Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '19

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

...Benzerlikler, Farklılıklar

Bizler; bir şeyi tanımlayabilmek veya bir konuyu kafamızda oturtmak için benzetmelerden ve zıtlıklardan faydalanırız.

Benzer yaklaşımlara sahip insanların birbirinin zıttıymış gibi görünen sözleri, bizlerde işin içinden çıkılmaz durumlar yaratabildiği gibi beynimizde birtakım sorulara da neden olabiliyor. Bu gibi olaylarda, sırf duygusal ilişki içinde bulunduğumuz tarafı onaylayabilmek adına kendisini doğru bir seçim yapmış gibi kabullenirsek farkında olmadan kendi yandaşlarımızın hataya sürüklenmesine yol açabiliriz. Belki yanlış olana itiraz etsek rahmet olacağımıza aksine hem kendimizi hem de sevdiklerimizi perdeliyoruz.

Sonrasında ise gerçekler ayan beyan ortaya çıktığında, ‘Ben aslında şöyle demek istemiştim’ cümlesiyle kendini garanti altına alırken; ona uyan dostları için vurdumduymaz bir şekilde ‘Ne yapabilirim, aklını kullansaydı’ deme lüksünde bulunuyor.

Söylemek istediğim şu; kimileri farklı görüşler ortaya koymak bir yana bağımsız bir yaşama dahi sahip değiller. Yapageldikleri yaklaşımların, sözlerin veya hareketlerin hangi fikirlere dayandığı bile belli değil. Sadece gündelik hayatlarını daha da rahatlatacak şeyleri seslendirebiliyorlar. Dolayısı ile yaşamları ezbercilik ve taklitçilik ile geçip gidiyor. Ne var ki bu girişim format değiştirince etkisini yitiriyor.

İkinci olarak da şu konu var: Bir değerlendirme esnasında duygusal, öfkeli bir hal içindeyseniz doğru karar verebilmeniz adeta imkansızlaşıyor. Bir yandan olayı yorumlama gayreti içindeyken, diğer yandan da öfke ile boğuşmak ve şiddete başvurmamak adına kendinizi zor tutuyorsunuz. Özetlemek gerekirse, arınmışlarda bu hiddet hali hiç oluşmazken burada bir zorunluluk söz konusu. Beşerin yaşamak istemediği, uzak durduğu en önemli ve sevmediği durumdur, mecbur kalmak. Bu hususta çok zorlanır. Çünkü sınırlı bir alanın dibine düşer.

Esasen toplum şartları böyle gelişiyor. Bu husus şartlanmalara, değer yargılarına dönüşebiliyor.

Mistisizmde de bazı zıtlıklara tanık olabiliyoruz. Örneğin; İbni Arabi Hz. ‘Akli delili idrak edene, itibar edilmez’ yani akıl yönüyle oluşan anlayışa itibar edilmez derken; bunun tam aksine Hz. Muhammed, Hz. Ali’ye: 'Ya Ali sen Allah'a aklınla yaklaş’ demektedir. Arabi; somut, elle tutulur, gözle görülür şeylerin dışındaki yaklaşımlara akıl yönüyle itibar edilemeyeceğini dillendirirken; Resulullah ‘akli delille’ varılamayacak bir noktaya, akl-ı külle odaklanılması gerektiğini, aklın soyut boyutlara bu şekilde varabileceğini ima etmiştir.

Buna göre Arabi’nin yaşam kokan ancak sınırlı bir alana hitap eden sözü dar bir çerçevede kalmaktadır ki dile gelenin ‘akli delile itibar edilmez’ kısmında dahi yine aklın varlığı esas alınmış ve bu noktanın çözülememesi aklın hüneri ile tespit edilmiştir. Bu durum akılla her şeyin gerçekleştirilebileceğini göstermektedir.

Bu husus, haliyle hangi açıdan ele alırsanız alın; Allah Rasülü’nün bakış açısının daha opsiyonlu olduğunu vurgulamaktadır.

Mekke’de, Fütuhat-ı Mekkiye’ yi Arabi’ye yazdıran Efendimiz'in sözleri ile Arabi’nin yaklaşımlarını kıyaslamak söz konusu bile olamaz. Hz. Muhammed’i seven biri olarak, O’nun ne yapacağını biliyor olması, anlatma isteği, nezaketi, konuları toplumun ferdlerinin kapasite ve kabiliyetlerine göre aktarması, ne yapacağını bilmesi, karşısındakini mutlaka dinlemesi dikkate alındığında yanında durmamız konusunda bir sebep teşkil ediyor.

Ayrıca ilave edilmesi gereken bir şey daha var. O vahiy alıyor. Alemlere rahmet olarak irsal olması da unutulmamalı. Düşüncem bu şekilde!

Ciddi, tutarlı, kendinden emin, toplum içinde olan, saygın insanların yanında; kararsız, heyecanlı, değişken ve tutarsız tavırlı insanlar da mevcut. Bu tipler arasında daha sizle tanışır tanışmaz sırlarını açanlara, dertleşenlere tanık olabilirsiniz. Onlar üzerlerine vazifeymiş gibi isim vermeden başkalarının hikâyelerini de paylaşmaya bayılırlar. Bırakın istenilen seviyeye ulaşmalarını, oldukları yerde çakılı dururlar.

Onlarla muhabbet etmek bir yana, kaçacak yer ararsınız.

İşte bahsi geçen bu husus gerçekten farklı bir zıt durumu oluşturmaktadır.

Gerçek olan şu ki fikri sizlerden farklıymış gibi görünebilen insanları tespit etmek hem çok kolay hem de çok zordur. Beş duyuya yönelik çalışan bir akıllamantıken doğru işleri yapmak olanaksızdır.

Bu nedenle, kelimelerin üzerinde dururken, ister mantık, ister felsefe diyelim; o noktalara rasyonel akılla girmemiz şart, işte o zaman açılımlar başlar. Bahsi geçen akıl ise onları birleştirir.

Sen ben ayrımını yapmadığımız bir yaşam sürecinde olduğumuzda, farklı fikirlerin yarattığı zıtlaşma hali; doğduğu coğrafyada sona erecek ve gerçek mutluluğa/huzura doğru emin adımlarla ilerleyebileceğiz.

Ahmed  F. Yüksel

İstanbul/Bahçeşehir  20 Aralık 2019

 

https://www.facebook.com/ahmedfyuksel

https://www.instagram.com/ahmedfyuksel/

https://twitter.com/ahmedfyuksel

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..