- Kategori
- Gündelik Yaşam
Benim bayramım
Artık bayramda elini öpeceğim insanların sayısı azaldı. Artık bayramda şeker toplamıyorum. Artık bayram gelecek diye heyecanlanmıyorum. Kurallara bile uyulmasa olur. Ama bir tek şey çok önemli , bir türlü ondan vazgeçemiyorum. Dostların, ailenin bir araya gelmesi. Benimde onların arasında olmam.
En önce ben giderim toplanılacak yere , hem erken uyandığım için hem de hiçbir anı kaçırmak istemediğim için. En temiz en beğendim elbiseleri giymişimdir. Cebimde bozuk para vardır, anneme verilecek, ama ben vermeden önce beklerim .
-Oğlum bozuk var mı ? çocuklar gelir biraz dan
-Dur bakayım olması lazım şurda…
Kendimi çocuk gibi hissederim bu durumlarda..Evin içinde hoş bir koku vardır,tanımlayamam , temizlik kokusu mu ? kolonya mı? Gülsuyumu ? ama bildik tanıdık bir koku bu, çocukluğumun kokusu . Her bayramda her toplandığımızda bu koku dekorun değişmez bir parçasıdır. Nedense aptal bir gülücük gelip konmuştur ağzımın bir kenarına. Öğlece güler dururum gün boyu. Sonra gelmeye başlar konuklar. Herkes oyunda yer almaktadır. Seyircisi yoktur bu oyunun. Öğlene doğru evin her tarafı dolmuştur. Hangi odaya gitsen ,hangi kapıyı açsan kendiliğinden oluşan guruplar hararetli sohbet koyuluğuna dalmışlardır. Yemek servisini üstlenen genellikle evin gelinleridir. Menü bellidir . yıllardır etli nohut ve pilav yenmektedir. Tabaklara konup herkesin eline verilir. Mırıltlı konuşmalara artık kaşık çatal sesleri eşlik etmektedir. Aileye yeni katılanlarda hemen ortama uymuşlardır. Çocuklar bile, ne kadar yaramazlık yaparlarsa yapsınlar kızılmayacağın anlamışlardır.
-Baba beni bayrama götür..
-Bayram burası işte oğlum.
Bayram burasıymış babam. Ama ben yıllar sonra anladım bunu .
Başkalarınınkini bilmem ama benim bayrımım bu. Biraz çocukluk, biraz yaşlılık,biraz hatıralar, nostalji kırıntıları, kokular, gülücükler, nohutlu pilav, bozuk para, bitmeyen bir müzik bu….