Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '08

 
Kategori
Anılar
 

Berçin Yaylası

Berçin Yaylası
 

“Berçin, perçin olmasın” dedim.

“Olabilir” dedi , arabanın şoförü Zübeyir Girgin. ” İnpınar mevkiinde, dağ zirvesinde koca delikli bir kaya var. O kayaya ulaşmak mümkün değil. İşte bu kayada bir hazine saklı ve hazinenin saklandığı yerin dışı yumurta akı ile sıvalı, adeta perçinlenmiş gibi.”

Yaylada karşılaştığımız başka biri, Berçin’in Farsça bir sözcük olduğunu ve “toplayıcı” anlamına geldiğini işittiğini anlattı.

Adının anlamı ne olursa olsun, Berçin yaylası görülmeğe değer.

Berçin Yaylasına ulaşmak için, Kayseri Tomarza ilçesinden sonra dizi dizi köyler karşılar sizi. Yolun iki yanına dizilmiş kavak ve söğüt ağaçlarını selamlayarak geçersiniz bu köyleri ; Büyük Söveğen, Bostanlı, Köprübaşı, eski bir nahiye olan Toklar köyü, Kızıldağ, Işıklar köyleri hep yeşil içine gömülmüşlerdir.

Minibüsteki yayla yolcularının hepsi de eğitimci. Kayseri ve çevresinde İlköğretim Müfettişliği görevini sürdürüyorlar. Onlar arazinin yabancısı değiller. İçlerinde ben yabancı sayılırım.

Köylerden geçerken gözlerim köy okullarını arıyor ve soruyorum;
Gösterdikleri okullar pırıl pırıl görünüyor ve onlar da yeşilliğe bürünmüşler. Fakat çoğunda, öğrenci sayılarının yetersiz olmasından dolayı eğitim öğretim yapılmıyor, yani kapalı. Bu köyler, sanki Çalıkuşu Feride’nin köyü gibi. Okullar da öyle.Yanımdaki oturan Müfettiş İlhan Yusufoğlu,

“Hocam bu okullar yakında ihaleye çıkacak ve satılacak” diyor. İçim, ‘cız’ ediyor.Çocukluğum , öğretmenlerim ve öğretmenliğimin ilk yılları geliyor aklıma. “Değişim” diyorum kendi kendime. Göç, köylerden şehirlere hızlı bir göç, sonunda okulları da sattıracak

Toklar Köyünden geçerken üstü sıyrılmış, duvarları sağlam, değişik mimaride eski bir yapıyı sorduğumda ,

Niyaz Melek, “Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılmış bir okuldu” diyor.

Zamantı Irmağını paralel izleyerek ulaşıyoruz Doğu Torosların kucağına.Tahtalı ve Binboğa arasında bir yer burası.Tufanbeyli sınırında.

Toroslar’da hep bulutlar dağların üstünde gezer, dağlara bazı dokunurlar bazı yükselirler, bazen biraz sis, biraz duman bırakırlar doruklara. Burada da öyle bulutlar.

Yaylada bizi yaylacılar karşılıyor. Bize, suya yakın bir yer gösteriyorlar. Kır çiçeklerinin bol olduğu çamlar arasında çayırlı çimenli bir yerde konaklıyoruz.

Berçin Gözü denilen yerden kar suyu, küçük bir çağlayan şeklinde şırıl şırıl aşağı doğru akıyor. Nurullah Karatekin ile hemen tırmanıyoruz suyun çıktığı yere doğru. Henüz su gözüne ulaşmadan ak sakallı bir adamla karşılaşıyoruz. Yüzünde yayla havası var. Adı, Hasan Yılmaz, kayanın başında otururken hemen resmini çekiyorum.

“Benim oğlum da öğretmen. Baba ev alacağım, paraya ihtiyacım olacak, biraz büyük baş hayvan alalım, yaylaya çık” dedi. “Onun için buralardayım” diyor.

Su çok soğuk. Su kaplarını dolduruncaya kadar ellerimiz buz kesiyor.

Aşağı iniyoruz.Hasan amca eşi ile tanıştırıyor.Süt ikram etmek istiyor kadın.

-Şu sisli dağ?

-İnpınar.

-Gün batımındaki?

-Sarı oluk

-Ya şu çamlı vadi?

-Baltalı.

Ağaçlar devrilerek yığın yığın topraklar kazılmış. Kızıl toprak yığınlarının ne olduğunu sorduğumuzda krom madeni arayanların çalışması olduğunu öğrendikten sonra teşekkür edip arkadaşların yanına dönüyoruz.

Gezi şefimiz Recep Demirci, akşam olmadan hareket etmemiz gerektiğini söylüyor.

Yüz yıllarca Avşar Türkmenleri’ne yayla konaklığı yapmış Soğanlı Dağlarının kucağındaki yaylayı arkamıza baka baka terk ediyoruz. Ve deve kervanlarının sesi yankılanıyor yıllar ötesinden; Pir Sultan, Karacaoğlan Dadaloğlu eşlik ediyor kervan yollarından;

“Şu karşı yaylada göç katar katar,

Bir güzel sevdası serimde tüter,

Bu ayrılık bana ölümden beter,

Geçti dost kervanı eyleme beni.”

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..