Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '08

 
Kategori
Kitap
 

Benim adım eflatun!

Benim adım eflatun!
 

PANKART:" İşte benim hocam"


İlhan Selçuk anlatımıyla:

“Geçmiş zaman içinde öteki dünyaların zincirlerine dolanmış, uzak galaksilerde yıldızlaşmış, bellek evreninde uydulaşmış ve yaşam katmanlarında istiflenmiş olaylar Eflatun’ un sanatsal yaratıcılığını oluşturmak için gerekli işlevi üstlenmiş…

Eflatun bir yaratıcıdır.

Nasıl bir yaratıcı?

Bu soruya en kısa ve doğru yanıt tek bir sözcüktür:

Karikatürist!

Bir kişinin karikatürü hem o kişidir hem de değildir.

Nasıl oluyor bu?

Çünkü adına sanat denen sır araya giriyor.

Bir karikatür ne gerçektir ne değildir; karikatürün gerçekliği çizgi dünyasının kapsamında kendine özgü evreni içinde düşünülmezse kavranamaz…

… Kitapta ele alınan zaman ve mekân ise geçmişin yoksul Babıâli’ sidir.

Ama o yoksul Babıâli’ nin erdemleriyle bugünkü zengin medyanın ölçütleri kıyaslandığında hangisi ağır basar?

Dostum Eflatun’ un kitabında bu sorunun da yanıtı var.”

Ne çok isterdim bu cümleleri ben yazmayı kendisinden DOSTUM diye bahsedebilmeyi.

Gerçi yaş farkları dostluklara mani değildir. Ama kendisi dedemden bile büyüktü biz tanıştığımızda(1996). Mutlaka ki birbirimizi anlayamayacağımız fikirlerimiz olacaktı... Şimdiki aklım olsa yakasını bırakır mıydım? Beni yetiştirmek istedi… Bana bir şeyler öğretmek. O beni anlayabilecek yaştaydı da ben onu anlayabilecek başta değildim.

Şu hayatta pişman olduğum şeylerden biridir kendisiyle alakayı kesmek…

“Benim Adım Eflatun” ; kendisinin çıkarttığı tek kitap olup ayrıca kendi anılarını kısa hikâyeler şeklinde anlattığı bir kitaptır. Bence arşive alınması gerekir.

Asıl adı Adil Nuri Erkoç’ tur. Peki, ilk akla gelen soru nedir?

Neden Eflatun? Kendi cümleleriyle öğrenelim.

“ Bir gün ortaokulda jimnastik dersindeydik, öğretmenimiz, herkes soyunsun, dedi. Ben, hastayım hocam ateşim var, dedim. Elini alnıma koydu. Hayır, bir şeyin yok, dedi. Ama… Hocam… Filan dediysem de inanmadı. Döverim soyun, deyince pantolonumu indirdim. Bütün arkadaşlar “Eflatuuun! Eflatuuun! Diye hep bir ağızdan bağırdılar. Çünkü afedersiniz, haminnemin eflatun renkli paçalı donunu giymiştim. O günden sonra herkes bana Eflatun dedi. O akşam karpuz yemiştim de afedersiniz tuvalete kalkamadım, gece karanlığında haminnemin dolabından…”

“Matbaa langur lungur diye ses çıkarıyordu.Koskoca dişliler uzun kayışları döndürüyor, dişlilerde büyük bir merdaneye vidalanmış küçük dişliyi çeviriyor, merdane de yavaş yavaş dönüyordu. Yetmişe yüz boyutundaki taş ağır ağır merdanenin altında bir ileri bir geri gidip geliyordu. Bu iş gece yarısına dek sürdü. Nihayet afişleri, fırçayı, kola tenekesini ve nevaleleri alıp…” diye devam ederken düşünüyorum da, yazıcılar, tarayıcılar ve benim daha bilemediğim nice iş kolaylaştırıcı teknoloji. Belki de bu kolaylaştırıcı işler yüzünden kitaba verilen kıymet eskiye oranla azaldı. Elimizin altında ya artık… Ulaşılmaz değil ya… Ki insanoğlu doğası gereği ulaşamadığı şeylerin peşinden koşmayı adet edinmiştir… Zor olanı elde etmeyi severiz."

Ne afişleriydi hazırlığı yapılanlar?

İlk siyasi mizah dergisi GICIK çıkarılıyordu iki kişinin öncülüğüyle.

Eflatun Nuri ve Bülent Ecevit

Diyor ki;

“… Ben 19, Bülent 21 yaşında idi: Sevmek sevilmek âşık olmak bizim de hakkımızdı. Ama tabii, inanan insanların idealleri aşklarından da üstündü. Onun da benim de sevdiğimiz, âşık olduğumuz birer sevgilimiz vardı. O da, ben de çok şey anlattık birbirimize!”

Kitapta öyle fotoğraflar yer alıyor ki sadece bu tarihi fotoğraflar için bile alınması ve arşive konması gerekli. Fotoğraflarda Eflatun Nuri’ nin yanında Oğuz Aral, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin, İlhan Selçuk, Suavi Süalp, Ertem eğilmez, Altan Erbulak, Münir Özkul gibi nice üstat bulunmakta.

Sürpriz fotoğraflarda var.

Nazım Hikmet ve Piraye’ nin Kemal Tahir ile...

Sait Faik’in Özdemir Asaf ile aynı karede yer aldığı özel fotoğraflar…

Anlattığı her hikâye bir diğerinden yalın ve sürükleyici ilerliyorsunuz sayfalarda. Her bir hikâye likörlü çikolata yemişsiniz gibi bir etki bırakıyor ruhunuzda. Birkaç hikâyeden sonra çakır keyf.

Benim çok beğendiğim hikâye: “Seeenaaa!” oldu.

Bir de paylaşmadan geçemeyeceğim şu etkileyici paragraf:

“… Bülent, ceketinin iç cebinden, avuç içi büyüklüğünde, pembe bir gül çıkardı; çok güzeldi, kartondan yapılmıştı. Açılan her pembe yaprağın altında çok güzel sözler, şiirler vardı. Gül açıldıkça yapraklar küçülüyordu ama sözcükler büyüyor, o anlamlı aşk sözleri fısıldıyor gibi devam ediyordu. En çok üç dört yaprak daha açıldığında, genç bir kızın resmi vardı, kalp şeklinde kesilmişti!

Bülent:

—Rahşan, dedi

O an ona; mavi gömlek, omzunda beyaz güvercin, başında kasketiyle meydanlarda nutuk çekeceğini, milyonlarca insanı peşinden sürükleyeceğini, Karaoğlan adını takacaklarını, hatta baş bakan olacağını söylese miydim acaba?”

Israrla; okunmalı diyorum…

SAYGILARIMLA

LAVİNYA ÖZ.

(Eflatun Nuri Hocamın hâlâ hayatta olduğunu ben maalesef sadece 3 ay önce öğrendim. Kendisine ulaşmak için denemediğim yol kalmadı ama maalesef elime hiçbir adres geçmedi. Kendisine ait bir iletişim adresine tesadüfen rastlayan ya da yerini bilen varsa bana mesaj atsın dilerim).

<ı>

<ı>

<ı>DERİN NOTLAR:


BİR:İşte Eflatun Nuri’ye sorulmuş bir soru ve cevabı

Son dönem karikatürlerindeki küfürleri ve belden aşağı esprileri nasıl buluyorsunuz?
(Yeni Asır/ Fatih Yalçınkaya)

"Ben bunları sevmiyorum. İnsanlara karikatüristi yanlış anlatıyorlar. Bizim o yıllarda yayınladığımız Gıcık dergimizi açtığınızda bir tane erotik içerik bulamazsınız. Her kelime özenle seçilmiştir. Çünkü aile içine giriyordu. Anne baba çoluk-çocuk okuyordu. Belden aşağı karikatür veya yazıyı nasıl açıklayacaksınız çocuklarınıza. <ı>Bugün birçok insan bu tür espriler yüzünden soğumuştur mizah dergilerinden.
Gıcır’ın tutmasının ve sevilmesinin en büyük nedenlerinden biri bölgesel sorunlara değinmesi, kendi bölge insanını bağrına basması ve aile sıcaklığını yakalaması, okuyucusuyla bütünleşmesidir. <ı>Formül budur."

Burada içimden bir pankart açmak geliyor:

“İŞTE BENİM HOCAM!”

İKİ:

HİÇ DEĞİLSE HER GÜN BİR “TIK” LÜTFEDELİM

http://www.losev.org.tr/turkce/index.html LÖSEV

http://www.thehungersite.com/clickToGive/home.faces?siteId=1 AÇ İNSANLAR İÇİN

http://www.kardesinisec.com/ KARDEŞİNİ SEÇ

ÜÇ:

“Fikirlere kurşun işlemez” dedi V forVendetta ve ben bu söze hayran kaldım ama önce M.Kemal Atatürk’ten duyduğum zaman

“ Fikirler; cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez”

 
Toplam blog
: 80
: 1765
Kayıt tarihi
: 14.05.07
 
 

1975 ANKARA DOĞUMLUYUM, 15 YAŞIMDAN BERİ YAZARIM(yazmak fiilinin geniş zamanlı kullanımıyla) evli..