Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '13

 
Kategori
Futbol
 

Beşiktaş'a büyük darbe

Beşiktaş'a büyük darbe
 

Aslında bugün futbol adına konuşmak anlamsız. Futbol adına mükemmel bir gece. Beşiktaş'ın uzun zaman sonra dirilişi gibiydi sanki. Yıldırım Demirören'den sonra küllerinden doğmuş, sansasyonel transferler yerine ucuz ama faydalı transferler ve Beşiktaş'ın ruhunu bire bir yansıtan çok karizmatik, genç ve dinamik bir teknik direktör... Bu yıl sanki Beşiktaş'ın yılıydı. Ama herşey bir anda tuzla buz oldu. Beşiktaş rüyadan erken uyandı. Bu yılın flaş ekibi şimdi saha kapatma cezasıyla ve hükmen mağlubiyetle karşı karşıya. En az 5 maç bekliyorum ben. Bu da demek oluyor ki Beşiktaş Şubat 2014'e kadar taraftarıyla buluşamayacak. Bunun Beşiktaş'tan neler götürebileceği malum. Bu süreçte Beşiktaş'ın Fenerbahçe ve Trabzon derbilerini deplasmanda oynuyor olması en büyük şansı. Eğer ilk yarıyı en az kayıpla kapatırsa, ikinci yarı yeni bir başlangıçla yarışa ortak olabilir.

Gelelim maça. Beşiktaş Oğuzhan'ın yokluğunda en ideal kadrosuyla çıktı sahaya. Sezon başından beri hemen hemen izlemeye alıştığımız 4-2-3-1 sistemindeki kadro. Almeida'nın arkasından Gökhan, Fernandes ve Olcay üçlüsü, arkasında Hutchinson ve Veli ve defans dörtlüsü. Galatasaray ise artık alışmak zorunda olduğumuza inandığım 4-3-1-2 sisteminde çıktı sahaya. Galatasaray'ın bu kadro ile sağlıklı futbol oynayabileceğini düşünmüyorum. Türkiye'de özellikle Anadolu takımlarına karşı baskı yaratmak için belki anlamlı bir sistem olabilir. İleri uçtaki çift santforunuz önde baskı yapıp rakibin oyun kurmasını engelleyebilir. Ancak Avrupa sahnesinde ya da bir derbide kadrosunda baskı altında ve dar alanda pas yapabilecek yetenekli oyuncular olduğunda bu baskıyı kuramayabilirsiniz. Hücum anlamında aslında agresif bir oyun stili sayılabilir. Sol kanatta Engin ya da Bruma'yı, sağ kanat ataklarında da Selçuk'u kullanıyor Galatasaray. Ancak sonuç olarak kanatlarda bir oyuncusu eksik olduğu için takım savunmasında bir zaaf yaratıyor bu durum. Bana kalırsa Galatasaray'ın kadrosu 4-2-3-1 için çok uygun. Fatih Terim Drogba'yı tek forvet arkasında Sneijder, Engin ve Bruma üçlüsünü kullanabilir.

Beşiktaş hem seyirci desteğiyle hem de bugüne kadar kazandığı özgüvenle maça Galatasaray'dan daha hızlı başladı. Hutchinson ve Kavlak fizik özellikleriyle ön plana çıkarken Olcay, Fernandes ve Gökhan da baskı ile orta sahayı daraltarak Galatasaray'ın pas yapmasını engelledi. Zaten sonuç olarak da ilk yarıda baktığımız zaman Beiktaş, Galatasaray'dan daha fazla net pozisyona girdi. Daha maçın çok başında yine baskı ile kazanılan topta Fernandes Muslera ile karşı karşıya kaldığında golü atabilse maçın gidişatı daha farklı olabilirdi. 18. dakikada kendi ceza sahasında topu alan Beşiktaş hızla atağa çıktı. Sağ kanatta 6 pasın sonucunda Almeida'nın golü geldi. Veli'in Hutchinson'a pasında Gökhan Töre sağ kanatta topu aldı, bir vücut hareketi ile Melo'yu oyundan düşürdü ve topu Serdar'a teslim etti. tam 94 metre koşunun ardından yapılan ortada Beşiktaş gol buldu. İşte bahsettiğim takım savunması zaafı da burada. Serdar tam 94 metre koşu yapıyor, ama Galatasaray'ın sol kanadında Gökhan ve Serdar'ı takip eden kimse yok.

1 ile işaretlediğim futbolcu Melo. Olması gerektiği yerde diyebiliriz. Aslında 2 ile işaretlenen Hakan Balta'nın yerinde. Gökhan burada Melo'dan sıyrılıp topu Serdar'a veriyor. Semih ve Danny de olmaları gerektikleri yerdeler. Burada en büyük hata Hakan Balta'da. Tabi bir de görünmeyen var o da Engin! Engin'in de o an bu pozisyonun içinde olması lazım ama o da pozisyonun içinde değil. 

Yukarıdaki resimde de top artık Serdar'da ve orta açıyor. Semih olması gereken yerde ama Hakan Balta öyle ağır ki Semih'in yerini doldurup Olcay'ın önünü kapatamıyor. Dolayısıyla Danny kademeye giriyor. Sabri de Danny'nin kademesini alınca Almedia ile Sabri baş başa... Sanırım daha fazla söze gerek yok. Aslında bu gol, Galatasaray'ın tek kanat oyuncusuyla oynamasının bir sonucu.
 
İkinci yarıda Bruma'nın oyuna girmesi ile Galatasaray'ın kanat hareketi biraz daha arttı. Bunda ayrıca Beşiktaş orta sahasının oyundan düşmesi de etkili oldu. Bunun üzerine Beşiktaş ceza alanında dönen toplar da sürekli galatasaraylı oyuncularda kalmaya başlayınca Galatasaray'ın baskısı arttı. Aslına bakılırsa Beşiktaş ilk yarıda orta sahada baskı ve alan daraltma ile Galatasaray'a neredeyse top oynatmamıştı. Galatasaray'ın tek çaresi defans arasına ya da havadan arkaya atılan toplarla gol aramaktı. İlk yarıda ve ikinci yarıda Burak Yılmaz çok iyi iki pozisyon yakaladı bu şekilde ama değerlendiremedi. Ama dakika 60 olduğunda bu defa bir kanat atağında Serdar'ın inanılmaz hatası Beşiktaş'ı belki de galibiyetten etti. Peki sadece Serdar'ın hatası mı? 

En uçta yerdeki oyuncu topu Bruma'ya kaptıran Serdar. Hakemin yanındaki siyahi oyuncu da Hutchinson. Bu ikili zaten olmaları gerektiği yerde. Sivok, Escude ve Ramon da öyle. Peki neden yendi bu gol? 1 ile işaretlediğim oyuncu Veli, 2 ise Gökhan Töre. Gökhan sağ ön orta saha oyuncusu. Peki nerede? Ceza sahası yayında! Yani en olmaması gereken yerde. Bir kanat atağının engellenmesi o kanat mevkisinin hem defans hem orta saha oyuncusu ve detsek olarak da yakın oynayan orta saha merkez oyuncusu ile olur. Hutchinson orada, Serdar orada, Gökhan nerede? Peki Veli Kavlak? O ne işe yarıyor acaba? Defansın ayakta kalan üçlüsü çok iyi kademedeler. İşte Drogba'yı boş bırakmayacak adam da Veli. Yani 1 numara ile işaretlenen oyuncu. Yani bu hata sadece Serdar'ın hatası değil. Gökhan Töre ve Veli'nin de ciddi hataları mevcut. 

Oyunun devamında Galatasaray sahada domine eden takım gibi görünse de Beşiktaş da tamamen içe gömülmedi. Veli'nin büyük hatasında, hakem Fırat Aydınus'un da Burak'ın elini görmemesi nedeniyle Drogba skoru 2-1'e taşıdıktan sonra da Beşiktaş gol için gayet çırpındı, genç yetenek Muhammet'in topu direkte patladı.  Sonuç olarak Melo'nun hareketinden sonra da saha karıştı. Beşiktaş 3 puandan daha fazlasını kaybetti.

 
Toplam blog
: 14
: 93
Kayıt tarihi
: 13.08.13
 
 

Hayatın hızlı akışı içinde bir tutam soluklanarak etrafına bakan ve aslında herkesin her gün fark..