- Kategori
- Kitap
- Okunma Sayısı
- 422
Benim için yazmak...

internet
Yalnız okuyucuların önemli bir bölümünün atladığı bir nokta var. Yazının gerisinde yatan emek. Bir gezi yazısı ise kilometrelerce yol tepilmiştir. Yüzlerce kare fotoğraf çekilmiştir. Okuyucuya bunların en güzellerini sunmak isterim ki o da bir gün aynı yollara düşüp o güzellikleri yaşasın.
Yazının gerisinde yatan emeği kimi okur görmüyor da yazının yayınlandığı gazetenin ya da derginin sahibi görüyor mu sanki? Onlar hiç görmüyor, hiç umursamıyorlar bile. Ama bu yüzden patronları suçlamıyorum, bu kurtlar sofrasında onlar sadece kazanmayı düşünürler. Sayfalar nasılsa bir şekilde dolar. Benim asıl acıdıklarım, emeklerini bedava sunanlardır. Bir yazar her şeyden önce halkının gözü kulağıdır, onun sözcüsüdür. Kendi hakkını savunamayan elin hakkını nasıl savunabilir ki?
Kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
&&&&
Yazara hak veriyorum ancak kendisi MB içinde olmuş olsaydı ve hakkını nasıl savunurdu bilemiyorum. Bizim eşrafımız kraldan fazla kralcılarla çevrili; genelde al gülüm ver gülüm esası işliyor. Karşılıksız kimseyi sevmene müsaade etmezler veya övmene. Ancak iş dövmeye geldi mi menfaat güçleri dirsek temasta vatan millet Sakarya edebiyatı ile yürürler aynı koldan!
Esas adamlar tarih boyunca tek başına isim yapmışlar ve bunun için ödeyecekleri bedeli ödemişlerdir
Şayet benim savaşım sırf kendim içinse savaş anlamsızdır.
Ancak benim meydanlardaki savaşım iyileri temsilen yapılıyorsa helâldir!
İyiler, kötüler kadar ortalıkta görünmüyorsa; kimse onların güçsüz olduğunu düşünmesin;
“Bir esas adam bin kötüye bedeldir”
Bedel ödenecekse ödenir...
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Yürüyelim aynı koldan, biz de dövelim. Dövemiyorsak sövelim aynı dilden... diyeceğim fakat, hangi birini dövesin, hangi birine sövesin... Açılımın(!) her türlüsünden söz ettiler; “Adalet”ten söz eden olmadı. Demokrasi(!), özgürlük(!) adına, vuvuzela gibi kulağımızı götürdüler; herkes padişah, herkes sultan, herkes hakan ilan edip kendisini; ya cebe, ya uçkura ya vicdana el attı... İnan değerli dostum, ne dövmeye ne de sövmeye takat yeter. Hadi takat yetti diyelim, Vallahi yerini bulmaz! Çünkü ne ardan ne hayadan eser kaldı.
Kaliteli Yaşam 22.06.2010 2:09- Cevap :
- Ne güzel dedin be ağabey...ama sessizce durmayı içime sindiremiyorum. Hele tuttum mu birini kuyruğundan cıyaklamasına doyamıyorum. Gideceğiz aynı kanaldan yolu yok:)) Selam ve saygılarımla... 22.06.2010 2:44
Sayın Girgin, yine sütre gerisinden Havan Topu ile birilerini bonbarduman yapıyorsun. Katılıyor ve de onaylıyorum. Yalnız ne var ki, namuslu ve dürüstler namussuzlar kadar cesur ve yükses sesle dillendirmiyorlar fikirlerini. Daha baskın çıkıyorlar çoğu zaman düzenbaz ve namussuzlar. Bir de aklın ve bilimin süzgeçinden geçirip sorgulamayı doğru yapacakların sayısı toplumumuzda çok az galiba...Sağduyu sahibi insanların çoğalması dileğiyle selam ve sevgilerimle
Hızır Kabil 17.06.2010 17:01- Cevap :
- İşte akıllı insanlar (dostlar) akıllı yorum yapar :)) Hızır Bey, sağ duyulu insanlar az değil merak etme sen. Düzenbaz ve namussuzların kaybedecek onur ve şerefleri kalmadığı için fazla gibi görünüyor olsalar bile, bunlar kuru kalabalık! Fotokopi gibi; bir tanesini buruşturup su kabına atsanız, hepsi birden ıslanır.:)) Selam ve saygılarımla... 18.06.2010 18:15