Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '11

 
Kategori
Dostluk
 

Benim kahramanım Uğur Kaya'dır

Benim kahramanım Uğur Kaya'dır
 

İçimizden birini tanıtacağım size; Benim yaşayan kahramanımı... Gerçi o ister miydi bilmiyorum... Bildiğim bu kişiyi herkesin tanıması gerektiği. Adı Uğur Kaya… Bu arkadaş 30 yaşlarında kara kuru, ufak tefek bir adam. Benim çirkin Martin Eden'im. Şu Jack London'ın Romanındaki kahraman var ya, ona benzetirim onu...

Tekerlekli sandalyeli bu arkadaş... Aynı zamanda tam sağır... Aynı zamanda da böbrek hastası, haftada 3 kez diyalize giriyor. Bunlar insanı niye kahraman yapsın ki? Olsa olsa bu kişiye hasta denir… Hayır bence bu kişinin yaşamı bizlere çok şey anlatıyor… Anlatayım;

- Bir kere ağız hareketlerinizi görürse, birebir muhabbet edebiliyorsunuz. Hangi konu olursa olsun, net şekilde sizi anlıyor... En güzeli de o konuşurken siz onun telaffuz ya da konuşma biçiminden sağır olduğunu anlamıyorsunuz. Türkçeye mükemmel hakim... Bu dediğimin ne kadar zor olduğunu bu işin eğitimini bilenler bilir…

- Okumayı çok seviyor ve genellikle okuduğu kitapları kiralayarak okuyabiliyor. Fakir yani... Okuduğu kitaplara gelince: Nietzche, Kafka, sartre, platon vs. vs. Felsefe, psikoloji asıl ilgi alanı…

- Bu arkadaş ilkokul mezunu.

- Bu arkadaş ebru sanatı ile uğraşıyor, öğrenmeye çalışıyor... Duuuu sonuç ne bilmiyorum…

- Bu arkadaş anarşist bir site kurma -hayali değil de- uğraşı içinde... Şimdilik yattı galiba… Malum para işi bunlar.

- Tavla oynarken de etrafa neşe saçar… 

- Beni Antalya’da iki kez türkü bara götüren kişi odur… O benim ve diğer arkadaşların mutlu olmasından mutlu olabiliyor. Ortamı ve insanların müzik dinleme suratını, dans etmekten ve titreşimden algıladığı müziği ve türkü barları çok seviyor… 

Bir kerede bir meyhaneye gitmiştik ve bende ipler kopmuştu: Biraz içtikten sonra konu bir şekilde felsefeye geldi… Çevresinde tartışabileceği insan sayısı az olduğu için beni yakaladığında çoğu kez bir şekilde tartışmanın içine sokuyor… Fakat ağır konular belli noktadan sonra dudak okuma ile iletişimi bitiriyor… Devreye yazma işi giriyor… İşte o gün kafam dumanlıyken, bu dünyadaki en sancılı konularda elli sayfaya yakın yazı yazdırdı Uğur bana meyhanede… Tüm gözler üzerimizde üstelik ‘’manyak mı lan bunlar’’ lafını kaç kez duydum… Hala aklıma gelince gülerim… 

Hani gazete ve Televizyonda çıkar; Sıradan, rutin bir işi sakat biri yapınca, sahte övgüler düzülür yaa… Bu öyle bir şey değil… Bu kişi dediğim gibi yürüyemiyor, sağır… Onu en çok diyaliz seansları yıpratıyor… O konuda büyütmem gözümde onu… Okuması da değil beni ona hayran bırakan… Benim ona hayranlığımın temelinde yaşama sevinci var… ‘’Al lan bok mu var bu yaşamda’’ demeyin… Keyif almayı becerebilirsen, çevrende herkese kendinle beraber güzellikler yaşatabilirsen buna yaşama sevinci denir… Gerisine ne denir boş verin… 

İşte bu adam benim kahramanım... Bu adama ne denir? Saygılar denir... Yolun açık olsun denir. 

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..