Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '15

 
Kategori
Spor
 

Beş sene önce ve beş sene sonra Şenol Güneş!

Yıl 2010. Trabzonspor ile Fenerbahçe’nin kıyasıya çekiştiği bir sezonun daha başlarındayız. Aykut Kocaman bir açıklamasında Fenerbahçe’nin çok zor penaltı kazandığını bu karşın hakemlerin Trabzonspor’a daha kolay penaltı düdüğü çalabildiğini ima eden bir açıklamada bulunuyor.

Aslında buradaki vurgu Trabzonspor’un kazandığı penaltılardan çok aynı standartlarda kendi pozisyonlarında da bu kararların çıkmasının gerektiğiydi.

Standartları savunmak herkesin hangi tarafta olursa olsun savunması gereken bir şeydir. Çünkü siz standartlar lehinize çalışırken konuşmazsanız aleyhinize döndüğünde yaptığınız çıkışların bir anlamı kalmaz.

Fenerbahçe’ye penaltı düdüğü çalınması ve bunun kamuoyundaki ezber algısına yönelik İTÜ bilimsel bir çalışma yaptı. Bu çalışma Aykut Kocaman’ın ifadelerini destekler nitelikteydi.

Ancak Şenol Güneş bir anlamda Trabzonspor taraftarını da etkileyecek bir açıklama yapma gereği duydu.

Neydi bu, okuyalım mı?

“…rakip takımın antrenörü böyle bir beyanat yapıyorsa ya antrenörde bir yanlışlık var ya da bu düzende yanlışlık var. Fırsatçılık kimsede olmamalı. Fenerbahçe'nin büyüklüğü, genç bir antrenörün geleceğini karanlığa atma adına, günü kurtarmak için yaptığı ifadeler üzerinden olmamalı. Fenerbahçe'nin o ifadelerle büyümeyeceğini o da bilmeli. Benim bir büyük olarak tavsiyem, biraz daha dikkatli konuşsunlar. O açıklamalar ülke futboluna zarar verir. Onun geleceği kararır, benim geleceğim yok zaten. Ben futbolu kapatacağım."

Şenol Güneş, “genç olmayan” tecrübeli bir teknik adam olarak, antrenör ile teknik direktör arasındaki farkı bilmeyecek biri midir?

Ya meslektaşının ismini ağzına almaktan imtina ile kaçınması?

Bu açıklamaya yönelik o tarihlerde bir yazı yazmıştım.

“Çünkü hakemlerin belli bir standardı olan yönetim sergilemesini istemek bütün futbolcuların ve teknik adamların ortak arzusu olmalıdır.

Şenol Güneş, Aykut Kocaman’ın yaşını ve tecrübesini küçümseyip, adını bile ağzına almadan direkt olarak hedef görüp konuşmak yerine Fenerbahçe teknik direktörünün yorumunun üzerine değer katıp, geliştirip, hani hesabın ve sapın çok döndüğü, bugünün şikâyetçilerinin sessizliğe bürünüp, suskunlarının şikâyetçi olduğu bu çok önemli konunun üzerine bilgece bir yorumda bulunması belki de futbolumuzda yepyeni bir dönemin başlaması için milat olabilirdi.” (*)

Beş sene önce söylediğimiz yorum budur.

Fenerbahçe - Bursaspor: 1-0Beş sene sonra aynı Şenol Güneş, yine bir Fenerbahçe-Bursaspor karşılaşmasının sonrasında nasıl bir açıklama yapma ihtiyacı duyuyor?

"Skor olarak aldığımızı söyleyemem. Seyirci önemli. Seyircinin baskı yaparak hakemi etkilediğini gördük. Kuralların bir işe yaramadığını gördük. Futbol sahaya çıkanların en güzelini yansıtma yarışıdır. Biz tecrübe olarak, hilelere alışkın değiliz.

Hakemin bizi ezdiğini hissediyorduk. Bugün maçı kazanan seyirci. Hakemin baskı altında kalarak bizi ezmesi doğru değildi. Yaptığınız doğru işte kuralların dışına çıkıldığını gördüğünüzde dayanamıyorsunuz. Bu işi yapanların adaletli olması gerekiyor. Bugünkü oyuna dış güçlerin etki etmesini doğru bulmuyorum. Bizim sahamızda olsa, kart görürdük, maç oynanmayabilirdi

Yeni bir şey değil bu. Genel kültür eksikliğimiz var. Trabzon ile Fenerbahçe düşmanken dün Fenerbahçe, Trabzonspor'un yenmesini istiyor, bugün Beşiktaş bizim yenmemizi, Trabzonspor, Fenerbahçe'nin galip gelmesini bekliyor. Menfaat oldu mu insanlar bir araya geliyor.” (**)

İşte futbolumuzun kimilerine göre üç numaralı teknik adamının futbola bakış açısı, yorumu budur.

4 Nisan’dan bir gün sonra ortaya yuvarlak cümleler kurarak; aslında yorum yapmak istemediğini, bunun yanlış anlaşılmalara yol açabileceğini ifade ederek, “Hiçbir kişiye kuruma saldırı olması doğru değil. Kınıyoruz.” Şeklinde biraz da gönülsüz bir duruş sergileme gayretinin peşinden tecrübeli teknik direktörün maçtan sonra sıcağı sıcağına futbolun dışına çıkarak söylediği sözler aslında duruşunu ve hayat görüşünü bize net olarak gösteriyor olmalıdır.

“Biz tecrübe olarak hilelere alışkın değiliz?”

Ne anlama geliyor Şenol Hoca?

“Bugünkü oyuna dış güçlerin etki etmesini doğru bulmuyorum.”

Dış güç dediğiniz nedir, Hocam?

“Seyircinin baskı yaparak hakemi etkilediğini gördük.”

İç saha avantajı dediğimiz şeyin anlamını ve değerini bizim size hatırlatmamız doğru olur mu?

Taraftar baskısının ne olduğunu ve değerini bizim mi söylememiz gerekiyor?

Şenol Güneş’in böylesi karışık bir futbol ortamında yaptığının hiç de tecrübesiyle uyumlu olmadığını görüyoruz.

4 Nisan'da olan şeyi anlamak gerekiyor. Şenol Güneş bunu hesap ederek yapmalıydı konuşmasını, evet Hocam, kazanmak her şey demek değildir. 

Düşmanlık ise en son ağzımıza alacağımız bir kelime olmalıdır. 

Ateşe odun mu taşıyacağız yoksa ortamın daha sakinleşmesine katkı mı sağlayacağıız? 

Ayrıca beş sene öncesinin bilgesi, tecrübelisi ile beş sene sonrası arasında ne değiştiğini de sormak hakkımızdır sanırım.

(*) http://www.milliyet.com.tr/uzay-gokerman-senol-gunes--aykut-kocaman-a-karsi-1328984-skorer-yazar-yazisi/

(**)http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/28790717.asp

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..