Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '09

 
Kategori
Siyaset
 

Besle kargayı, oysun gözünü...

Son günlerdeki gelişmelerle Türkiye – İsrail ilişkilerinde iyiden iyiye gerilen ortamda İsrail yönetimi ve ABD’ de ki Yahudi lobisinin içinde bulunduğu “haleti ruhiye” yi belki şu bildik ata sözümüzden başka bir söz bu kadar iyi özetleyemezdi; “Besle kargayı, oysun gözünü!”

Neden mi? Hatırlayın; 2002 genel seçimlerinin arifesi. AKP kurmayları hep birlikte bir ABD gezisine çıkıyorlar (R. T. Erdoğan henüz yasaklı...). Orada lobi faaliyetlerinde ve ABD’ nin stratejik dış politikalarını belirlemede etkin bir Yahudi derneğinin en üst yönetimiyle topluca görüşme yapıyorlar. Yani başka bir değişle “mülakata” çekiliyorlar. “O.K.” yi alıp yurda geri dönüyorlar ve seçimi alıp tek başlarına iktidara geliyorlar. Böylece o sırada Bush yönetiminin çoktan sahneye koyduğu ama bizim Irak savaşının sonrasında haberdar olacağımız B.O.P. (Büyük Orta Doğu Projesi) “piyesinin” “ batı medeniyetlerine dost ( özellikle Amerika ve İsrail ) uslu ve de örnek (ılımlı) Müslüman Türk Çocuğu” rolünü kapmış oluyorlar. Başarılı olmaları ve uzun süre ülkenin başında kalabilmeleri için öncelikle ekonomik başarı yani para gerekiyor. Paranın patronları (dünyadaki paranın yarısı Yahudilerin emrindedir) gerekeni yapıp “vanaları” açıyor. Önce IMF anlaşması sonra A.B. üyelik adaylığı ilanı gazıyla birlikte bir özelleştirme furyası başlıyor. Memleketin neyi var neyi yoksa satışa çıkıyor, hazine faizleri de dünyanın en yükseği olunca, para ülkeye oluk gibi akmaya başlıyor. Artık aç “Karganın” önünde darı ambarının kapısı ardına kadar açılmıştır...

Döviz bolluğundan ülkenin parası aşırı değerleniyor. Her yeri ithal mallar dolduruyor. Millet hayal bile edemeyeceği her türlü ürünün en lüksünü en konforlusu artık her yerde görmeye başlıyor. İnsanlar bu “sahte cennette", yılların birikimi tüketim güdülerini tatmin sarhoşluğuna giriyor.

Bu ortam içinde yapılan ikinci seçimi de AKP ezici bir çoğunlukla kazanıyor. Bu zafer onları artık daha cesur ve kararlı yapıyor. Bir önceki dönemde uygulamaya cesaret edemediklerini artık bir bir hayata geçirmeye başlıyorlar. En çok çekindikleri orduyu “etkisizleştirip”, bir polis devletindeki kadar yetki ve olanaklarla donattıkları emniyet teşkilatını parlamento dışındaki muhaliflerini saf dışı bırakmak amacıyla kullanıyorlar. Parasal güce ulaşmanın yardımıyla kendi “yandaş” propaganda medyasını oluşturmaya başlıyorlar. Bununla kalmayıp hoşlarına gitmeyen yayınlar yapan medya kuruluşları ve yazarlarına karşı amansız bir imha operasyonuna girişiyorlar. “Antipatik” yazarları ya işten kovdurtuyorlar, ya da onlara arka çıkan patronlarını astronomik vergi cezalarına çarptırarak “bitirmeye” uğraşıyorlar. Hiçbir şeye “gıkı” çıkmayarak bütün bunlara onay vermekte olan halktan aldıkları cesaretle, artık her gün ajandalarının yeni bir sayfasını açıyorlar. Bu sayfalardan birinde onların genlerine kin ve nefretle kazınmış tarihten gelen “Kutsal Kudüs Hesaplaşması” yazıyor...

Irak ve Afganistan’ da işler iyice sarpa sararken, dünyaya küreselleşme diye yutturulan “vatansız” paranın sahiplerine sefa, geri kalanlara cefa çektiren sistem 2008 sonlarında neredeyse iflas edince Amerika’ da “baş patron” ekibiyle birlikte (muhtemelen etkin Yahudi yandaşlarıyla birlikte) seçimde tasfiye olup yerine tarihte ilk kez bir “siyah” oturuyor. Hakkında Müslüman olduğuna dair şaibelerin de dolaştığı yeni başkan ilk yurt dışı gezisinde Türkiye’ ye gelip AKP hükümetine müthiş bir destek veriyor. Muhtemelen Kürt açılımı, Ermeni açılımı vaatlerinin karşılığında AKP, kendince bir “İsrail Açılımı” yapma yolunu da bulmuş oluyor...

Dört bir yanı doğal gaz borularıyla döşenmiş ve kendini dünyanın enerji koridoru ilan etmiş, dünyanın 17. ekonomisi olmuş, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliğine seçilmiş, Rusya ile Amerika arasında dengeli bir dış politika yürüten, NATO misyonlarının gözdesi, İslam Konferansın’ da genel sekreterliği olan Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde İsrail’in hamiliğine ihtiyacı kalmıyor. Hükümet Obama’ nın eteğine doğrudan yapışıyor. Obama ile doğan fırsatın uğruna gözü Azerbaycan’ ı bile görmüyor.

Artık “Karga” doymuştur ve o gün gelmiştir; Türkiye’nin eskiden olduğu gibi (Osmanlı devri) tüm İslam aleminin “hilalindeki yıldız” olma zamanıdır. İsrail’ in önce Lübnan, sonra da Gazze’de yaptıkları beklenen hesaplaşmanın fırsatını yaratıyor. Van minit çıkışını tatbikat ve tv dizisi krizleri izliyor. Askeri müttefiklik bir çırpıda harcanıyor. Devlet televizyonu aracılığı ile “sizin ordunuz canidir” deniyor. Başbakan ve dışişleri bakanı ortamı yumuşatacağına karşı tarafın damarına basacak laflar ediyor. BM’ den İsrail aleyhine karar çıkarmanın öncülüğünü yapıyor. Hükümet diğer ülkelerle ilişkilerde ne kadar hızlı ve beklenmedik gelişmelere imza atıyorsa İsrail’ le olan ilişkilere de o kadar hızlı ve yıkıcı darbeler indiriyor.

Karga “kargalığını” yapıyor elbet. Ama acaba gözü oyulan gözünemi yanacak yoksa yedirdiği darılaramı? Bu acıyla kargaya ne yapacak, onu da görmek lazım.

Tevfik Ulutaş

 
Toplam blog
: 24
: 1431
Kayıt tarihi
: 12.09.09
 
 

Mühendislik eğitimimi tamamladıktan sonra uzun yıllar profesyonel yönetici olarak çalıştım. Halen..