Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '12

 
Kategori
Futbol
 

Beşiktaşlı Didem kişisi

Beşiktaşlı Didem kişisi
 

29.03.2008 Fb derbisinden hatıra...Özledim be İnönü'yü...


Hayatta hiçbir şeyden çekmedim, Beşiktaş'lı olmaktan çektiğim kadar... Kanserojen futbolu bir kenara koy şimdi şöyle bırak; sosyal hayatımda bu takım yüzünden resmen şamar oğlanına döndüm blogçuğum: " Ay gerçekten miii, pis Beşiktaşlı " veya " Aslında çok iyi bir insansın... ah bir de şu takımı tutmasaymışsın ya" diyenlere bile dayandı bu yürek. ( Bir de cins kadınımdır, öyle ' Rakip taraftar kızdırmalarına ' karşı da duyarsızımdır, kızmam...) Gelgelelim hiç pişman değilim, aksine eğlenceli anektodlar, efenim hatıralar ekleniyor haneme; bana yarıyor yine..

Uzun yıllar " Fasulyeden Beşiktaşlılık" kariyerime devam ettikten sonra, 2007 yılında, Gs derbisiyle tribün hayatımın açılışını yapmıştım blogçuğum. Yol bilmez iz bilmez; 'kanki' lerimle hafta sonu gezmesine çıkar gibi bir tavır ve kılıkla - hem de eski açıkta - hayatta kalma sınavı vermiştim izdihamdan ötürü. ( Stada gidene kadar da zaten meşaleden tutuşma tehlikesi geçirmiştim ). Bilenler bilir. Bizim eski açık, aynı zamanda rakip taraftar tribünü. Yetkili abiler de sağolsun, daraltmışlar da daraltmışlar bizim kısmı... Bobo'nun attığı o ilk gol sonrası oluşan insan fırtınasından az daha adamı tebrik etmeye sahaya inmiş olacaktım. Metrobüste sıkışmış altın günü teyzeleri misali en cırlak sesimle: " Makul sevinin kardeşim, yuvarlanıcez burda!!! " diye cıyladığımı bile hatırlıyorum... Bir de galibiyetin de etkisiyle, akşam eve hoplaya zıplaya gittiğimi...

Eee İnönü'nün havasını bir kere alan, iflah olmuyor elbet. Bir sonraki sezon kombineliydim ( 2007 / 2008 sezonu ) Kendimce; yıllardır süregelen tribün kültürüne ayıp etmiş olmayayım diye, yeni açığa konuşlanmıştım. Allah'ım o sene, kar demedim, tufan demedim... İçerideki tüm maçlara gittim... Ne güzel günlerdi be.. O insan silsilesinden sıyrılıp, güvenliklerden de geçip de hani, son merdivenleri tırmanırsın ya... Hani ilk nefesi çekersin, etrafına bir bakarsın ya..." Hayat bu be " derdim. Çok farklı bir huzur vardır o anda.. Beni de İnönü'ye aşık eden, işte o huzurdu efenim

Tribünde bulunduğum dönem içerisinde, en tansiyonlu ve kötü maçlar da dahil, hiçbir zaman cinsiyetimle alakalı bir sıkıntı ( tacizdir, laf atmaktır ) yaşamadım; aksine Sezer Cumhur Önal kibarlığında, kafa bi milyon abiler gördüm; bu centilmen kişiler sayesinde az izdihamdan da kurtulmadım ( " Bayan var arkadaşlar bayan var " uyarısı ve ardından seri bir şekilde koruma görevlisi zinciri oluşturma. Gerçi rakip takım bayanı olsam halim niceydi, bilemem..).Fakat çok sağlam cıyladım bazı maçlarda... En çok da polise, yalanım yok. Hatta hiç unutmam; 2008'deki Fb derbisi girişinde çok itip kakmıştı da polis abiler: " Kümese hayvan mı sokuyorsunuz kardeşieeem! " diye bi feryat etmiştim en protestocu kadın sesi tonuyla. Ki aslında, hiç böyle bir insan değilimdir ( keşke olsam ). Yıllık üyelik ücreti ödememek için bankaya şikayet araması yapmaya bile çekiniyorum öyle bir cinsim normalde. ( Tribün dönemimde arayıp aradan çıkarsaydım iyiydi ). Tabi bu feryatlarımda: " Sen bayansın abla sana bişey yapmazlar, biz desek döverler; bağır bağır!..." diye aragazı veren gençlerin de katkısı tartışılmaz.

Her Allah'ın maçı yeni açıkta olmaya alışmış bünye, o dönemde müdürüm olan bir abi sayesinde VIP bilmemne blok'tan beleşe maç izleyince ( böyle yumuşak koltuklarda, otura otura... çok tuhaftı ) bayağı bir sarsılmıştı. Üstümde bozuk para kalmasın diye aldığım, koluma ve kafama bağladığım 5 tane kadar örgü bileklik, hırpani bir tip... VIP güvenlikleri bir kovmaya yeltenmişti önce ( maç da, quaresma'nın Porto'da olduğu 2007 maçı işte ). Yaka kartını görünce geri adım attılar... Abi yürüyorum girişe doğru, böyle gece kulübü gibi lambalar falan... Diğer kapı önü güvenliği abla da bir tatlı, bir kibar... Alışmışım tabi hoyrat yeni açık güvenlik ablalarına, "Gerek yok çantanızı açmanıza" diyor, ben ısrarla gösteriyorum falan.. Hoşgeldiniz diyorlar tuhaf oluyorum... Herneyse bir girdim o lobi gibi olan yere... Millet kurumsal kurumsal giyinik, yiyip içip sohbet ediyorlar gayet düzeyli, bir ben " Taraftar taraftar " gelmişim... Maç izleme kısmıysa çok zevksizdi.. Tepinen yookk, küfreden yook... Bulunduğum blok silme firma CEO'su, ' Sonsuz ekran TV'de dijiturkten maça bakmak gibiydi, çok sıkılmıştım ( zaten yenildik de )... Sonrasında da zaten VIP'in anca önünden geçebildim kıyı kıyı... Yıllar yıllar geçti efenim.. En az kendim kadar fanatik bir adamla evliyim ama hayat şartlarıdır, farklı önceliklerdir derken son 1,5 yıldır hiç uğrayamadım tribüne... İlk fırsatta inşallah blogçuğum.. Hem tribünü hem de maç sonrası tramvay makaralarını çok özledim..

Beşiktaşlı olmanın bünyede farklı etkileri de olabiliyor bazen. Ben bir dönem, şuursuzca sürekli siyah beyaz kıyafetler aldığımı, mağazalarda direkt onlara yöneldiğimi farketmiştim. Gerçi hala da üzerimde mutlaka bu iki renk bulunur, Bjk atkısız da asla sokağa çıkamam kışın. Renk takıntısı kısmı aynı olmakla beraber, totalde bakıldığında sevdiceğim benden beter.. Kızımın doğum zamanı 17.05 ( malum uefa yıldönümü ) tarihine denk gelmesin diye doktorla pazarlık yapmaya çalışan bir insandan bahsediyoruz...

Böyle bir delilik hali işte bizimkisi, bile bile, vazgeçilemeyen, aksine daha bi beter sarıldığımız bir delilik hali.. Bir gün maç izlerken strese daha fazla dayanamayıp da kalp sektesinden felan gitmezsem, hayallerimde kızımı da alıp gitmek var o " Huzurlu hava sahası "na...Sevgiler efenim... 

 

 
Toplam blog
: 26
: 268
Kayıt tarihi
: 21.01.12
 
 

1984 İstanbul doğumlu, önlisans mezunu; sanatçı babanın sanatçı parçası kızı... Hem anne, hem eş,..