Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '09

 
Kategori
Sinema
 

Benjamin Button’ının Tuhaf hikayesi” senaristleri, Can Yücel’in şiirinden esinlenilmiş olabilir mi?

Benjamin Button’ının Tuhaf hikayesi” senaristleri, Can Yücel’in şiirinden esinlenilmiş olabilir mi?
 

Can Yücel ve Benjamin Button filmi afişi


“Benjamin Button’ının Tuhaf hikayesi” senaristleri, Can Yücel’in şiirinden esinlenilmiş olabilir mi? Nasıl mı, anlatayım! Bildiğiniz gibi birkaç gün önce “Benjamin Button’ının Tuhaf Hikayesi” adlı film vizyona girdi ve bazı bloglar arasında, yazarların filmi konu ve teknik açıdan kritik yaparak, köşelerine taşıdıklarını gördüm. Fakat sanırım atladıkları önemli bir nokta vardı ki, ben bugün ona değinmeye çalışacağım.
Öncelikle kısaca Benjamin Buton filmin bahsetmek gerekirse; 2008 Paramount Picture ve Warner Bross ortak yapımı olan filmin yönetmenliğini David Fincher yapıyor. David Fincher hatırlayacağınız gibi, “Panik Odası”, “Yedi”, “Dövüş Kulubü” ve “Yaratık 3” filimlerini de yönetmiş olan meşhur bir yönetmen. Senaryo; Eric Roth, Robin Swicord, F. Scott Fitzgerald adlı 3 senarist tarafından yazılmış. Başrollerde Brad Pitt, Kate Blanchett ve Tilda Swinton paylaşıyor. Konusu ise kısaca şöyle: Film, seksenli yaşlarında doğup, geriye doğru yaşlanan bir adamın hayatını anlatıyor. Benjamin Button hepimiz gibi zamanı durduramayan bir adamdır. Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda, 1918’de, New Orleans’tan başlayıp 21. yüzyıla uzanan serüveniyle, onun hikayesi herhangi birininkinden daha sıra dışı bir hayatı içermektedir.
Film Senaristlerden Eric Roth, “Forrest Gump”, “Münih”, “Köstebek” gibi senaryolara imza atmış. Diğer senaristler onun kadar büyük filmlere senaryo yazmamış olsalar da, Robin Swicord, “Bir Geyşanın Anıları”, “Küçük Kadınlar” adlı senaryolara, F. Scott Fitzgerald da “Son Patron” adlı senaryoya imza atmıştır.
Gelelim Can Yücel’den esinlenme durumuna! Eğer Can Yücel’in “Hayata Tersten Başlamak” şiirini daha önce okuduysanız, ne demek istediğimi anlarsınız. Yok okumadıysanız, Önce çok sevdiğim şiiri bir okuyalım isterseniz.
HAYATA TERSTEN BAŞLAMAK
Cami' de uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içersinde,
herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar
helal edilmiş vaziyette.
Tabuttan doğruluyorsunuz, yaşlı, olgun ve ağırbaşlı
olarak. Herkes etrafınızda, büyük bir itibar,
iltifatlar, çocuklar, torunlar hepsi hazır.
Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.
Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya
üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz.
Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...
Altmışlı yaşlara kadar her şey garanti, huzur
içinde yaşıyorsunuz.
Sağlığınız gittikçe düzeliyor
Kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.
Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve işe ilk
başladığınız gün size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol
saati veriyor patronunuz..
Ve Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir
makamdan tecrübeli bir insan olarak işe
başlıyorsunuz.
Herkes karşınızda el pençe divan...
Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de
başlıyor.
Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz
Diğer hormonal Aktiviteler artıyor, fevkalade...
Aman ne güzel günler başlıyor...
Derken bir gün patron size artık Üniversiteye gitsen
daha iyi olur diyor.
Bu arada babanız ortaya çıkmış, "fazla çalıştın"
diyor "artık eve dön, işi bırak, okumaya başla,
harçlığın benden olsun..."
Keyfe bakar mısınız ?
Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor
Ekmek elden su gölden bir dönem başlıyor.
Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor.
Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye
başlıyor, araba kullanma derdi de yok artık...
Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, "evde
otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna" diyorlar...

Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı
bile temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık
yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.
Derken anneniz bir gün size süt verme kararını
alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor.
Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır.
Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama
giriyorsunuz.
Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir
kordondan besleniyor sıcacık yumuşacık gürültü ve patırtısız
bir ortamda yaşıyorsunuz.
Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini
alıyorsunuz.
Ve günün birinde müthiş keyifli bir orgazm ile hayatiniz
bitiyor...
CAN YÜCEL

Ne güzel de yazmış sevgili Can Yücel. Sizin de benim gibi “Aaa şiir tıpkı filmin senaryosunun aynısı gibi …“ dediğinizi duyar gibiyim. Can Yücel 12 Ağustos 1999’ da vefat ettiğine göre batılı senaristlerden esinlenmiş olamaz değil mi. Diğer yandan da evrensel bir şair olan Can Yücel’in şiirlerini okuyan batılıların, ondan esinlenmiş olma olasılığı da bir hayli yüksek diye düşünüyorum. Filmin senarist, yönetmen ve oyuncu kadrosuna şöyle bir bakınca, güçlü ve entelektüel bir kadro olduğunu görüyoruz. Hal böyle olunca cihan şairi Can Yücel’in eserleri ile bir şekilde tanışmış olma olasılıkları yüksek. Gerçi elimizde bunu kanıtlayacak sabit bir delil olmamasına rağmen özellikle Eric Roth gibi bir entelektüele, şairimizden etkilenip etkilenmediğini sormayı çok isterdim.
Can Yücel’den bahsetmişken kısaca kendisinden bahsetmeden de geçmeyelim. Ruhu şad olsun.
“Ünlü şair, Can Yücel, 12 Ağustos 1999’da hayata gözlerini yumdu. Bildiğiniz gibi “Köy Enstitüleri” nin kurucusu, Celal Bayar hükümetinde, Milli Eğitim Bakanı görevi yapmış olan Hasan Ali Yücel’in oğlu. Kendine has bir tarzı ile şiir yazan, bazen belden aşağı, bazen kaba ama bir o kadar da samimi bir şair. İnsan… 1926 İstanbul doğumlu, Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yapmıştır. Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum’da turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu.Son yıllarında Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Yücel, 18 Nisan seçimlerinde ÖDP`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça'ya gömüldü.” ( Kaynakça: Vikipedi)

 
Toplam blog
: 180
: 4439
Kayıt tarihi
: 01.08.08
 
 

Kısaca -Yaş Grubu Türkiye Triatlon Şampiyonu, Vegan Triatlet, Türkiye Triatlon Federasyonu Eski B..