Besleme...

Aslında bu yazıyı sevgililer gününde yazacaktım. Fakat içimden gelen ezan sesi, aşkın cenaze namazına davet ediyordu. İçimdeki aşk sapasağlam yaşasa da dışaımdakİ aşklardan biri ölüme yenilmişti. İçimdeki tüm kalabalıkla meftanın üzerine iki kürek toprak da ben attım… Affet beni Mehmet Altan… Sana bu yazıyı sevgililer gününde yazamadım…

Altanlar üçlemesinin son yazısı değil bu yazım. Baba oğul ve kutsal ruh penceresinden baktığımızda, babayı, küçük oğlu ve bu yazıyla da birlikte büyük oğlu da yazmış oldum. Kutsal ruhla da son noktayı koymaya çalışacağım. Kutsal ruhun ne olduğuna dair önemli bir ipucu verebilirim size. Hani şu çok önemli üç ses var ya duymaya bayıldığımız: Su sesi, para sesi ve kadın sesi… İşte kutsal ruh, bunun gibi bir şey… Kemal Sunal filmlerindeki gibi… Hani köylü sorar ya: Faşo ne demek diye, Kemal Sunal da ne demek olduğunu çok güzel anlatır… Kazınmıştır o sözler hafızalarınıza…

Mehmet Altan sanıyorum İstanbul Üniversitesinde hocalık yapmaya devam ediyor. Yakışır… Yapacak elbette… Adamın akademik bir kariyeri var. Liberalizmin, akademik düzeyde Türkiye temsilcisi...

Başka ne yapıyor peki?

Kitap yazıyor… Yazacak elbette… Hangimiz istemeyiz ki bunu? Bir gün, 3 sayfacık da olsa, bir kitabımın çıkmasını çok isterdim… Mehmet Hoca’mı bu anlamda da takdir ediyorum…

Buraya kadar bir şey yok. Peki, başka ne yapıyor?

Star gazetesinde köşe yazıları yazıyor…

Evet, sanıyorum birçok gazete Mehmet Altan’ı bünyesine katmak isterdi… Kardeşinin gazetesinde de yazmayı tercih etmedi… Starda yazıyor…

Peki, sizce ne kadar maaş alıyor?

İnanın kayda değer bir maaş falan aldığı yoktur sanıyorum… Memleket aydınlansın diye yazıyor!!!

Size iddia ediyorum 5.000 TL/ay ancak alıyordur… Olsun yine de iyi para… Üniversiteden aldığı maaş da 3-4 bin civarındadır sanıyorum. İkisini topladığınız zaman ve üstüne kitap gelirlerini ve çeşitli konferans gelirlerini vs. koyduğumuzda 10.000 TL/ay gibi bir sonuç çıkar ki… Bu da Türkiye için iyi bir rakamdır değil mi? Yani 10.000 TL/ay maaşla geçinebiliriz hepimiz… Yahu bendeniz nerdeyse üçte biriyle geçiniyorum da… Bu yüzden eminim bu parayla geçinilebilineceğine…

10 bin cepte…. Güzel…

Başka ne yapıyor Mehmet Altan?

Cine5’de program yapıyor…

Yapsın… Ne maaş alıyor oradan?

Öhhö…. Öhhö…

Yahu boğazımda bir sorun var da… Hani arasıra bir ifrazat atmak isteriz ya dışarı… Onun gibi işte..

Öhhö….

50.000 TL/ay

Olur… Alabilir demeyin sakın… Çünkü Cine5 BDDK’nın elinde… Yani bir çeşit KİT.

Yani zarar eden bir kuruluş zaten…

Yani BDDK’nın yapması gereken şuydu: Haciz yoluyla elde ettikleri o kanalı, iyi bir şekilde yöneterek, kâra geçirmek ve satmak…Elde edilen geliri de alacağına karşılık olarak artı hanesine yazmak…

Her şeyi sata sata… Memleketi nerdeyse ön takımlarındaki incir yaprağıyla bırakan AKP…

Nedense şu Cine5’i satamadı hala…

Şu an Cine5 tam bir KİT mantığıyla çalışıyor…

Yani tepeden tırnağa hükümete çalışıyor... Her detayıyla…

Yani, Mehmet hocamın eski parayla ayda elli milyar olan maaşını çatır çatır ödüyor…

Ve her ay da zarara giriyor…

Bu zararlarsa bizden toplanan vergilerle karşılanıyor.

Yani bendeniz de tıpkı sizin gibi bir şekilde Mehmet Altan’ın patronlarından biriyim… Züürt ağalarız yani...

Ve İktisat profesörü olan Mehmet Altan kardeşimizin aslında bir şirketin zarar faktörlerinden biri olduğunu da görüyoruz.

Yandı bunun öğrencileri…

Asıl ürkütücü olansa şu: Besleme medya dedikleri ne ola ki? Sorusunun yanıtıyla karşılaşıyoruz... Besi çiftlikleri varmış yani...

Şimdi anladınız mı Mehmet Altan’ın Star gazetesinde neden komik bir maaşla çalıştığını? Aslında BDDK dolaylı olarak Star gazetesi yerine de maaş ödemiş oluyor...

Peki siz şunu biliyor muydunuz?

Mehmet Altan Paris’de doktorasını yaparken 1984 de, Cumhuriyet Gazetesi’nin Paris temsilcisiydi...

Sayın hocamın nasıl gelişerek değiştiğine dair kitaplarından örnekler vererek şimdilik duralım:

Marks’tan sevgilerle 1989

Marksist Liberal 2003

Kent Dindarlığı 2010

Lambada’yı seviniz…

İşte böyledir hayat...