Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '15

 
Kategori
Anılar
 

Beş kuruşluk pul hesabı

Beş kuruşluk pul hesabı
 

Görsel alıntı


Bizim devletin kurumlarına ait birimler saymakla bitmez. Bunların içinde bir birim var ki buna denetim mekanizması Teftiş Kurulu Başkanlığı denir.

Bilindiği üzere her Bakanlığın bir Teftiş Kurulu Başkanlığı ve bünyesinde de yeterince Başmüfettişler ve Müfettişler bulunur.

Bidayetten beri bütün Teftiş Kurulu Başkanlıklarının Yüksek Teftiş Kurulu Başkanlığı adı altında Yargıtay, Danıştay gibi bağımsız kuruluş olmasını hep arzu etmişimdir.

Elbette bu benim şahsi arzu, görüş ve temennim, o nedenle yok hükmünde geçersizdir.

Kanaatimce son yıllarda hiçbir kurumun Müfettişleri kendi kurumlarının hatalarını, yanlışlarını, keyfi tutum ve davranışlarını asgariye indirecek bir denetim raporu düzenleyip Teftiş Kurulu Başkanlıklarına veremediler.

Denetim zamanı geldiğinde kendilerince 5-6 klasörden oluşan denetim raporu hazırlarlar, Ankara’ya gönderirler. Denedim yapılmıştır. Bilgilerinize arz olunur derler.

Zaten aksine hareket etseler  kendilerine hemen sorarlar. Sayın, Müfettiş “Siz nasıl böyle rapor düzenlersiniz,  bu Bakanlığımızın iyi çalışmadığı zehabını uyandırır. Lütfen elleriniz, ayaklarınız, gözleriniz, diliniz yerinde dursun yoksa sonrasını bilirsiniz” Derler de ondan.

Aslında öyle iki, üç yılda bir denetleme değil, aksine her yıl denetleme gerekir. Her yıl denetimi yapılan kurumun cesareti artar, varsa kirlileri yıkanmış olur, çalışanların vicdanları rahatlar. Yanlış ve hatalı işlemler azalır. Gayrı meşru yolların önü kesilir.

Bir müfettiş, denetim veya soruşturma ile ilgili Teftiş Kurulu Başkanlığından aldığı görev emrine göre aksi sabit oluncaya kadar muteber sayılan tüm bilgi, belge ve sair delilleri daha önceden hazırlamalı onları elde bulundurmalı.

Bunun için Müfettiş denetim yapacağı vilayette gerekirse ilgili kurumda göreve başlamadan önce bir iki gün otelde kalmalı, çünkü yaptığı tüm harcamalar maaşı haricinde aldığı yolluğa eklenir.

Tapu müdürlüklerine, Banka Şubelerine, Hazine Müdürlüğüne, Telefon Müdürlüğüne gerekli yazıları yazmalı ve onların cevaplarını elden almalı.

Şikâyet nedeniyle soruşturmaya giden Müfettişler bir iki ay, Normal denetime giden Müfettişler ise en çok 3-4 ay çalışır. Elbet bu kuruma göre değişir. Ne yazık ki bunlar 10-15 klasör rapor hazırlar, her klasör bin sayfa olsa sayfa adedini siz tahmin edin.

Ankara’ya giden bu klasörler ayıklanır, süzülür tahlillerden geçer sonuçta 40 sayfa bir tavsiye raporu veya soruşturma emri olarak kuruma gönderilir. Buda işin bir başka acı yönü.    

Bizzat muttali olduğumuz bazı nahoş durumlar

( 1 ) Benim adım Müfettiş …Ateş " Hiç af etmem, ateş gibi yakarım, küllerini rüzgara savururum" Korku estiren bu Zatı muhterem sonradan terfi edememiş, bir ilimize Hâkim olarak atanmıştı. 

( 2 ) İadeyi ziyaret ettiği Tarsus doğumlu Sayın Savcıya " Oh ne rahat hem Tarsuslusunuz hem Mersin'de görev yapıyorsunuz siz kaç yıldan beri burada görev yapıyorsunuz" şeklinde sorunca Sayın Savcı 6 yıl diye cevap verince, " Maşallah kim bu torpiliniz neyse biz araştırır buluruz" Tehdit estiren bu Sayın Başmüfettiş sonradan bir ilimize Hâkim olarak atanmıştı.

Öyle Müfettişler veya Başmüfettişler vardı ki hitapları, bilgileri derya misaliydi. Onlardan Müsteşar olanları gördük, Yargıtay’a seçilenleri biliyoruz.

Müfettişlerin içinde bazıları gökten geldiklerini, ateş olup yakacaklarını ve külleri de rüzgâra savuracaklarını uyandıran hal, hareket ve bakışlardan kaçınmalıdır.  

Özellikle sabahın 06-07 de, öğlen 12-00 de veya akşam mesaisinden sonra kurumlara baskın yapıp kurumu ve çalışanları zan altında bırakmamalıdırlar.

Biz anımıza geçelim:

Devletin kurumları karşılıklı olarak birbirlerine gönderdikleri resmi zarfların, kolilerin ücretini resmi pul ile öderler. Resmi pul yenilmez, içilmez, satılmaz, satın alınmaz.

Her normal dönem Müfettişleri bir önceki teftiş sonucunda Ankara’da ayıklanan ve 40 sayfa olarak kalan tavsiye raporu ile birlikte yeni denetim yerinde göreve başlarlar. Kurum hangi tavsiyeleri yerine getirdi, hangilerini yerine getirilmedi diye  inceleme yaparlar. Kıymetli evrak ve para hesaplarıda bir önceki denetim raporunda yazılıdır. 

Eskiden maaşlar, yolluklar, mutemet eliyle Bankalardan, Maliyeden alınır sahiplerine dağıtılır. Bizde ise posta pulu da bizim mutemetin denetimindeydi.

Yıllarca hizmet etmiş yaşlı, sevgiden, saygıdan, görev ifa etmekten başka hiç bir gayesi olmayan mutemetimizin resmi posta pulu hesabında 5 kuruş noksan diye Müfettişe iki yıllık pul hesabını sunamadığını duyunca üzüldük. 

Mutemetin hesabı para değil kimsenin satın alamayacağı, satamayacağı, kullanamayacağı resmi posta pulu hesabı, bunda bir yanlışlık var diye mutemedin yanına 4 görevli görevlendirildi.

Bunlar mutemetle birlikte gece gündüz çalıştılar. İki yılı kapsayan bütün birimlerin posta irsaliyelerini tek, tek elden geçirildiler. Üç gün sonra yeniden devir olunan, harcanan, elde kalan pul hesabını gösterir cetvel düzenlendi.

Sayın, Müfettiş hiç incelemeden üst kısma bakarak yanlış ve bir çarpı işaretiyle “doğru, dürüst bir hesap cetveli ile yanıma gel “ demiş.  

Ne oldu biliyor musunuz?

O çalışkan, dürüst mutemetimiz üzüntüden kalp krizi geçirdi Hastaneye kaldırıldı, ziyaretine gittik, Doktorlar hayatı tehlikesi yoktur ancak bazı tetkikler yapılacak, bir iki gün denetimimizde kalsın dediler.

Bu kez Sayın, Müfettiş bunu duyunca vicdan azabı olarak Mutemete söyleyin öyle üzülmesin, merak etmesin iki yıl önceki devir hesabından 5 kuruş resmi posta pulunu bir sonraki devir yılı hesabına dâhil etmediği için hesap tutmuyor”  

Peki, onca üzüntüye neden olmadan “ Sayın mutemet bakınız siz iki yıl önceki devirde (  misal  ) 2.555 rakamını devirde (  2.550 ) olarak göstermişsiniz hesap onun için tutmuyor deseydiniz kıyamet mi kopardı?

O yıllarda 5 kuruş resmi posta pulu hesabı yüzünden insanların kalp krizi geçirmelerine neden olanlar son yıllarda neden hiç bir şeyin hesabını sormamışlar. Bunu vicdanlar kabul etmiyor.

Soramazlar, çünkü bağlı oldukları Teftiş Kurulu Başkanın ve Bakanın hışmına uğrarlar. Soramazlar sorsalar terfi edemezler, 1. Sınıfa ayrılamazlar, Yargıtay’a seçilemezler de ondan. 

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..