalana ahtı vefa bekleyin durun.


Bazı yerer yöneticiler cidden çalışırlar; eğer ayni bakış açısı yakalanırsa devam ederler yada... Diğer tarafta adı başkan olup yatan; seçime bir sene kala göz boyamak için park, bahçe, yol yapanlarda keza halkı kandırmaya çalışırlar. Ondan sonra halktan siyasete ilgi, siyasetçiğe güven bekleyin

Yaşanacaklar üç aşağı beş yukarı böyle.

Umarım bu sefer yanılırımda şehirler ve şehirlerin halkları kazanır.

.Saygılarımla

 
Toplam blog
: 334
: 456
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Yaşama değer veren bakış açısıyla biraz antika sayılabilecek düşüncelere sahip bir insanım. Geçmişte..