Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '10

 
Kategori
Blog
 

Benim burda ne işim var?

Benim burda ne işim var?
 

Bugün yazmayı düşünmüyordum... Sevgili Beran Uzer'in MB ile ilgili bloguna eklediğim yorumu, daha genelleştirmek için bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Beran Uzer'in bloguna yazdığım yorumda belirttiğim gibi, eski veya yeni arkadaşlarımın, "neler yapıyorsun?" sorusuna; "MB'de yazıyorum..." cevabını verdiğim zaman, açıkça söylemeseler de "Ne işin var senin orada!..." anlamında bakışlarını izliyorum.

Bu tepki, Türkiyede öteden beri var olan ve hala tam olarak aşılamamış bulunan, "her horozun kendi çöplüğü..." anlayışının bir sonucu...Benim gibi birinin Miliyet gibi bir gazetenin blog sitesinde yazması yadırganıyor. Bu yadırgama, sadece benim düşünce dünyama mensup insanlardan da gelmiyoru üstelik; tam tersi noktada bulunanlar da aynı tepkiyi veriyor çoğu zaman: "Senin burada ne işin var?"

Nurullah Ataç'ındı galiba....Yazar, bir denemesinde bizim böyle "entellektüel bölünmüşlüğümüzü" çok güzel ifade eder...Her kesimin kendi şairi, her ideolojinin kendi yazarı ve hatta her siyasi ve felsefi duruşun kendi "Türkçesi" vardır.

Yetmişli yılların bölünmüşlüğü içerisinde biz bunları çok yaşadık, malum...."Cevap" sözcüğünü(yoksa kelime mi demeliyim) kullanan sağcıydı; "yanıt" sözcüğünü kullanan solcuydu, o vakitler...Şükür ki, bugün o noktaları bir parça aştık...Zaten, gençliğin ağzına bakınca, ne sağcı, ne solcu Türkçesinin de kalmadığını görüyoruz , maalesef!!

Her neyse...Asıl maksadım şudur ki, Milliyet Blog, yazarlarının bloglarını Milliyet.com.tr. sayfalarına taşıyarak, blogcusuna ne denli saygı gösterdiğini ve bu işi ne kadar ciddiye aldığını göstermiş oluyor. Bu anlayış, aynı zamanda, geleceğin medyasını bugünden algılamanın da bir sonucudur kanımca...

"Marifet iltifata tabidir" sözünün önemli ölçüde geçerliliğini yitirdiği günümüz dünyasında, marifetlerimizi daha çok kişiye ulaştırmak bakımından, MB'yi eşe, dosta, akrabaya tanıtmalı, burada olduğumuzu duyurmalıyız...En katı siyasi duruş sergileyenler bile, zamanla MB okuru olabiliyor; bunu ben kendi deneyimlerimden biliyorum...

Blog yazarlığının bir avantajı varsa, yazdıklarımızın tamamen vicdanımızın sesi olmasıdır. Bizi bağlayan ne bir "maaş bordrosu", ne bir "patron baskısı" söz konusudur. Bu nedenle, burada yazılanların, gazete köşelerinde yazılanlardan çok daha içten ve dürüstçe olduğuna inanıyorum.

Milliyet Blog'un da "Milliyet"ten" bağımsız bir yanı var, her ne kadar onun bünyesinde yayın yapsa da...Bunun bir nedeni, şu yukarda söylediğim "bordro" gerçeği ise, bir nedeni de profesyonel yayıncı anlayışına sahip olmaktır...Ben şunu hep söylüyorum; benimle aynı siyasi görüşten, aynı düşünceden olan pek çok yayın organı, benim burada rahatlıkla yazdığım yorumları yayınlama cesareti gösterememiştir..

"Sel gider, kum kalır", diye bir atasözümüz vardır. Yayın dünyasında da, kendini belli bir siyasi güce ya da ideolojik bakışa ram eylemiş yayınlar, sel gibi akar gider... Geride, gerçek ve tarafsız yayıncılık yapma başarısını gösteren; işine profesyonelce yaklaşanlar kalır.

Ben, eğer başka şeyler olmazsa, MB'un geleceğin medyasında önemli bir yer tutacağına inanıyorum. Elbette, bu biraz da bizlere bağlıdır. Yaşatırsak, yaşarız...

Şimdi, bana "senin orada(MB) ne işin var?" diyen arkadaşlarıma verdiğim cevap/yanıtı tekrar edeyim: "Daha iyisini gösterin, orada yazmazsam, namerdim!!"

Saygılarımla...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..