Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Mustafa Çifci Aşk Yazarı

http://blog.milliyet.com.tr/mustafacifci

30 Eylül '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Beni öpmeden mi gidiyorsun?

Beni öpmeden mi gidiyorsun?
 

Beni öpmeden mi gidiyorsun?


Yaşadığımız güzel günler bitmişti. Sanki mevsimlik bir çiçek gibiydi birlikte geçirilen günler. Mevsim dönmüş, çiçek solmuş, aşk bitmişti.

“Uykum geldi,” dedi. “Gözlerimi açtığımda yeni bir dünya istiyorum. Uyandığımda sen gitmiş ol. Son kez öpmene izin vereceğim. Beni uykumda öpebilirsin.”

Bütün suçları yüklenerek, üzgünüm, dedim. Uyumanı bekleyeceğim. Seni uyurken öper öyle giderim.

Hiç bir şey söylemedi.

Bir boşluğa bakar gibi yüzüme bakarak gözlerini yumdu.

Oturduğum yerden kalktım, masanın başına geçtim. Masa üstünde darmadağın duran kitaplarını karıştırdım. Sayfaların aralarına koyduğu küçük kâğıtlara öylesine çizikler attığını, bir şeyler yazdığını, sonradan karaladığını gördüm. Bende can sıkıntısından boş bir kâğıda öylesine çizikler atmaya başladım.

Hiç kımıldamıyordu.

Uyumuştur herhalde, dedim kendi kendime.

Oturduğum yerden yavaşça kalktım, yanına yaklaştım, öpmek için hafifçe eğildim…

Bir çocuk gibiydi, masum ve tatlı bir görüntüsü vardı.

Uyanmasını istemediğim için öpmekten vazgeçip sessiz adımlarla kapıya doğru ilerledim.

Yavaşça kapıyı açtım, tam çıkmak üzereyken, birden arkamdan seslendi:

“Beni öpmeden mi gidiyorsun?”

Öpmek istedim ama uyandırmak istemedim, dedim.

“Ama öyle anlaşmıştık”, dedi. “Yalancısın sen.”

Geri döndüm, yüzüne doğru eğilip, şimdi öpebilir miyim, dedim.

“Hayır”, dedi. “Uyurken öpecektin, uyumamı bekle biraz.”

Bu gece bütün yıldızları senin için toplayıp, senin mutluluğun için pencerenin önüne dizeceğim. Kayan yıldızı sakın aramasın gözlerin. Çünkü senin yerin mavili gökyüzüdür. Mutluluk senin olmalı. Sana hüzün değil, sana gözyaşı değil gülmek yakışır. Yalnız geceler değil, dostluklar yakışır, dedim.

“Böyle mi düşünüyorsun”, dedi. “Ama sen birazdan gideceksin.”

Evet, dedim. Boğazımda düğümlenen bir şeyler kaldı..

Tatlı tatlı gülümsedi sanki gitme der gibi, gözlerini kapadı.

Aradan uzun zaman geçti.

Bir süre diğer odanın penceresinden dışarısını seyrettim. Her şey ne kadar da durgun ve sessizdi. Canım sıkılıyordu. Bir anda yapmak isteyip de yapamadıklarımı anımsadım. Başka yerlere gitmeliydim. Başka mevsimler, başka dostluklar, başka aşklar yaşamalıydım. Ama onu hayatımdan bu kadar kolay koparıp atabilir miydim? Unutabilir miydim? Hem gitmek istiyor, hem de biraz daha kalmak için oyalanıyordum.

Uyuduğunu düşünerek tekrar odaya döndüm, öpmek için eğildim, usulca dudaklarımı yanağına değdirdim.

Birden ateşli ateşli beni öpmeye başladı.

Kendimi geri çekip, gidiyorum, dedim.

Baygın gözlerle bakarak, “Gitmeni istemiyorum” dedi. “Acele etmesene.”

Kararsız bir şekilde yanına oturdum.

Söyleyecek fazla bir şeyde yoktu aslında.

Ayrılık ortak kararımızdı.

Elimden tutup yanına doğru çekerek, “Üşürsün belki, uzansana yanıma”, doğru söylendi.

Yorganını daha sıkı örttüm üstüne, yatmayacağım, dedim.

“Olmaz”, dedi. “Yatmalısın yanıma, acele etmesene.”

Boş ver, üşümüyorum, dedim.

Yorganını ağır ağır kaldırdı, beni kendine doğru çekti…

Yatağının içinde çırılçıplaktı! 

Şaşırmıştım.

Bütün umutlarım bir anda söndü. Sevgimi yüreğinden kopardığını, gitmem gerektiğini düşündüm.

Çünkü biz, hep sabaha doğru sevişirdik. Saatlerce konuşur, kah güler, kah duygulanır öyle birlikte olurduk. Oysa gün akşam bile olmamıştı. Yüreğini kapatmış çıplak bedenini gösteriyordu.

Gitmem gerekti…

Beni öpmeden mi gidiyorsun?, dedi.

Yok hayır, bunu yapamazsın…

Yazar: Mustafa Çifci- Aşk Yazarı www.mustafacifci.com

facebook.com/askyazarimustafacifci

t@mustafacifci

İnstagram:mustafa_cifci

Not: Bu eser Mustafa Çifci’nin kitabından alınmıştır. Telif hakkı yazarına ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında her hakkı saklıdır. Yazarın yazılı izni alınmadan kopya edilmesi, çoğaltılması, dağıtılması, özet olarak belli bir bölümün başka yerlerde yayınlanması yasaktır.

 

 

 
Toplam blog
: 297
: 523
Kayıt tarihi
: 16.04.13
 
 

Yazılarında insanı derinden etkileyen yoğun bir duygusallık, hüzün, karamsarlık ve yalnızlık vard..