Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '12

 
Kategori
Sinema
 

Berlin Kaplanı

Berlin Kaplanı
 

Ben yaşta olanlar iyi bilirler, televizyonun hayatımızı bu kadar teslim almadığı yıllarda sinemaya gitmek, en büyük zenginliğimizdi, lüksümüzdü, eğlencemizdi…

O devirde benim yaşadığım şehirde 2 sinema salonu vardı. Bunlardan birinde yabancı, diğerinde Türk yapımı olmak üzere 2 film birden gösterilirdi ve programlar haftada bir değişirdi.

Gösterimi başlayan her film, önce annemle babamın sansüründen geçer, eğer filmde öpüşme sahnesi(!) yoksa, bize o filmi izleme izni çıkardı.

Bazen, arkadaşlarla, bazen kuzenlerle sinema keyfini paylaşır, sinema çıkışında o filmin kritiğini yapar, ilginç ve vurucu sahneleri birbirimize yeniden anlatır, yeniden hüzünlenir, yeniden heyecanlanır, esas oğlanla, esas kızın imkânsız aşklarıyla  bir kez daha yanar, mutlu sonlarla  çocuksu bir sevinç, biraz da gizli kıskançlıklar yaşardık…

....

Hayal dünyama inanılmaz zenginlikler  katan o Türkan Şoray’lı, Kartal Tibet’li,Fatma Girik’li filmleri izlediğim yıllardan beri Türk Sinemasının gönlümde ayrı bir yeri vardır.

Bu ilgim halen devam eder. O yüzden ben  vizyona giren Türk filmlerini bir an önce ve  kaçırmadan izlemeye çalışırım.

Belki hikâyelerin, karakterlerin bizden olması, belki genç-yetenekli yönetmenler ve oyuncularla zenginleşen Türk Sineması, farklı mizah, belki farklı ve cesur bakış açıları...

Bilmiyorum; belki de  hepsi yüzünden son iki yıldır sinemada, sadece Türk filmlerini izlemeyi tercih ediyorum…

Benim için önemli olan o filmde geçirdiğim zamanın kalitesi... Önemli olan, hikayesi, oyunculuğu, görüntüsü ve müziğiyle bana neler  hissettirdiği...İlle de bir mesaj almam gerekmiyor…

Yeter ki o film,  yüreğimin üzerinde hoş bir iz bıraksın; biraz hüzün, biraz sitem, belki biraz öfke, biraz pus…

Ya da aynı Ata Demirer’in “Berlin Kaplanı”nda olduğu gibi, dudağımın kenarını günlerce terk etmeyen bir gülümseme bıraksın…

Hem Ata Demirer’in keyifli oyunculuğuna olan hayranlığım, hem filmin büyük bir kısmının Antalya’da çekilmiş olması, hem de figürasyonda rol alan Antalya Belediye Tiyatrosundan tanıdığım bazı oyuncuları izlemek istemem nedeniyle, hiçbir yorumu beklemeden, hiçbir kritiği dikkate almadan, vizyona girdiği ilk gün izledim Berlin Kaplanı’nı ve çok sevdim.

Çünkü filmin hikâyesi sıcacıktı, samimiydi, keyifliydi. Konuşması, aksanı ve tiplemesiyle Ata Demirer çok inandırıcıydı,gerçekti. Tam bir Almancıydı; yani o kadar çevremizdendi, o kadar içimizdendi.

Filmdeki mizahi, duygusal ve sosyal unsurların pek çoğu gelenekseldi, tanıdıktı, bizdendi.

Oyuncuları, mekânları, manzaraları ve Fahir Atakoğlu müziğiyle de bana göre tam bir seyirlikti…

Daha ne olsun?

Filmden çıkarken suratıma yerleşen o "şapşal gülümseme" saatlerce gitmemiş; yanımdakiler öyle söylüyor…

Film hakkında yazılan, çizilen, izletilenlerin dışında, bir izleyici olarak ekleyeceğim fazlaca bir şey yok aslında…

Sadece; bir sinema filminden ne beklediğinizi bilemem ama iyi, kaliteli ve neşeli zaman geçirmek istiyorsanız, “KAÇIRMAYIN” derim…

 
Toplam blog
: 247
: 1493
Kayıt tarihi
: 29.01.08
 
 

Antalya ve Akdeniz aşığı bir öğretmenim. Bol bol okurum, blog yazarım, şiir yazarım. Yazdıkça ve ..