Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '07

 
Kategori
Sinema
 

Benigni " Pinokyo " olursa!

Benigni " Pinokyo " olursa!
 

Pinokyo olsa olsa Roberto Benigni olurdu!

Nitekim olmuş da... "Hayat Güzeldir" ve "Kar ve Kaplan"ın yönetmeni, oyuncusu, senaryo ortağı, belki de en eğlenceli Pinokyo olmuş...

Hem yönetip hem başrolünde oynadığı 'Hayat Güzeldir' filmiyle Oscar kazanan Roberto Benigni'nin bu projesi, İtalyan yazar Carlo Collodi'nin ünlü çocuk klasiği Pinokyo.

Senaryosunu her zamanki ortağı Vincenzo Cerami ile birlikte yazdığı filmde Benigni'ye eşi Nicoletta Braschi eşlik etmiş.

Merakı yüzünden iyilik perisi "Mavi Peri" (Blue Fairy)nin ilgisi ve babası Gepetto'nun sevgisiyle yetinemeyen tahta kukla Pinokyo'nun gerçek bir çocuk olma yolundaki öyküsü anlatılıyor filmde.

İlginç kişiliği yine kendini belli eden Benigni uzun yıllardır "burnunun uzamasını" istermiş.

Bu hayalini gerçekleştirmenin en iyi yolunun da en büyük özelliği yalan söylediğinde burnu uzayan Pinokyo'yu canlandırmak olduğuna karar vermiş.

Benigni'nin Pinokyo'su, Walt Disney'in 1940 yapımı çizgi sineması olan uyarlamaların arasından sıyrılıyor. Çünkü Pnokyo ile özdeşleşen Pinokyo, olabildiğince traji komik, yaramaz bir kuklaya dönüyor.

Senaryo olabildiğine kitaba bağlı kalsa da, yer yer boşluklar var.

Örneğin Pinakyo'nun oluşum süresini göremememiz, Gepetto'nun Pinokyo'yu ararken boğulması gibi sahneler üstümüzde herhangi bir düşünsel, duyumsal bir etki yaratamıyor.

Bu nedenle Pinokyo, yer yer Benigni'ye yeniliyor.

Toskanalı, yaramaz, neşeli, yalancı kuklanın her yaşlan söylediğinde burnunun uzaması, müthiş bir hayalücüdür. Nitekim filmde de bu durumla baş başa kalıyor Pinokyo.

Pinokyo elbette çok öenmli bir eser. 120 yıldan bu yana İncil’den sonra diğer dillere en çok çevrilen ve satılan kitap olma özelliği taşıyor!

Peki bu kitap neden bu kadar çok seviliyor?

"Çünkü o kişiliğin temelinde macera var. Acı, hayata bağlılık, neşe, cesaretsizlik, şiddet, kahramanlık, saflık, bir sürü umut ve sonsuz sevgi var. Ve en önemlisi hayat var!" İşte böyle cevap vermiş, dünyanın dört bir tarafından bu filmin galasını görmeye gelen gazetecilerin önünde gülerek hoplayan zıplayan, filmin hem yönetmeni hem de başrol oyuncusu "çatlak" Roberto Benigni...

Tam yirmi yıl burnunu uzatmaya çalışan Benigni, söz konusu proje için “En büyük hayalimdi” demiş. Uzun burunlu kahramanı canlandıracak olan Benigni, peri rolünü gerçek hayatta eşi olan Nicoletta Braschi’ye vermiş.

“Yirmi yıldır, hatta belki de doğduğumdan beri hep burnumun uzamasını istedim” diyerek heyecanını dile getiren Benigni, “Pinokyo projesi bana tarif edilmez bir mutluluk, akla hayale sığmaz bir heyecan veriyor. Yalnızca küçücük bir parçasını filme çekebilirsem, bütün dünyaya mutluluk vereceğime inanıyorum” diyen Benigni’nin coşkusu filme de yansımış.

Çünkü kostüm ve dekor, Danilo Donati’nin yarattığı son sanat eserleri. Biri Federico Fellini’nin "Casanova"sı, diğeri Franco Zeffirelli’nin Romeo ve Julliet’i olmak üzere iki Oscar’ı olan Donati, film setindeki çalışmalarını tamamladıktan sonra hayatını kaybetmiş.

Ama gitmeden de son bir sihirli dokunuş yapmış doğrusu... Pinokyo'ya yaraşır şekilde.

hikaye Toscana bölgesinde güzel bir kasaba olan Castelfalfi’de geçiyor.

Her şey perilerin altın renkli at arabasıyla Balocchiler’in masalsı ülkesine taşınıyor.

Filme getirilen en büyük eleştirilerden biri ve Benigni'ye "ahudud ödülü" verilmesinin nedeni ise "yaşlı bir Pinokyo" olarak görülmesi.

Olukça yüksek bir bütçeyle çekilen filmi eleştirmenler de hiç beğenmedi.

Çekimleri 25 hafta süren filmde, toplam 1000 kostüm kullanılırken, bunlardan sadece 20’si Pinokyo’ya ait.

Düzenlediği basın toplantısında, Pinokyo’yu “Bir klasik. Yunan mitolojisi gibi bir şey. Hatta iki katı” olarak nitelendiren Benigni, filmin geçmişi anlatsa da günümüzü yaşattığını söyledi. “Bir sabah gözlerimi açtım ve Pinokyo’yu yapma fikri aklıma geldi. Doğal bir şey. İşaret istemeksizin sizi götürecek olan bir yol” diyen Benigni, sinemaseverlerin “Pinokyo” ile eğleneceğine emin olduğunu dile getirmişti.

Benigni, filme ilişkin duygularını, “Pinokyo’nun arkasında bir araya getirilemeyen birçok hediye var; macera, acı, hayatın gürültüsü parıltısı, neşe, cesaret, kahramanlık, moral bozukluğu, her tarafa tırmanan aşk. Ne güzellik! İçimden Collodi’nin evine bir demet gül göndermek geliyor” diyerek açıklamıştı.

Filmi izledikten sonra dünyaya karşı daha umutlu, daha cesur bakıyorsunuz. Hiç olmazsa eğlenceli bir seyirlik...

Yüzünüz gülüyor ve kırılganlığımızla, heyecanlarımızla, saflığımızla, yalanlarımızla ve pişmanlıklarımızla aslında hepimiz birer Pinokyo oduğumuzu anlıyoruz.

Çünkü Pinokyo’yu unutulmaz kılan umut, sevgi ve hayat...

 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..