Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '10

 
Kategori
Futbol
 

Berlin'de Klose-D olan futbolumuz

Berlin'de Klose-D olan futbolumuz
 

milli takım


Avrupa Kupası eleme grubu maçında Milli takımımız Berlin Olimpiyat stadında Almanya’ya 3-0 yenilirken, futbol adına ortaya hiçbir varlık koyamaması, maçın skorundan daha üzücüydü.

Aslında Avrupa’nın sıradan takımı Belçika karşısında seyirci desteği ile alınan güç bela 3-2 lik galibiyet, ne durumda olduğumuzun açık bir ifadesiydi ama işte Almanya hiçbir zaman Belçika değildi ve karşılarında buldukları bu garip takımı hırpalamadan göndermeye de hiç niyetleri yoktu . Oyunu istediği tempoya ayarlaya ayarlaya, sabırla ve üstün fizik gücüyle istediği sonucu alırlarken, attıklarından fazlasını da kaçırdılar.

Futbolda iki şey hoşuma gitmiyor. Birincisi, sakat futbolcuda ısrar edip, iğneyle vs. oynatmak, diğeri, oyuncuyu hiç oynamadığı bir mevkide oynatmak. T.Direktör olsam, mecbur olmadıkça bunları yapmam. Milli takımın maç kadrosu açıklandığında iki tuhaf sürpriz dikkat çekiciydi. Sabri’den solbek yapmışlar. Siz Sabri'yi solbek oynarken hiç gördünüz mü?

Memlekette solbek yokmuş gibi.

Sabri illaki oynayacaksa sağ bekte oynat o zaman, düne kadar Milli takımda oynayan ve gerçek bir solak olan Caner Erkin neden Milli takıma çağrılmaz?. Keza Beşiktaş'lı İsmail Köybaşı. Özer Hurmacı' Fenerbahçe’ye büyük ümitlerle geldi, geldiğinden bu yana sakatlıktan olsa gerek, akılda kalan bir maçı yok!. Bakıyorsunuz, ilk onbirde!. Nerede gördün, neyini beğendin?.

Aslında mesele Ali, Veli meselesi değil. İlk yarı ekranda topla oynama oranları yazılı değildi. Yasaydı, %80 e, %20 gibi bir yüzde görmeniz mümkündü. Topa sahip olmadık ki top oynayalım, hücuma çıkalım, pozisyon bulalım. Futbolumuz, deplasmanda alınan futbolsuz, Çanakkale geçilmez devrindeki az farklı, şerefli mağlubiyetler zamanından da geriye gitmişti sanki. Tesadüfen ayağımıza gelen topları dahi kontrol edemiyorduk. Sürekli geri paslarla devrenin bitmesini beklerken, Klose, önce devreyi, 3. golü atarken de kendinden bekleneleri yerine getirmekte pek de zorlanmıyordu.

Son yıllarda hiç alışkın olmadığımız bir şekilde mahkum oynayan ve sahada kaybolup giden Milli takımımızın perişan hali, aslında, lig takımlarımızın da neden Avrupa kupalarında döküldüğünün, elendiğinin cevabıdır. Türkiye’de seyrettiğimiz futbolun kalitesi, Avrupa pazarına çıkınca kabak gibi, işte böyle ortaya çıkıyor. Bu futbolun bir sebebi de Türkiye’deki hocalar üzerinde skora odaklı baskıdır. Puan kaybettiği her maçtan sonra, TV’lerde, yazılı basında, haklarında gitsin, mi kalsın mı, tartışmaları yapılan hocaların hiç biri ileriye dönük bir yatırım yapamayıp, günlük düşünme, kendini ve günü kurtarma hesaplarına mecbur edilmektedir.

Ne yazık ki, Milli takımımızda ki Avrupa’da oynayan futbolcular da kendilerinden beklenen performansı göstermekten çok uzaklar. Bir Hamit Altıntop, biraz kendini gösterebildi o kadar. Servet’in, yürekten mücadelesine saygı göstermek farz. Hiddink’in eleştiriden kurtulmak için yaptığı Semih ve Sercan hamlesi Almanya’nın işini kolaylaştırmaktan ileri gidemedi ve Almanlar, bundan sonra çok etkili kontrataklar ve bunun sonucu daha rahat goller buldular.

Hiddink, bu takımdaki düşüşü durdurabilir mi bilinmez ama oynattığı bu berbat futbol karşılığında aldığı yüklü para ile benim milli gelirdeki payımı düşürdüğü kesin. Hiddink’in ya yanındaki kadroyu değiştirmesi, ya da hem Türkiye ligini, hem de oynattığı Avrupa’lı futbolcuları çok iyi izlemesi gerekiyor.

Almanya zaten grup birinciliğinin en güçlü adayı idi. Şimdi, rakipsiz olarak yoluna devam ediyor. Futbolun basit olarak nasıl oynanması gerektiğini anlatan antreman havasındaki bir resital ile bunu bir kez daha gösterirken, Berlin’de Kolese ile ‘’size futbol CLOSE-D diyor ve sanki şu mesajı veriyordu;

''Korkunun ecele faydası yoktur.'' Önce futbol oynayacaksın ki, oynadığın futbol hiç olmazsa geleceğin müjdesi olsun. Ne yazık ki korktuk 3-0 oldu.

Esas şimdi korkmak lazım, çünkü futbolsuz gecenin karanlığında hiçbir ışık yok.

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..