Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '09

 
Kategori
Sinema
 

Benjamin Button’ın tuhaf hikayesi

Benjamin Button’ın tuhaf hikayesi
 

Benjamin Button’ın tuhaf hikayesi'nden bir sahne...


Bir Dünya savaşının sonu ve savaşın insan üzerindeki etkileriyle, bir saat ustasının kaybettiklerini geri çağırmak düşüncesiyle başlar her şey ve sonra zaman tersine işler.

Bir kadının çocuk özlemi, çocukluk tutkusunun aşka dönüşmesi, gelecek telaşıyla devam eder film…

Tuhaf bir öykü,

1920'lerde Mark Twain'in "80 yaşında doğup yavaş yavaş 18'imize doğru ilerlesek hayat sonsuz mutluluk olurdu" sözünden etkilenen F. Scott Fitzgerald'ın kaleme aldığı kısa bir hikâye.

Hayatların kesişmesi ve karşılıksız sevgiler incelenir.
“Sadece bir şey farklı olsaydı” denir mesela.
O ayakkabı bağı çözülmeseydi her şey farklı olabilirdi.
“Ama hayat, kimsenin kontrol edemediği, yaşamların ve olayların kesişiminden ibarettir”

Hayatların kesişmesi, yaşlılıktan çocukluğa doğru giderken ve gün geçtikçe gençleşirken, etrafındakilerin bir bir yok olmaya başlaması…

Kaybetmeyi öğretir hayat.
Yalnız bırakır kimi zaman, acıyı tattırır.
Fırtına içindeki dostları, limanda düşmana çevirir bazen.
Sevgi ile bakan gözler görülür filmde, her şeye rağmen.
Farklı farklı mesajlar veren film, tersine işleyen zamanda yine hayatı anlatır.
Hayatla ölüm arasındaki azap, saatler tersine çalışsa da yine de yaşanır.

“Olaylar karşısında son derece kızabilirsin, küfredebilir, kedere lanet okuyabilirsin.”
Ama yolun sonuna geldiğin de her şeyi bırakmak zorunda olduğunu anlarsın…

Öyle olmasaydı da böyle olsaydı, hayattan bir bebek olarak çekip gitseydik hani.
Daha acıklı gibi.
Öyle Can Yücel’in şiirindeki gibi mutluluklar yaratmıyor yani.

Kimilerinin yaşamı tuhaf öyküler ile doludur
Kimler neleri yaşamıştır…
“Bazı insanlar nehir kıyısında oturmak için doğarlar, bazılarına yıldırım çarpar, bazılarında müzik kulağı vardır, bazıları sanatçıdır, bazıları yüzer, bazıları düğmeden anlar, bazıları shakespeare bilir, bazıları annedir, bazıları dans eder diyor hayat.”

Filmin içine o kadar çok giriyorsunuz ki, arada bir olayın dışına çekmek için belki de günlükten yansıtılmış film.

Hayat ve aşkın keyfini, insanın zamandan bağımsızlığını başarılı bir şekilde beyaz perdeye aktaran filmde Brad Pitt, Benjamin'in her yaşını bizzat kendisi canlandırmış.

En İyi Film’ dâhil 13 dalda Oscar’a aday gösterilen, başrollerini Brad Pitt (Benjamin Button), Cate Blanchett (Daisy), Taraji P. Henson (Queenie), Julia Ormond (Caroline), Jason Flemyng (Thomas Button), Elias Koteas (Mösyö Gateau) ve Tilda Swinton'ın (Elizabeth Abbott) paylaştığı film, ünlü yönetmen David Fincher imzası taşıyor.
Yapımcılığını Kathleen Kennedy, Frank Marshall ve Cean Chaffin üstlenen filmin hikâyesi Eric Roth ve Robin Swicord’a ve senaryosu Eric Roth’a ait.
Görüntü yönetiminde Claudio Miranda, yapım tasarımında Donald Graham Burt, kurguda Kirk Baxter ve Angus Wall, kostüm tasarımında ise Jacqueline West'in görev yaptığı filmin müziği Alexandre Desplat'a ait.

Uzun süren ve sonuna kadar itici bir güç üstünde tutan film muhteşem.

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 106
: 1384
Kayıt tarihi
: 21.02.07
 
 

Bir yaz gecesi hatırasıyım. Haziran doğumluyum. Bilirler haziran doğumlular. Hele ki haziranın tam..