Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Beyhan BiÇKİN KOZANOGLU

http://blog.milliyet.com.tr/turk35

21 Ağustos '07

 
Kategori
Magazin
 

Beni bikinili göremezsiniz ki!

Beni bikinili göremezsiniz ki!
 

Bu aslında 'hadi beni bikiniyle çekin' demek. Hayır bir de neden bu kadar heves var birirlerini bikinili yakalamak için anlamıyorum ki. Sanki gizli servis ajanlarını yakamış gibi gururla 'flaş flaş flaş' diye başlıyorlar ve devam ediyor ' bilmem ne dizisinin oyuncusunu kimse yakalayamadı biz bikiniyle yakaladık' Bravo valla helal olsun da sonuc? elimize ne geçti bu hiç bir şeyden ahberi olmadan güneşlenen bayanın vücudunu görünce. Hadi bazıları 'çek beni' diye açıyor o başka ama, hiç habersiz birini sırf magazin haberciliği adına çekmek ne kadar ahlaka uygun bilemiyorum. Bazı gazeteciler halka acık alanda çekim yapma özgürlüğünden bahsediyorlar ama o bu anlamda değil bence. Yani birisi tatilde yatmış kendi halinde güneşleniyorsa onu resmedip 40- 50 milyona orasını burasını göstermek pek gazetecilik ahlakına sığmıyor bence.

Ve son zamanlarda ne kadar feci duruma geldi bu magazin programcılığı. Televizyonlar ucuz malzeme diye asıldıkca asılıyorlar, içimiz dışımız magazin oldu. Ana haber bültenlerine bile girdiler. İşin kötü tarafı sanki sözleşmeliler, hangi kanalı açsanız üç aşağı beş yukarı aynı habere/habrciğe denk geliyorsunuz. Vatandaşın birir bağırıyor, 'anne , baba sizi çok seviyorum' diye bir kanal üst üste tam 5 kere verdi bu görüntüyü. Ama hiç bir kanal 'madem anneni , babanı bu kadar çok seviyordun neden hayatına biraz çeki düzen vermeyi denemedin' demedi. Yani sonuç olarak ne yaparsanız yapın olayların dışında kalma ihtimaliniz çok düşük bu aralar. Baksanıza ben bile magazin blogcusu oldum.

Bu magazin kirliliğine pek çok neden gösterilebilir ama bana göre en büyük neden tepkisizlik. Milyonlarca mail gönderilse RTÜK buna sessiz kalabilir mi? Yoksa biz sadece bir avuç tepkili bağrınıyoruz da diğerleri bakınıyor mu?

Kurtlar Vadisi için sakıncalı dizi dendi yayın günü dizi geri çekildi. Bari arada mertlik mesajları, sevgiliye olan saygı mesajları, vatan sevgisi vardı. (bir bölümde adamın ağzına dolarları doldurmasına, vatana ihanetin bedelini ödetmesine bayılmıştım :)))Peki bu magazin kirliliği gençleri bırakın, çocukları nasıl etkiliyor hiç düşündünüz mü? Evde eğer biraz da ekonomik sıkıntı yaşanıyorsa ki bu neredeyse kaçınılmaz bir durum büyük kesim için, çocukların şartlı gelişmesi kaçınılmaz bir sonuç. Şartlı gelişme derken aslında yetişme ile iç içe bir kavram bu. Nasıl alkol bağımlısı ailelerin çocukları büyük oranda alkol bağımlısı yada kriminel oluyorsa, bu magazin dünyasını böyle allı pullu göstermeye devam ettikleri sürece o hayata özenip 'bir gün mutlaka ben de böyle olacağım' diye şartlı yetişen bir nesil de varolacaktır. Bir zamanlar türk filmlerinin ünlü konusuydu fakir kız evden kaçar büyük şehre gelir, daha garajlarda kurtlar sofrasına yemek olur, sonuçta bazen zengin ama namusunu yitirmiş , bazen fakir ama gururlu bir kız olarak yola devam ederdi. Şimdilerde de bu senarya pek revaçta aslında ama biz farkına varmıyoruz. Özellikle internet ortamında mankenlik ajansları adı altında pek çok genç kızımızın geleceği kararıyor. Bunun tek suçlusu bu olayları organize eden insanlar değil. Magazini bu kadar iyi pazarlayanlar da suçlu bir yerde.

Bizim zamanımızda ' oku, kolunda altın bileziğin olsun' denirdi. Yani bir mesleğin olsun ama yapma. Zamanı gelince kullanırsın anlamı taşırdı bu nasihat. Şimdi yetişen gençliğe bakıyorsunuz, ya yarışmalardan birine kapağı atma derdindeler ya da kısa yoldan manken olup dizi çevirip köşeyi dönme derdinde. Okumayı, insan gibi hayat sürmeyi düşünenlerin sayısı gittikçe azalıyor. Yazlıkta komşumuzun kızına sordum 'nasıl gidiyor okul hayatı' cevap aynen şu ' amaaan sorma Beyhan abla yaa, anasını satayım bi yarışmaya kapağı atıpta dizi yapamadım' okul soruyorsunuz gelen cevap içler acısı. Sonra işi şakaya vurdu ama demek ki bilinç altında, sınavlarda sıkıntı çekmek yerine bir programda şebeklik etmek yatıyor.

Neden? çünkü iki kelimeyi bir araya getiremeyenlere 'sanatçı' denmeye başlandı. Çıkıp iki bel kıvıran 'ben sanat hayatıma başladığımda' der oldu. Paraya para demiyorlar, ne iş yaptıkları belli değil ama altlarındaki araba, oturdukları villa giyimleri kuşamları yerinde. O zaman ne oluyor daha çocuk yaşta bunları görerek büyüyen nesilin aklında demek ki ortalıkta toplumsal değerlere aykırı da hareket etsen, iki lafı bir araya getiremesen de, aşk hayatınla güdemde kalabiliyorsan adın 'sanatçıdır' ve hayatın lüks içinde geçer. Madem bu lüksü yakalamak bu kadar kolay ne derdime 15.20 sene okuyup dirsek çürüteyim fikri yerleşiyor ve okuyan nesil yada okumaya meyilli nesil gittikçe azalıyor. Zaten okuyup ne yapacaklar, lise bitirmek 11 senenizi alıyorsa en az 30 senesini okumakla geçirmiş bir profesörü ' haddini bil, sen nerden bileceksin' diye azarlayabiliyorsanız ve bu marifetmiş gibi tekrar tekrar ekranlara geliyorsanız hiç eleştirilmeden, boşverin okumayın!!!

Bana göre burada en önemli kayıp kişilik kaybı. Ne olduğunu kim olduğunu bilmeden yetişme. Ablasının gölgesinde ünlü olmak için olmadık rezaletlerle ekranlarda boy gösterenleri biliyoruz hepimiz. Buna bağlı olarak da Özgüveni ve kendisine saygısı olmayan megalomanyaklar yetişiyor. Sadece kendisini düşünen, kendisi dışındaki tüm canlılara potansiyel para kazanma aracı olarak bakan bencil nesil geliyor. Sonra diyoruz ki nasıl olurda cumhuriyet elden giderken bu nesil bu kadar duyarsız kalıyor?' Neden kalmasın ki onların derdi cumhuriyet olmuş olmamış değil ki, sorun Bodrum Türkbükünde ne zaman bikiniyle paparazilere yakalanıp ana haber bülteninde gösterilip ünlü olabileceği.

Dünyanın 21. zengini geldi İstanbula, gelmez olaydı. Neredeyse adamı rüyalarımızda göreceğiz. Bu seferde dans eden bayanı başladılar malzeme yapmaya. Ne kadar usturuplu yanıtlar vermeye çalışıyor sorulan sorulara. Belli ki medya önünde yeni. O insan eğer ekmek parası için o yatta dans ettiyse, bundan bilmem kaç sene önce kim onu dudağından öpmüş bundan bize ne? Aslında sorulacak tek soru var 'bana ne gibi bir yararı var bunun' Yararı yoka bana ne demeyi bir bilebilsek belki kurtulacağız bu salgından. İnanın kuş gribinden daha tehlikeli bu salgın. Kuşgribinde telef oluyorsunuz bitiyor bunda ne telef oluyorsunuz ne diriliyorsunuz sürünüyorsunuz anca.

Bu magazin olayı bitmez bizde. Ne millet akıllanır yeter artık der, ne saygıdeğer sanatçılarımız! 'beni hiç kimse bikinili yakalayamaz' demekten vazgeçer.

Gündem, milletin göstermek istediği yerlerini ana haber bültenine taşıdığı sürece değişmez.

Biz sinir olmaya, onlar zengin olmaya devam eder. Yine zenginin malı/tavrı, züğürdün çenesini yorduğuyla kalır.

 
Toplam blog
: 124
: 1137
Kayıt tarihi
: 24.08.06
 
 

Danimarkada yaşayan bir İzmir'liyim. Hiç de sanıldığı gibi yurtdışında olduğum için milliyetçi değil..