Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '10

 
Kategori
Kitap
 

Berke, Aşkın C Şıkkı

Berke, Aşkın C Şıkkı
 

 

Sevmezdi İstanbul'un ne hazanını ne de kışını. O, yaz çocuğuydu. Çok sıcak bir yaz günü doğduğunu söylerdi annesi. Üsküdar'da büyümüştü ve Salacak'ta zargana tutmak bahane, Kız Kulesi'ne yüzmek şahaneydi. Görevliler çok kızardı; ama o aldırmazdı.

Son aylarda ne sık geldiğini düşündü Kumkapı'ya. Ceydasını çok severdi Berke ve ona yalan söylemekten de nefret ediyordu. Ama burada huzur bulduğunu, şüphelerinden uzaklaştığını düşünüyordu. Uzadıkça uzayan toplantıların Kumkapı'da devam ettiğini bilmezdi Ceydası. Akşam eve döndüğünde de nerede kaldığını sorgulamaz, içki kokan dudaklarını da hiçbir şey olmamış gibi öper; sımsıkı sarılırdı. Muhteşem bir kadın olduğunu düşünürdü karısının. O'na her gün daha da aşık olduğunu hissederdi. O'nun da çok yoğun bir iş hayatı vardı; ama Berkesiyle Sılası her şeyiydi. Nedense son aylarda adını koyamadığı bir şeyler geriye itiyordu onları. İlişkilerinde yitenlerle yüzleşmekten korkuyordu.

"Hadi abi yaa, daldın gittin yine. Şerefinee." dedi Hakan, bardağını usulca Berke'ninkine dokundururken.

Karşısında oturan, dudakları oynayan adamı tanıyordu. En sevdiği arkadaşıydı. Hiç yalnız bırakmazdı onu.

"Agop, yaprak ciğerle, biraz pancar gönderiver bize." dedi, Hakan'ı duymazdan gelircesine. Sesi biraz yüksek mi çıkmıştı ne, ona bakanlar olmuştu. Belki de siparişini kıskanmışlardı.

Yan masadaki dörtlüye takıldı gözü. İstiap haddini çoktan aşmış bir adam iki kadınla yemek yiyordu. Kadınlardan biri, "Yaşa be eniştem!" diyordu. Kıpkırmızı gözlerden o neşe ve mutluluk nasıl akıyordu, bir türlü anlayamıyordu. Kızarmış gözleri kıskandığını düşündü. Acaba ne kırmızısıydı, gülümsedi.

Neşe kırmızısı, hüzün kırmızısı...

Hakan'a sorsa, "Evet, gözlerin kırmızı." der miydi! Hüzün mü neşe mi o bilemezdi de en azından kırmızısından emin olurdu.

"Şerefine dostum." dedi, Hakan'a bakarak.

"Berke, neyin var arkadaşım? Ceyda iyi mi, ya Sıla?"

"Sıla. Güzel kızım benim. Büyüyor işte. Ama çok hırçın bu aralar."

"Ya Ceyda?"

Bakışlarını kaçırdı Hakan'dan. Hafiften çakırkeyif olmaya başlamıştı sanki. Masalarına yaklaşmakta olan kemancıya daldı gözleri, koptu masadan.

Sen kimseyi sevemezsin, sevmeyeceksin diyordu kemanın nağmeleri. "Ah Ahh!!" nidaları yükseliyordu komşu masalardan.

Acıyla gülümsedi. Oysa ne kadar da çok severdi Ceydası gülümseyişini.

Tekrar Hakan'a döndüğünde, gözlerinin kızardığından emin olduğu kadar nemlendiğinden de emindi.

"Bana neler olduğunu bilmiyorum Hakan. Her şey aynı gibi; ama bir o kadar da farklı. Ne Sıla aynı ne de Ceyda. Kızımı da tanıyamıyorum karımı da. Uzaklaşıyorlar benden sanki. Belki de çoktan uzaklaştılar. Garip olan: Aynı görünmeye çalışıyorlar; ama aynı değiller. Belki şu anda adını koyamıyorum, nedenini de bilmiyorum; ama bu Ceyda benim Ceydam değil."

"Hoppalaa!! Oğlum benim gördüğüm, sana resmen tapan bir karın var. Sana öyle bakışlarını yakalamışımdır ki kadın sanki transa geçiyor. Kaç kadın kocasına öyle sevgi dolu bakar! Yoksa aşk mı fazla geldi sana, Ceyda'nın sevgisi mi boğuyor seni?"

"O bakışların bazen bana ait olmadığını hissediyorum. Beni delip uzaklara gidiyor sanki. Baktığı ben değilmişim gibi. Ben de ona dalıp gidiyorum. Tanıdığım bakışlar mı anlamak istiyorum. O'na bakıyorum sanıyor. Oysa, onun bakmaya çalıştığı yeri görmeye çalışıyorum."

"Peki, görebiliyor musun bir şeyler?"

"Evet."

"Ne görüyorsun?"

"Baş döndürücü güzelliğini, edasını bir kenara bırakalım, Ceyda çok güçlü bir kadındır. İçinde bir Ceyda daha vardır ki onu göstermekten pek hoşlanmaz; ama varlığı hep hissedilir. Görünen Ceyda'yı idare eden de odur. Bazen hangi Ceyda'ya baktığımı, hangi Ceyda'nın benimle konuştuğunu anlayamam."

Paçangaları tabaklarına servis eden garson, "Abi, etlerinizi de getireyim mi, yoksa biraz daha mı bekleteyim?" diyerek, konunun önemine limon sıkıyor. Kırmızı ve nemli gözlerindeki zoraki gülümsemeyle, "Getir yavaş yavaş." diyor Berke.

"Berke, nasıl soracağımı bilemiyorum; ama..."

"Hadi sor dostum. Ne soracağını tahmin etmek zor değil. 'Başka biri mi var?' diyeceksin, öyle değil mi?"

Gözlerini kırpmadan Berke'ye bakıyordu Hakan. Belki de bu soruyu hiç soramayacaktı. Korktuğunun doğru olmamasını diledi. Öyle örnek ve sevgi dolu bir çiftti ki Ceyda ile Berke. Dünya güzeli bir de kızları vardı, sılaya özlemlerini anımsatan. Düşüncelerinden utandı, yersiz olduğundan da emindi. Arkadaşına güç vermeliydi.

"Hayır yaa!! Nereden çıkarıyorsun böyle şeyleri. Ceyda sana tapan bir kadın. Biliyorum, karısına çok düşkün bir erkeksin; ama acaba daha mı çok ilgi bekliyor. En son ne zaman baş başa bir yere gittiniz? Sıla'sız yani? Biliyorum, ikiniz de yoğun çalışıyorsunuz; ama bence daha çok vakit ayırın birbirinize. O'nu ne kadar çok sevdiğini, özlediğini söyle sık sık. Birkaç günlüğüne bir yerlere kaçın. Bir şeyler görmeye çalışır gibi, aranan gözlerle bakma ona. Belki o da senin bu garip bakışlarını fark ediyor, yadırgıyordur."

"Keşke dediğin kadar basit olsa. Biliyor musun, karımı başka bir erkekle hiç hayâl etmedim ben. Kıskançlık duygusunu da tatmadım. Aslında gördüğüm, bildiğim bir şey de yok. Sadece, tanımlayamadığım hislerim var. O hisler ne anlama geliyor, emin değilim henüz."

"Bir ufak daha isteyelim mi efkârlı arkadaşım?"

"Ceyda'nın sınırlarını mı zorlayacağız? Bu sefer eve almayabilir beni."

"Sen de bize gelirsin. Yüzü hep gülen, harika bir karın var oğlum. Yemekten sonra da bu saçma sapan kuruntularını denize atacağız, anlaştık mı?"

"Hakan, asıl neden korkuyorum biliyor musun? Eğer bir yerlerde birisi varsa Ceydamın gönlünün kaydığı, o kişiyi hafife almamalıyım. Çünkü kesinlikle sıradan biri değildir ve Ceyda istemediği sürece de o kişinin varlığını asla kanıtlayamam."

"Ne evhamlı adamsın yaa!! Galiba rahat batıyor sana. İş yerindeki dalgınlığın da dikkat çekiyor, bak haberin olsun. Ayrıca, benim tanıdığım Ceyda asla senden başkasını sevemez."

"Evet; ama ya içindeki Ceyda?"

 

http://blog.milliyet.com.tr/Askin_C_Sikki_diyeyim_dedim___/Blog/?BlogNo=270131

http://blog.milliyet.com.tr/Bu_sevdanin_hakki__Askin_C_Sikki__/Blog/?BlogNo=255888

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..