Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Benimle evlenir misin?

Benimle evlenir misin?
 

Memleketimin çok önemli meseleleri var ama, ben evvelce yazmış olduğum ve ara ara yazacağımı belirttiğim şu malum TV’de evlenme programlarından yine bahsedeyim dedim.Zira memleketin hali pür melâlini bu tür programlardan anlamak çok daha kolay.

Esasen ülkemdeki kurumlar birbirleri ile sürekli itişip kakıştıklarından ve tepelerdeki fırtınalar çok şiddetli cereyan ettiğinden biz “göbeğini kaşıyan, balık hafızalılar” fırtına ve boranlardan bu tür programları izleyerek kurtulacağız herhalde!!!

Gelelim konumuza:

Amcam Merkez Bankasından emekliymiş, evlenmeye gelmiş.
Yaşı ileri ama her halinden evlenmeye can attığı belli.
Bir hanımı da görmüş beğenmiş.
Malum tanışma, konuşma fasılları, sonra da hooop stüdyo arkasına…
Yaklaşık on beş dakika alkışlar eşliğinde “Tamam, evleneceğiz” kararı…
Görev tamamlanmıştır…

Bu programın üzerinden biraz zaman geçiyor (sanırım üç ay), amcam yine sahnede…
Sunucu soruyor amca ben seni evlendirmedim mi yine niye geldin?
Amca anlatıyor, dertleniyor.

Bakın neler olmuş?
Amca hanımı görünce bir dakika olsun peşinden ayrılmıyor. Hanımın yaşadığı şehre gidiyorlar ve evlilik başvurusunda bulunuyorlar.
Ama yaşlı amcam diyor ki önce hoca nikahı yapalım ki dine uygun olsun.
Kadın tamam diyor ve imam nikahı yapılıyor. Amca hanımın evine misafir oluyor sonra da hanım yeni beyinin evine gidiyor.
Sonra ne mi oluyor? Resmi nikah işi sulandırılıyor.
Amca bu arada hanımından şikayete başlıyor. Yok sigara içiyormuş, yok masrafı çokmuş, yok şu, yok bu…

Şimdi burada, kimin ne elde ettiğini ve kimin ne kaybettiğini varın siz düşünün.

***

Orta yaşlarda bir hanım ekranlarda feryat figan…

Eşim öleli çok oldu, çocuklarım evlenip gittiler, yapayalnız kaldım, evlenmek istiyorum…
Eşimden bağlanan emekli maaşım var, evim var, arabam da var ama ben artık gezmek dolaşmak, hayatımı yaşamak, mutlu olmak istiyorum…”

Körün istediği bir göz Allah verir iki göz…
Hemen talipler çıkıyor.
Hanım pek neşeli..Sonunda adayı da beğeniyor.
Hem de ne beğenmek, neredeyse adamı stüdyoda yiyecek.
Ne zaman evlilik diye soruluyor.
Hanım da, koca adayı da "En kısa sürede inşallah" diyorlar.

Stüdyodaki misafirlerden biri evlilik delisi hanıma “Evlenince, sana ölen eşinden bağlanan emekli maaşı kesilecek, biliyorsun değil mi” diye soruyor.

Hanım uyanık… “Aaaa…Onu da bize bırakın artık” diyor.

Şimdi burada ne tür bir oyunun döndüğünü varın sizler düşünün artık…

***

Bir diğer adaysa dizilerde oynayan kel kafalı biri.
Sunucular pek seviniyor, bu oyuncu bey programlarını ciddiye alıp geldi diye.

Aslında yaptıkları çok doğru bir şeymiş.
Bu kanala gelindiğinde tüm memleket bu kanalı izlediğinden görülme, tanınma ve eş bulma şansınız çok yükseliyormuş.

Kendinizi bilmem kaç milyon seyredene pazarlamanın böylesi sanırım hiçbir yerde görülmemiştir.

Bu komedide işin acı ve düşündürücü yanı bu sözleri sarfeden beyin bir zamanlar hayır hasenat işleri ile uğraşan, Deniz Feneri derneğinin kurucularından olması.

Nereden...nereye?

Sen tüm ülkeye kendini, Allah rızası için fakir fukaranın yardımına koşan biri olarak tanıt, sonra şiirler okuyan, magazin programlarında yer bulan bir noktaya getir, ondan sonra da bu hale düş...
"Bu hale düş" diyorum zira bence bu, dibe vuruştur.

Bu programdaki konumunun adını koymaya veya zikretmeye dilim varmıyor.

Varın o adı da sizler düşünün artık.


***

Yine bir yaşlı amca evlenmek istiyor.
Yaşı hayli var ama dinç görünüyor. Çiftliği varmış…
Adaylar dizi dizi…
Amca tüm adayları görmek istiyor.
Hanımlar kendilerini anlatıp duruyorlar amcaya…
Ve sonuncu aday görünüyor kapıdan…
Bu diğerleri gibi yaşlı değil daha genç, daha başka bir kadın…
Ürkek, tedirgin ve hüzünlü bakışları var.

17 ağustos depreminde eşini kaybetmiş ve o günden sonra yardımlarla ayakta durmaya, çocuklarını yetiştirmeye gayret etmiş.

Sunucu soruyor “Neden buraya geldin” diye.
Soruya bak !

Hanımın gözlerinde yaş.

Yardım istemekle, verilen yardımlarla ayakta kalmaya çalışmaktan, yaşamaktan yoruldum” diyor.

Çaresizlik insanları nerelere getirip, ne durumlara düşürüyor.

Sahi "Sosyal Devlet" ne demek?

 
Toplam blog
: 79
: 1982
Kayıt tarihi
: 17.07.06
 
 

Salyangozları bilirsiniz... Onları görmeseniz bile geçtikleri yerde bıraktıkları izlerden anlarsı..