Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '10

 
Kategori
Spor
 

Beşiktaş’ı, geçen seneden ayıran şey nedir?

Beşiktaş’ı, geçen seneden ayıran şey nedir?
 

Ekim ayı Beşiktaş’ın üzerine kabus gibi çökmüşe benziyor. Kara Kartal Ekim ayında dörtte sıfır çekerken, kalesinde 8 gol görüp, sadece 3 gol atabildi. Bütün bu olup biteni Guti ile Quaresma’nın yokluğu ile açıklamanın büyük takım olma karakteri ile uyuşmadığı bir gerçekliktir.

Kayserispor ligin gizli liderlerinden bir tanesidir.

Geçen seneden bu yana başına çorap ören Antalyaspor yenilgisi olmasaydı ve o karşılaşmayı kazansaydı lider Bursaspor ile kafa kafaya liderlikte çekişiyor olacaklardı. Hemen hafızamızı tazeleyelim, geçtiğimiz sene ligin ilk devresini lider kapatmayı yine bir Antalyaspor maçıyla kaybetmişti.

Schuster dün Hagi’nin çıkardığı kadrodan etkilenmiş olacak orta sahada ön liberosu bol tercihle ilk on birini kurmuştu. Belki de o da Fenerbahçe karşısında etkili bir futbol ortaya koyan, geçen hafta İnönü’de Beşiktaş’ı bol golle yenen Manisaspor’u deplasmanda rahat geçen Kayserispor’u fazlasıyla ciddiye alıyordu. Son Porto maçından sonra defans sorununu çözmek adına bir şeyler yapacağı açıklamasını yapmıştı. Kayserispor’un hızlı adamları Mehmet Eren, Furkan, Moritz, Selim Teber’in ileri çıkışlarını mutlak surette durdurmak gerekiyordu.

Ve Schuster geldiğinden bu yana ilk defa kendi oyununu oynamak yerine rakibe göre önlem alma stratejisini seçiyordu. Bu geçen senenin 10. haftasından sonra Rijkaard’ın da başına gelmiş bir durumdu. Rijkaard bol gole dayalı, hızlı hücumlar eden Galatasaray’ı orta sahası güçlü ancak yaratıcı özelliği olmayan adamlardan kurunca sudan çıkmış balığa döndü. Sonunu biliyoruz.

Ernst, Fink, Onur, Necip’ten kurulmuş orta sahasının güçlü, Kayserispor ataklarını ön bölgede eritmede başarılı ancak Beşiktaş’ı atağa kaldıracak teknik beceri ve yaratıcılıktan çok uzak olduğunu Kayseri’de görmüş olduk.

İşte bu tam bir deja vu oldu.

Schuster, Kayserispor’dan çekinip, kendi oyun karakterini terk edince de ortaya sıkışmış, kısır bir karşılaşma çıkıverdi.

Ancak Kayserispor bu durumu yarım saat içinde çözdü, tek pasa dayalı oyunlarla rakibinin üzerine gitmeye başladı. Kaleyi 9 haftanın sonunda devralan Rüştü’nün Hakan’dan bir farkının olmadığını bu ataklar sırasındaki müdahalelerinde gördük. Zaten 90. dakikada yediği gol de Rüştü’ye hiç mi hiç yakışmadı. Üzerine gelen şutu bacaklarının arasından yumurtlayıverdi.

Beşiktaş’ın yediği gol de savunma kurgusu anlamında tam bir amatörlüktü. Kayserisporlu iki oyuncu birden kaleci Rüştü ile karşı karşıya kaldı. Ofsayt taktiği bir kere daha işlemedi.

Schuster kenardan olup biteni izlerken bizler zaten Kayserispor’un atacağı golü beklemeye başlamıştık.

Çünkü forvet olarak gol atması beklenen Bobo resmi kadronun içinde vardı ancak sahada görmek mümkün değildi. Oynayıp oynamadığından gerçekten emin değilim. Nihat, Beşiktaş’ın içinde ayrı bir otonom bölgede yaşıyor gibi zaten. Topu orta sahada alıyorsa tek başına yanlamasına adam geçiyor, rakip ceza sahasının kara sularına yaklaşır yaklaşmaz da direkt şut çekiyor. Bu topların hiçbiri kaleyi tutmuyor. Nihat’ın takımın ne oynadığı, arkadaşlarının nerede olduğu ile alakası yok gibi… Belki de o maçın televizyondan yayınlandığının bile farkında değil, kim bilir?

Guti oyuna girdiğinde dakika 68’di. İki etkili korner atışı yaptı. Sonra da ya kendi kendine konuşurken ya rakiple didişirken ya da hakeme kontrolsüzce itiraz ederken gördük kendisini.

Fatih Tekke’nin kaçırdığı siftah da evlere şenlikti. Zaten Beşiktaş’ın neredeyse tek etkili atağı da ona aitti.

Bu Beşiktaş’ı, geçen seneden ayıran şey nedir?

Savunma açısından bakarsak geçen senenin de gerisinde duruyor. Hücum derseniz zaten bir sene önce başlık atmıştık; Beşiktaş hücum etmesini bilmiyor!

Beşiktaş üst üste üçüncü maçını da kaybederek lider Bursaspor’un 10 puan gerisine düştü. Bu fark geçen sene 9 puandı. Bursaspor daha maç kaybetmedi, Beşiktaş şimdiden dörtledi. Yani artık ipler Beşiktaş’ın elinden çıkmıştır.

Kayserispor, Beşiktaş’ın o yaratıcılıktan uzak kadrosunun yarattığı kilidi çözmek için epey çaba harcadı diyebiliriz. Golün 90. dakikaya sıkışmış olması kendileri açısından şanssızlıktı. Gol erken gelmiş olsa aradaki fark tek golde de kalmayabilirdi. Mehmet Eren biraz daha dikkatli olsa, Moritz bencil olmasa, genç Furkan boş kale yerine topu dışarı atmamış olsa elbette bu karşılaşmanın havası da farklı olurdu.

Üç büyük takım bu ligin artık kalitesini düşürmeye başladı.

Ayıp olmuyor mu?

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..