Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '13

 
Kategori
TV Programları
 

Benim hala umudum var/Riske gerek yok!

Benim hala umudum var/Riske gerek yok!
 

Masala gönderme afişten belli


Hatırladınız mı? ‘’Öneriyorum’’ diye  daha seyretmeden yazdığım ‘’Yaz Dizileri’’ yazımda tutacaklar listesine eklemiştim. Nasıl bildin Ece Er? dediniz değil mi? Oysa formül basitti...

Slogan ‘’modern bir külkedisi hikayesi’’ konu hakkında siz olsanız ne düşünürsünüz? Tabiki fakir kız, zengin oğlan hikayesi, başka birşey gelir mi akıllara?  Başrol oyuncuları, Gizem Karaca, Şükrü Özyıldız ve Berk Oktay...

Türkiye’de televizyonda reyting kaygıları bazı tekrarların hayatımızdan çıkmamasına sebep oluyor. Bir varmış, bir yokmuş diye başlayan, boy boyladım soy soyladım diye biten destansı masalllardan başkası değil!  Külkedisi’ne dönüşen Umut, haliyle yapım şirketinin ve kanalın da umudu olacaktı, ve umduklarını da buldular.

Aslında diziden önce erkek oyuncularının aralarında çıkan başrol krizi nedeni ile ağzımıza dolandı, neyse kaprisin çözümü para ile bulundu. Berk Oktay’ın, Şükrü Özyıldız’ın altında kalan isminin para ile çözümü geldi. ‘’Yan rol olmak istemem, ben başrol oyuncusuyum, kariyerime dön bak’’ diyene sorarlar  ’hiç öne çıkan yan rol görmediniz mi?’’ diye. Sinema, tv sektöründe  öyle yan roller vardır ki, başrolden daha çok ilgi çekmeyi başarıp, izleyicinin hafızasına kazınan, başrol oyuncusunu unutturan…Yani  başrolün özü, isminin başa yazılması değildir, daha çok para alınması anlamına taşıyacak kadar da küçük bir durum değildir. Başrol oyuncusu kriz çıkarmaz, rolünü öyle oynar ki rolünü seyircinin aklında, gönlünde, gözünde başa taşır. Berk Oktay’ın başrolünün anlamı ise ücretle çözüldüğüne göre konuşulacak bir şey kalmamıştır. Bizim her akşam bağlılıkla seyrettiğimiz dizilerin ‘’başrol’’ünün anlamı, cebe giren miktarla direkt orantılıymış demek ki bunun da altı bir kez daha çizildi. Bu konuda Meryem Uzerli’nin tükenmişlik bahaneli kaçışını anlattığım ve şimşekleri üzerime çektiğim yazımda da belirtmiştim. Sebep aynı sebep; Meryem rahatsızlandı ama ruhtan yana değil cepten yana, bu gerçek bir psikolojik rahatsızlık olsaydı (hep vereceğim bu örneği) Dağhan Külegeç bu yüzden altın yumurtlayan diziyi kesmek zorunda kaldı ve rolüne veda etti, Meryem de bir süre (2 sene kadar) ortalara çıkamazdı. Konuya dönecek olursak Berk Oktay’a sözüm şudur ki ‘’ Meryem gibi milletin aklına uyup kapris yapma, gün gelir senin de canını alıverir yapımcılar’’.

Neyse konuya döneyim Modern Külkesi için düşünülen tahmin tuttu ve masal yaz ekranlarının birincisi oldu. Çok hızlı bir şekilde tırmanılan reyting basamaklarının nedeni sadece Külkedisi değil hikayeye ulanan dalyan gibi birbirinden yakışıklı iki erkek karakterin masalımızda ‘’Gönül çelen’’ olmasıydı.

Gizem Karaca’nın oyunculuğuna da biraz değinip konuyu toparlayayım. Bu dizinin sihri aslında Gizem Karaca’da, çünkü soyadı ile örtüşen ürkek bakışlarıyla rolün hakkını veriyor. Amerika’daki oyunculuk dersleri nin sonucu ile mi geldi bu oyun gücü yoksa partnerinin performansı ile mi artıyor bilemedim. Sonucunda Gizem Karaca bu rolü iyi taşıyor.

Modern Külkedisi diyerek gerçekleri söylemişler meğer çünkü dizide Umut bir anda kuaför dükkanından defileye gitti, ha balo ha defile sonuçta dizinin masalsı biçimi gözler önüne serildi. Senaryonun bana mantıksız gelen kısımlarından en vurucusunu ben seçemedim siz seçin diye paylaşmak istiyorum. Umut’un baskılarla soluksuzlaştırılmış evinde sere serpe gezebilecek kadar özgür olan iki gençkız mı?  Sosyetik kuaförde çalıştığı için çoktan gözü açılmış olması gereken Umut’un saflığının melek tadında olması mı? Yoksa hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediği birinin koynuna girerek aykırılığa imza atarken, bıçaklanma sahnesi ve sonrası mı? Aman Ece, unuttun galiba masal bu ya…

Aldatılan kadın, aldatan kadın, her şeye rağmen seven adam, kadını rencide eden bir dolu namus meraklısı karakter, başkasının namusuna bekçilik eden ama kendi bildiğini okuyan karakterler ve diyaloglar,  bir taraftan sevdiğinden kaçıp, sonunda soluğu zengin ağabeyin kollarında alan kız … İşte basit formül haliyle de dizi ‘’Benim Hala Umudum Var’’ diyor.

Bir yakınlaştırıp bir uzaklaştırarak yol kat eden aşk yabancı sayılmaz bize. Ama masala bu ya sonu da ‘’onlar çıksın kerevetine, biz bakalım başka dizilere’’ tadında olacağa benziyor. Aslında sektör için bu kolaycılığa kaçış ‘’formül çözdüm, bu iş tutacak’’ tavrı benim hala umudum yok olarak geri dönüyor.

Bana göre dizinin herhangi bir aşk dizisinden pek bir farkı yok açıkçası. Bu da dizinin reytigleri zorlayan yanın aslında senaryonun bilindik hikaye olması gerçeğinin altında yatıyor. Benim de listeme iş yapacak diye eklememin nedeni de aslında bu. Güzel kız, yakışıklı erkekler, sarpa saran aşkların altına ekilmiş huzursuz diğer karakterler, mutsuz hayat yolculuğundan bıkmış karakterler tutacak dizinin altın oranıdır. Benim Hala Umudum Var dizisi de bu eksen etrafında örülerek hiç risk almamayı tercih etti. Sonuçta ne yapımcı firma ne de ben yanılmadık, dizi tuttu!

Umarım bir ara birileri riske girer de formüle aykırı bir iş ile ekrana gelip, hep aynı masalla ekrana bağlanan seyircimizin ufkunun genişlemesine yardımcı olur. İşte o zaman ‘’Benim Hala Umudum Var’’ diyebilirim.

Hayatta umudumuz hiç bitmesin dileği ile…

www.televizyongazetesi.com

https://www.facebook.com/pages/Ece-Er-%C4%B0le-Ba%C5%9Fb

 

 

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..