Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '07

 
Kategori
Blog
 

Benim penceremden görünen

Benim penceremden görünen
 

“Ah bir dost! Eskiler dostluğun sudan ve ateşten daha zorunlu ve daha tatlı olduğunu söylerler, ne doğru”…

Dostlar kazandım bu ortamda… Çoğaldım… Elimi uzattım, eller uzandı… Ses verdim, sesler olduk… Dostluğun en güzel hallerini yaşadık… Ve benim çocukça denilecek hallerim vardır. Çoğu arkadaşıma böyle gelecek bir yazı yazdım şimdi…

Dostlarımdan küçük anılar aldım kendime. Varlıkları her zaman mutluluk verecek… Ama vakit ayırıp, benim nazımı çekip, el yazılarıyla bloglarını gönderdiler bana.. Dedim sizden bir anı olsun bende, birde böyle bir şey yapmak istedim.. Sizi anlatan, hatırlatan… Kırmadılar ve o güzel sevgilerini katıp ( dilerim içinden nerden çıkardın sen bunu diyen yoktur :)))…) yazdılar…

Güzel dostlarıma teşekkür ediyorum… Sevgilerimle….

Fulya : Gökyüzüne bakıyorum… Binlerce yıldız parlıyor. İçinden daha belirgin olanları var… Hemen aklıma onun yazısı geliyor. Diyorum ki; o yıldızlardan bir tanesi o… Benim hayatımdaki parlayan yıldızlardandır kendisi… O’nun büyülü kelimeleri var, bakışları altında kocaman bir sevgisi ve güzel yüreği hepimizi kucaklayacak kadar geniştir… Ben gecenin ortasında yıldızları izlerken, O’nu gecenin ortasında öylece bırakan cümleler var… Biliyorum ki, o zifiri karanlık gecede kucağına bırakılan o cümle; aydınlık bir rüyanın, olası bir gerçeğin habercisi… Biliyorum ki; onun kalemi aşkla, onun yüreği aşkla büyür… Ve bir gün O’nun güzel kitaplarını okuyacak olmanın gururunu şimdiden taşıyorum… O’nun kelimeleri büyülü, O’nun yüreği en güzel duygularla harman olmuş… Çokomelim sen hep yaz emi….
( Ve öylece oturuyorsam gecenin ortasında : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=40237 )

Yeşilsoğan : “Kelimelerle yazılmış bir gazel yapmak istedim hayata”… Bense dostlarımın satırlarıyla gazel yapmak istediğim yüreğime… Dersin ki; “Sen neden kederli olasın, ayrık otlarını neden büyütesin içinde”… Ben okurum yazılarını ve kendimi bulurum kelimelerin arasında… Şimdi içim ayrık otlarını öldürüyor ve yerine dost bir yürek, koruyucu bir abi büyütüyor… “Dâhili olan her şey acı olmak zorunda mıdır?” diye sormuştun ya… Değilmiş… Ben* anlıyorum şimdilerde. Hayat güzellikleri de verirmiş… Sana sarışın, kıvırcık saçlı bir kızı vereceği gün anlayacaksın… O gün kocaman bir öpücük konduracak, minicik elleriyle karıştıracak saçlarını… Hayat dahili bir ayrıntı verecek… Bu defa acı olmayacak… Petek petek bal süzülecek yüreğinden, söğüt dalına….
(Gazel : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35496 )
(Yandığım : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=40072 )

Pirmete : O benim Can Dostum… Canım Dostum… Diyor ki; Senin adın Hoşsada neden daha hoş yazılar yok bu sayfada… Karamsarlık yakışmaz sana… Hala saklarım o maili. Hoş onun bana yazdığı hiçbir kelime silinmez. E-posta silinse bile aklımda ona ait bir yer vardır. Bir yazısı var ki, kelimesi kelimesine bilirim. Kocaman bir gülümseme koyup yüzüme, suskun kaldığım olaylara ses olmam konusunda tetiklemiştir. ( Pirmete’ciğimden el yazısı ile istemedim yazısını. Ama biliyorum ki en uygun zamanda yazıp gönderecektir bana.)
( Niye bu kadar güzelsin? : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=45655 )

Yücel : O’nun kelimeleri derinden vurur. Kelime cambazı desek yeridir. Böyle güzel, böyle mi farklı anlatılır sevdanın rengi… Hemşo, bak bu yazına bir dörtlük yakışır… Yazılana yakışmamıştı ama bu yazıya çok yakışacak… “Bugün küçük küçük sevinçler yaşansın içimizde/Birikip kocaman mutluluklar düşürsün yüreğimize/Sen rüzgârla gönder kokunu/O, bir güvercin kanadında yollasın sevgisini/Kokun ruhuna, saçlarının her teline bırakacak kendini/Sevginse yüzünde gülümseme ve yüreğinde ateş olsun… Bizde bakıp sevdanıza, dualarımızı gönderelim”
( Sen sevdasın, ben sevdalın : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=49864 )

Yeşim Özdemir : Online doktorum… Ballı çöreğimin günlük yaşantısında sakar prenses olduğunu bilmeyen yoktur. Ah o güzel yüreğinden birde böyle güzel yazılar dökülmez mi? Benim gibi duygusal bir tip bayıldığı için böyle yazılara… Birde bunu Yeşom yazıyorsa, birde mavi şemsiyenin altında sevdiğinin kokusunu çekiyor gibi hissediyorsan okurken ve o anı birebir yaşıyorsan, daha ne ister ki okuyan… O’nun güzel yüreği sevgilerin en güzelini alırda büyütür…
( Mavi Şemsiye : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=26661 )

S.USLU : Az yazar o. Ama bir yazar vurulursun… Bir okur tutulursun kelimelerine. Bu kadar yerinde kelimeleri nasıl yan yana getiriyor diye düşünür durursun. O’na boş ellerimi uzatırım. Ellerimde boştur, ceplerimde… O bilir. Ben ondan öğrendim, dolu sandığım ellerimin dünyaya bomboş uzandığını… Biliyorum uzatacak boş ellerime ellerine… Demlenen kelimelerini, cümlelerini, mayalanıp çoğalan sevgisini bırakacak avuçlarıma… Ben o güzel ellerden avuçlarıma düşen her şeyi yüreğime koymaz mıyım? Tutup Burcum’u kocaman bir öpmez miyim? O da olacak Burcum… Bekle beni :))))
( Yürüdüğümdür : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35302 )

Mehmet Eren : Kendisine özel bir yazı gelecektir... Kocaman bir nazar boncuğu ile çekilen fotoğraf eşliğinde.... Kocaman sevgiler gurmemize...
İstanbul’da Kahvaltı Şöleni : http://blog.milliyet.com.tr/Proje/Gusta/GustaBlog.aspx?BlogNo=34918


Ahmet Aydın :
Can dost desem… Mükemmel bir abi desem, güven deyince aklıma gelen nadir insanlardan desem… Güzel yüreğinin hiçbir zaman beni yalnız bırakmayacağını biliyorum desem… Ailesi ile hep yanımda olacağını sonuna kadar hissediyorum desem… Onun için en güzel kelimelerin bile solda sıfır kalacağını anlamayan aklımın hala tarif için uygun kelimeyi aradığını ve hiçbir kelimenin yeterli gelmediğini söylesem… Can dost ve abim olduğu için, desteğini hep hissettiğim için binlerce defa teşekkür etsem… Ve o güzel yazısını okuyum desem :))) ( Of be can dost bak senin için ne kadar karışık cümleler kurdum. Oysa seni anlatan tek kelime var “Mükemmel abi” Hadi iyisin bu da Süperman gibi bir şey oldu :)))…)
( Giderken : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=44784 )

Bibliyofil : Sayfasını her açtığımda, dikkatimi ilk çeken galerisi olur… Belki kızacak bana “ Yazılardan önce oğluma mı bakıyorsun” diye… Ama napiiim çok tatlı ( Bu yazıyı okuyan arkadaşlarım “Maşallah” demeyi unutmayın lütfen :) ) Galerisine sevimli oğlunun fotoğrafını ne zaman koydu hatırlamıyorum. Ben bir süredir o güzel yüze bakarım. Elleri, ağzı çikolata olmuş ve o güzel gülüşünü bakmak hoşuma gider. Birde “ Size kanım ısındı, dokunabilir miyim?” yazısını okuyun derim… Ve okurken de o sahneyi hayal edin… Baba ve oğlun en güzel göründüğü zaman, o an olsa gerek… Sevgili Bibliyofil, sanırım oğlunuz sizden daha popüler :)) Kim bilir belki tanışma fırsatım olur…
( “Size kanım ısındı, dokunabilir miyim?” : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=32326 )

Celal Çelik : “Ne içimi donduran kışı, ne yakıp kavuran yazı isterim. Aklım ister gitmeyi de, ne yüreğim ne ayaklarım ister sonsuz bahar iklimine gitmeyi. Kopamaz yüreğim kendi özünden. “Belki tekrar gidersinlere” ikna olmaz. Gidememek kadar kötüsü yoktur.” Bu ona ilk yorumum ve onun tanıdığım ilk yazıydı… Bu kadar güzel mi anlatır insan içinden geçenleri? Bence Celal Çelik’in en güzel yazısı “Gidememek”… O’nun kalemi çok kuvvetli. Ah birde siyaset yazmasa :)) Bu blogun iki Antep’liden çektiği nedir? Şimdi ben ona bir kural koymayı düşünüyorum. 10 tane blog yazarsa 1 tane siyaset-haber- güncel kategorisinde blog yazabilir. Nasıl kural ama :))) Yani hani bizi damardan yakalayan yazılrdan daha sık yazacak anlamına gelir :)))
( Gidememek : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=5433 )

Guguk Kuşu : İnsanlar çift yaratılır derler ya; bizde Haticemle ruh ikiziyiz. İlk tanıştığımız andan itibaren yüzümüzde sürekli şaşkın bir ifade var :))) “Aaaa..inanmıyorum bende aynısını yaşadım, bende aynen böyle düşünüyorum” gibi cümleler akıp gider dilimizden… Özenle bakıp, düzenlediğimiz arka bahçemiz yerle bir edilmiş. Benzer sevinçleri, benzer acıları yaşadı arka bahçemiz… “ Hani elini tutar ya, hani gözleri anlatır ya sevgisini, hani hissettirir ya bozulmayacak sandığın güveni… Çok iyi bir oyuncudur oysa. Özenle bakıp, büyüttüğümüz, sevgimizi esirgemediğimiz, umutlar yetiştirdiğimiz bahçemizi ezip geçer. Hiç düşünmeden bir anda. Şimdi bahçemizde ayak izleri var. Tekrar güvenmek, tekrar sevmek, arka bahçeni düzenlemek öyle zor ki” dedik birbirimize. Ama pes etmedik.. Yeniden çiçeklendirdik bahçemizi… Biz ruh ikiziyiz… Çok iyi anladık birbirimizi…
( Arka Bahçem : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=20676 )

Üç Nokta : Zorunlu yalnızlıklar yaşar yürek… Ve en koyusuna atar kendini… Keskin çığlıklar yükselir lacivert gökyüzüne…Ne kadar atmak istesen de içinden, yalnızlık hüküm sürer yüreklerde… Ve bir şarkı yükselir masmavi gökyüzüne… Yalnızlığa serenat başlar… Sevgili dostumla ortak paydamız…Şiirler… Bir uğultu kulaklarda, umut filizlenir yüreklerde, karanlık gecelere perdedir ve kalbim dinamit kuyusu… Patlar en güzel dizelerle… Yüreğin, ruhun şiir kokuyor ve şiirlerle büyüyor. Masmavi, umut kokan, aşk olan şiirlere…
(Yalnızlığa Serenat : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=20880 )
(Kalbim dinamit kuyusu : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=45305 )

Düş : Özgür olsam…Bir uçurtmanın kuyruğuna takılıp, gökyüzünü şöyle bir dolaşsam. Su olup aksam. Yağmur olup yağsam.. Yeşil yapraklarda berrak bir su damlası olsam… Rüzgar olsam saçlarında dolansam… Gözlerimi kapatıp bu Düş’ün hiç bitmemesini dilesem. Dostluğunun mutlu bir düş olduğunu ve sonsuza kadar sürecek ilk Düş olduğunu bilsem…
( Özgür olsam : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=45233 )

Barış : Tek kelime... "Guzuuuuuuuuuuuuuu"... Sen dünyadaki en iyi dostlardan birisin..
(Gitme vakti geldiğinde : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33944 )

Akdenizli : O’nu anlatmak olmaz. Direk okumak lazım… İçinde yaşarsınız kelimelerin…
( İstiklal Caddesi : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=40577# )


Kerem Oğuz: Hayat bazen bitişlere sahne olur… Yalnızlıkların en koyusuna atar insan kendini… “Gitme” benim ruh halimi anlatan en güzel yazıydı o zamanlar. Bir süre her gün yatmadan önce okudum. Doktor tavsiyesi gibi :))) Böyle zamanlarda aynı şeyleri yaşadığın insanların varlığını bilmek iyi geliyor. Yani hayatın bir tek sana zalimce davrandığı düşüncesinden kurtuluyorsun. Ve Kerem’in bloglarını takip ederim. Blogta ilerde kitabını okuyacağımdan emin olduğum 4-5 isimden biridir… ( Not : Kerem’cim hala 5. safhadayım :) Kabullenme mi? O da ne? Ben böyle bir tanım bilmiyorum :)…)
( Gitme : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=20660 )

Yağmur Zamanı: Bir ortak yönümüz var onunla… Sevmiyoruz biz şehirleri. Şehirler de bizi. Ablaların en sevimlisi o… Birde ortak bir çiçeğimiz var artık.. Frezyaları ne zaman görse beni hatırlayacak artık… Ne kadar güzel dostların birbirini hatırlayacak şeyleri olması ve bende ne zaman memleketimden uzakta bir şehre gitsem aklıma o güzel yazının satırları gelecek…
( Şehirler sevmez beni, ben de şehirleri : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=36000 )

Beenmaya : Ah benim deli kızım… Saçları kızıl, kendi kızıldan daha sıcak arkadaşım… O’nun sevimli birazda deli bir yanı vardır… Bilende çok azdır :)) Hani bu yazına yazdığım yorum var ya? Hani aşk cesaret işi diyorum ya sana hep… Kızım hep cesaretli olan biz oluyoruz… Yok yok oturup duracaz biz :))) “Aşk, kiminin boyunu aşar. Yüreği hiç yetmez sevmeye. Sevdim derde arkasını getiremez. Aşk, gözü kapalı yürümektir, incecik bir ipte. Yapabilen var mıdır?” Yok değil mi? Gemiyi terk etmeyelim :))
( Gemi : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=49851 )

Nakedtruth : Ellerim boş…Siyah bir gecede, soğuk kaldırımlara yapışmış ruhum. İçim kazınır her yıldız kayışında… Yıldızlarla eksilirim… Boşluğa uzattığımda elimi, avucuma düşen umutlar inanır bana… İnanıyorum keskin keder kokulu satırlarına… Yüreğime ses olur kelimeleri ve hüzün adam akıllı yaşanır yazılarında… Ve okuyun derim o keskin acı kokan satırları… ( “Sen inan bana” linki : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=52505 )


Sema Güzel : Bayıldım o yazıya… Aşkın en deli hallerini sevdim ben… Yüzümü güldürenini bir de hem acı verip hem heyecanlısını sevdim… Bak duramadım. Yazın bana birkaç kelime yazdırdı.. Bak bi dinle sevecek misin? “Yüreğine bir nazlı kuş gibi konasım geldi…/ Yitik düşlerden sonra filizlenen tomurcuk olasım / Ellerimi yüzünün çizgilerinde gezdiresim/ Saçlarını karıştırıp, okşayasım geldi / Pencerede durup gelişini seyredesim,/ Heyecanla çıkıp sana doğru koşasım geldi/Saçlarımı gögsüne bırakıp…/Yüreğini en delisinden sevesim geldi…” Aşkın her halini severim… Sende iteleme beni Sema’cığım… Ben aşkı bırakalı daha kaç gün oldu…
( Aşkın hangi halini sever gönlün : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=52873 )

Neşe Evrim : Neşe küpümmmm… Hiç lafı dolandırmam. Okuyun ve anlayın.. Birde o güzel ellerinden çıkan resimleri doya doya izleyin…
( Kadın gibidir evler : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=38974 )

Abdulkerim Eser : Karamsar daha doğru doğrusu ayakları fazlasıyle yere basar benim kardeşimin… O yazar, apılası okur… Ve günden güne çok daha iyi yazdığını düşünüyorum. Prensiplerine gülmekten “ciddi personel” imajını çizdirsem de şirkette olsun… Bu yazısında genç ihtiyar modelini görebilirsiniz :))))
( Ben 20 yaşında bir ihtiyarım : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34415 )

Sanırım çok uzattım :))) İkinci bir blog yazmayayım..Uzatmanın anlamı yok değil mi? Burada o kadar güzel dostlarım var ki. Ama durun yazamadıklarımın linkini vereceğim….

Not : Nazımın geçtiği ve beni kırmadan bloglarını yazan Fulya, Ahmet Aydın, Yeşim, Celal, Üç Nokta, Guguk kuşu, Beenmaya, Yağmur Zamanı ve Yücel'e çok teşekkür ediyorum. Kerem ve S.USLU’nun mektupları yolda biliyorum :)))


Nihal Yetkin : Anlaşmak : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34352
Feyhan : Okyanusum : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33702
Pelin Kalyoncu : O Yaz : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=301
Ümit Çulduz : Gökyüzüne mektubum var : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=37488
Ahmet Fuat Eren : Hoşçakal aptallığım : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=8243
Serap İnce : Kadın olmalı yalnızlığım : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33077
Hasim'ce : Beynimizdeki Yağmur Kanalları : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33740
Tuğba : Dostluk bu mu? http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=28428
Hakan Şahin : Tavada rastgele savrulan mısırlar : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=37059

Yazmakla bitmeyecek :((( Çokuz çooook :))))

Fotoğraf : www.deviantart.com

 
Toplam blog
: 194
: 1525
Kayıt tarihi
: 04.08.06
 
 

1981 yılında aslında istenmiyor olsam da geç alınan karardan dolayı hayattayım:)) Haritacıyım ve işi..