Benlik insanları yarı yolda bıraktı

Doğru şekilde paylaşılmayan her konu insanların mutluluğunu engelledi, ufkunu daraltı, yaşam sevincini gölgeledi.   

İnsan kendisinden başka sevmeyi öğrenemedi, çıkarcılık, yaranma, yama olma arzuları çoğaldı.

Onun sahip olduklarına, yetkilerine ben sahip olayım, ben kazanayım. Her yerde, her zaman ben olmalıyım benlik güdüsü nefreti körükledi. 

Sınırlar, sınıflar, savaşlar ve sömürü genişledi. Baskı, önyargı ve korkular yaygınlaştı.

Herkesin hem fikir olduğu rivayet böyle diyor.

Varlık içinde lüks yaşayanları lanetledik, Rızıklarını bol verdiklerimiz o rızkı ellerinin altındakilere dağıtıp eşit olmayı istemezler.  

Servet biriktirirler, ihtiyaç fazlasını dağıtmazlar, fakir, yoksul, yoksun meydana getirirler. Onlar kendilerine yazık ettiler.

Rabbinizden size indirilene uyunuz. Onu bırakıp başka dostların peşinden gitmeyiniz. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.  

Dünyayı 6 günde yarattık, sonra insanoğlunu var ettik. Yeryüzünü insanların emrine verdik. Yeryüzüne sınır, sınıf koymadık, sınırları, sınıfları, savaşları ve sömürüyü insanlar var ettiler.

Firavundan, Cehaletin babası Ebucehile kadar, Ebucehilden günümüze kadar dünya üzerinde sınır, sınıf, haksızlık, hukuksuzluk çilesi devam etmiştir.

Ebu Cehil, İslam’a en çok karşı olan kabilelerden birinin reisiydi. Bu kabileden İslam'a geçenler, onun tarafından topluluktan men edilirdi.

Tüccarlara iş verdirmez ve yoksullaşmalarını sağlardı. Köleler, İslam dinine geçtiklerinde ise onları çok ağır bir şekilde cezalandırılırlardı.

Ebucehil hacca gidenlerin tümünün kıymetli eşyalarına el koyardı. Altın, kurban ve benzeri hayır eşyalarını fakirlere dağıtacağım diye alır, zimmetine geçirirdi.

Onlarla ticaret yapardı, fakirlere faizle para verirdi. Ödeyemeyen ve ödeme güçlüğü çekenlerin kız çocuklarını rehin alırdı. Gücünü hep kötüye kullanırdı. 

Allah dünyayı kurarken burası Amerika, burası Rusya, burası Suudi Arabistan, olsun diye bir sınır, bir sınıf koymadı.

İnsanlar dünyada sınırı, sınıfı, savaşı ve sömürüyü var ederek dünyanın yaşamın, dinin, inancın, doğrunun, havanın, suyun, sütün, gıdanın genleriyle oynadılar.

Dünyayı böldüler, sınırlar, sınıflar meydana getirdiler. Öyle ileri gittiler ki sınırlara da duvarlar ördüler.

Dünyada açgözlü, paylaşımsız, ikramsız, doyumsuz, oldular. Cahil, ilimsiz, irfansız, söz bilmez, söz dinlemezlerin sayısını artırdılar.

Saygısız, usul ve adapsız, görgüsüz, kural bilmezleri, kibirli insanları var ettiler. Benlik peşinden koşanları, gökten indim diyenleri, rahmani olmayan şeytani düşüncelileri çoğalttılar.

Ukala, geveze, boş konuşan, mert olmayan, yüreksiz namertleri, yalancı, hileci, haksız, savaşçı, sömürücü, hukuksuz insanları var ettiler.

Böylece her sınırın, her sınıfın birer Ebucehilleri oldu, onlardan da Ebucehiller doğdu, dünyanın ve insanlığın huzuru bozuldu.

Her sınırda, her sınıfta doğrunun yerine yalan, gerçeğin yerine hile, hak hukuk yerine haksızlık tohumları ektiler. Hızla filizlenen tohumlar biçildi.

Fakir, yoksul ve yoksun sayısı arttı. Firavunlar, Ebucehiller gittiler, onlar gibi olanlarda da gidecekler.

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN