Beş Kuruşumuzu Çöpe Atma Lüksümüz Yok

Beldemizde, lise açılması amacıyla bir bina yapılmaya çalışılıyor.

Çivrilli, hayırsever bir işadamımızın, ayçiçeği festivali açılışında söylediği; “ Ben Çıtak- Kıralan’da lise bulunmadığını bilmiyordum. Halkımızla birlikte subasmanına kadar olan kısmını yapmak için buradan söz veriyorum” demesiyle birlikte çalışmalara başlandı.

Çıtak ve Kıralan iç içe geçmiş binalarıyla, sekiz bini aşkın nüfusuyla, zeki ve çalışkan insan kaynağıyla, sulak ve verimli tarım alanlarıyla yurdumuzda bulunan bir çok ilçeden daha büyük, iki beldeden oluşmuş, yıllardır gerekli ve yeterli hizmeti alamamış, ihmal edilmiş bir yerleşim alanıdır.

Lise binası yapımı için, iki kasabanın ortasında bulunan Mustafa Kemal İlköğretim Okulu bahçesinin uygun görülmesi, yetkililerce buna onay verilmesi ve inşaatın başlamış olması doğru ve yerinde bir yatırım olmayacak, her iki kasaba halkı için de yaralı değil, aksine çocuklarımızın geleceği için zararlı bile olacaktır.

Niçin mi? Bakın şunun için; ilköğretim okulunun bahçesindeki öğrencilerin oyun alanı gasp edilmiştir. Lise binasının yeterli alanı, bahçesi olmayacaktır. 10- 15 yıl öncesinde Kıralan’da uydurma bir binada eğitim-öğretime açılan liseden pek farkı olmayacaktır. Bir müdür bir mühürle lise olmayacağını, eğitimle az boz iç içe olmuş herkes anlayabilir. Liseyi şimdi olduğu gibi Çivril ya da başka bir yerde okumak isteyenler de “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi” nedeniyle, önceden olduğu gibi mahalle muhtarından aldıkları bir ikamet belgesiyle kayıt yaptıramayacaklardır.

Lise binası yapılmamalı mıydı? Elbette yapılmalıydı. Ancak bugün yapılmaya çalışıldığı haliyle değil.

En az sekiz on bin metrekarelik bir alana yapılmalıydı okul binası. Hatta yanına da iki yüz üç yüz öğrenci kapasiteli bir öğrenci yurdu. İktidar olmanın nimetleriyle de fen, Anadolu ya da Anadolu meslek lisesi benzeri bir okul açılmalıydı ki hem öğrencilerimiz hem de esnaflarımız için yararlı bir iş yapılmış olsundu.

Lise binası yapılması için halktan bağış toplanması ile ilgili duyurunun da daha önceki yıllarda Çıtak’ta yapılmış ve daha sonra ortadan kaldırılmış olan, milyarlarca liranın heba edildiği iki adet temeli çağrıştırdığını da belirtmek gerekiyor.