Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '08

 
Kategori
Futbol
 

Benfica Galatasaray maçı sonrası (Cim Bom’un Avrupa Yürüyüşü 2)

Benfica Galatasaray maçı sonrası (Cim Bom’un Avrupa Yürüyüşü 2)
 

Maç öncesi düşüncelerimizi yazıya dökerken, Skibbe’ye nasıl bir ekibin başında olduğunun acilen hatırlatılması gerektiğinden bahsetmiştik. Galatasaray takımı oyuncuları, hem hocalarına, hem kendilerine, hem de biz futbol severlere gerekli hatırlatmayı en doğru biçimde yaptı.

Deplasmanda iki golle geçtikleri Benfica takımı, Portekiz liginin bu yılki en tempolu, agresif futbolunu oynayan ekiplerinden biri. Kendi liginde henüz malubiyeti dahi bulunmayan bu takımı, üstelik kendi evlerinde, ancak ondan daha iyi olan bir ekip mağlup edebilirdi. Galatasaray, teknik direktörünün sahaya koyduğu doğru diziliş ve sahadaki on birin de kendi potansiyelini ortaya çıkarmasıyla galibiyete ulaştı.

Sabri, Emre Aşık, Servet ve Hakan Balta’dan oluşan dörtlü savunma, özellikle Emre ve Servet’in zamanlama hatalarını en aza indirmeleriyle tatmin edici bir görüntü verdi. Hemen önlerindeki Meira ve Ayhan ikilisinden yerli olanı, gerçek bir profesyonel olduğunu bir kez daha ispatladı. Ayhan, Emre Aşık’la birlikte gecenin kahramanları oldular.

Futbol takımlarının kaliteleri, oyuncuların kaliteleri ve formlarıyla doğru orantılıdır. Kewell, Nonda, Mehmet Topal gibi oyuncuların olmadığı bir takımın zorluk çekeceği düşünülse de, Arda ve Lincoln, ‘Bizim olduğumuz yerde başkasının sözü geçmez!, dercesine iyi oynadılar. Lincoln, enteresan şekilde, tekniğinden ziyade mücadelesiyle; futbol büyücüsü Arda Turan da Tanrının kendisine bahşettiklerini, biz fani kullardan saklamadan, kafalarına göre takıldılar. Arda ve Lincoln’ün oyunları o kadar etkili oldu ki, tam anlamıyla hazır olmayan Ümit Karan ve giderek form kaybeden Baros’un eksikleri fazla göze batmadı.

Taffarel ve Mondragon’dan sonra, takımıyla birlikte oyunun her anında olan bir kaleci ihtiyacı, Galatasaray takımının birinci önceliklerinden bir olarak dikkat çekiyordu. İki genç isimle geçen koca bir sezonun ardından, kaleyi alan De Sanctic yavaş yavaş bu ihtiyacı giderecek gibi. Kalecinin kalbi ve beyni olan, konsantre ve refleks De Sanctic’de ziyadesiyle var. İlk yarıda yaptığı kurtarışla övgüyü sonuna kadar hak etti.

 
Toplam blog
: 47
: 991
Kayıt tarihi
: 10.10.08
 
 

1980 İstanbul doğumluyum. Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe ardından Yıldız Teknik Üniversitesi'nde ..