Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '15

 
Kategori
Beslenme / Diyet
 

Beslenme bozuklukları, beden memnuniyetsizliği ve toplumla olan imtihanı

Beslenme bozuklukları, beden memnuniyetsizliği ve toplumla olan imtihanı
 

Medyanın yapmış olduğu "ince olma" baskısı kişileri beden memnuniyetsizliğine iter.


Yeme Bozuklukları

Yeme bozuklukları ağırlık ve besin tüketimi meşguliyetine eşlik eden aşırı duygular, tutumlar ve davranışlar ile karakterize karmaşık rahatsızlıkları ifade etmektedir. Yeme bozukluğu olan bireylerde ciddi duygusal ve fiziksel problemler bulunmaktadır ve kadınlar ağırlıkta olmak üzere her iki cinsiyette de görülmektedir.

Anoreksiya nervoza, bulimia nervoza, tıkınırcasına yeme bozukluğu ve gece yeme sendromu gibi farklı rahatsızlıkları içine alan yeme bozuklukları son 25 yıldır tüm ülkelerde hızlı bir artış göstermektedir.

Yeme bozuklukları olan bireyler, kilo vermek ve düşük vücut ağırlığını korumak amacıyla anormal ve zararlı yeme alışkanlıklarına sahip olup, yemeklerle ilgili fazlaca düşünme eğilimlerinde olan kişilerdir. Kişinin görünümü ve ağırlığı ile aşırı ilgilendiği, “daha ince olmak” isteğinin ön planda olduğu ve bu amaca yönelik olarak davranışların genel sağlığı tehdit edecek boyutlara ulaşması yeme bozukluklarında sıkça karşılaşılan durumlardır. Yeme bozuklukları oluşma nedenleri karmaşık, erken başlayan ve uzun süre devam eden ve terapötik güçlükler ile tanımlanan ölümcül sonuçları olan bozukluklardır. Bu hastaların sıklıkla metabolik ve psikososyal komplikasyonlar yaşadıkları; aynı zamanda yüksek düzeyde duygu durum ve anksiyete bozuklukları gösterdikleri; bununla beraber genellikle izole bir yaşam tarzı tercih ettikleri gözlenmiştir.

Genelde obeziteye neden olan yeme bozuklukları;
tıkınırcasına yeme sendromu,
tepkisel yeme bozukluğu,
gece yeme sendromu gibi yeme tutum ve davranışlarındaki değişiklikler ya da kişinin çocukluk ve ergenlik döneminde maruz kaldığı durumlara tepki olarak ortaya koyduğu yeme davranış bozukluğu olarak ortaya çıkabilmektedir.

Yeme davranış bozukluklarına neden olan risk faktörleri

Yeme bozukluklarına neden olan risk faktörleri; bireysel, ailesel ve sosyokültürel faktörler olarak 3 grupta inceleyebiliriz.

Bireysel Risk Faktörleri,

Biyolojik
Erken matürasyon
Şişmanlık durumu
Kişilik
Düşük benlik saygısı
Tepkisizlik
Mükemmeliyetçilik
Olaylarla baş etmede yetersizlik
Beden memnuniyetsizliğinin negatif duyguları
Davranış
Diyetsel kısıtlama
Flörte başlama
Ağırlık kaygısı

Ailesel Risk Faktörleri,

Ebeveynler
Şişmanlık
Aşırı koruyuculuk
Dışlanma
Psikopatoloji
Kayıp ya da yokluk
Fiziksel ya da cinsel istismar
Ailesel yapı
Aile içi çatışma
Beden şekil veya ağırlık hakkında kaygılar
Yeme bozukluğu olan kişilerle akrabalık

Sosyokültürel Risk Faktörleri,

Çevresel
Arkadaşlar arasındaki ağırlık kaygıları
Alay konusu olma
Grup içinde zayıf olma idealistliği
Spor takımında olmak için ideal ağırlığa ulaşma çabası
Toplumsal
Cinsiyet rolü çatışması
Medya baskısı
Başarı için fiziksel görünüm önemi
Baskın kültürün güzellikteki zayıflık ideali


Bireysel risk faktörleri

Kişilik ve Psikolojik Faktörler: Yeme bozukluklarının gelişiminde kendine güven azlığı, olumsuz duyguları ifade etme ve anlaşmazlıkları çözme güçlüğü, suçluluk, endişe duygusu, yüksek başarı beklentisi ve vücut görünümünden aşırı memnuniyetsizlik gibi bazı kişilik ve psikolojik faktörlerin önemli olabileceği düşünülmektedir. Psikiyatrik bozukluklar yeme bozukluklarını ağırlaştırabilmekte, kronikleşmesine yol açabilmekte ve tedaviye dirençle ilişkili olabilmektedir.

Şişmanlık: Şişmanlama durumunun ilerlemesi, yeme patolojisinin gelişmesinde risk etmenidir. Çünkü zayıf olma yönündeki sosyal baskılar, vücut hoşnutsuzluğunu ve diyet yapmayı arttırmaktadır. Hastaların tedavisi sırasında geçmişte sahip oldukları en yüksek vücut ağırlığı ve son dönem ağırlık değişimi gibi vücut öyküsünün alınması oldukça önemlidir.

Beden Memnuniyetsizliği: Kişinin kendi bedeni ile olmak istediği beden arasında fark varsa beden memnuniyetsizliği ortaya çıkmaktadır. Yaşam boyu beden algısı ile ilgili değişim devam ederken ağırlıklı olarak adolesan dönem, beden algısı ve beslenme sorunlarının yaşanmaya başlandığı dönem olmaktadır. Beden memnuniyetsizliğinin başlamasının nedenleri arasında benlik gücü, dürtüler, güven duygusu ve toplumun beden görüşüne verdiği değer sayılabilir. Beden memnuniyetsizliği obezite ve yeme bozukluklarında önemli bir psikososyal sorundur.

Diyet Yapma: Yeme davranış bozukluğu olan bireylerde yapılan çalışmalar; diyet yapma ve yeme bozukluğu arasında açık ilişkiler olduğunu desteklemektedir. Yeme bozukluğu olan bireylerin, yeme davranış bozukluğu başlamadan önce diyet yapmaya başlamış oldukları rapor edilmektedir. Özellikle bireylerin kendi kendilerine yaptıkları diyetlerin, yeme davranış bozukluğunu artırdığı ve yeme davranış bozukluğu oluşumuna etki edecek psikolojik eşiğe olan mesafeyi azalttığı belirtilmektedir.

Mükemmeliyetçi Yapı: Genel olarak kendisiyle ilgili birçok konuda mükemmeliyetçi (iş hayatı, spor vb.) olan bireyler yemelerini, vücut şekillerini ve ağırlıklarını sürekli kontrol etme eğiliminde olmaktadırlar. Mükemmeliyetçi olma yeme patolojisinin gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür. Diğer risk etmenleriyle de birleştiğinde mükemmeliyetçi olmanın yeme bozukluklarına neden olduğu belirtilmektedir.

Ailesel risk faktörleri

Aile ilişkileri büyük çoğunlukla yeme bozukluklarının nedenleri arasında yer almaktadır. Aile içi ilişkiler, paylaşımlar, anne ve babanın karakter özellikleri ile çocuklarına yaklaşımları çocukların ilerideki gelişebilecek yeme bozukluklarını etkilemektedir. Ailesel iletişimin yeme bozukluğuna neden olması çocukluk öncesinde bebeklik döneminden bile ileri gelmektedir. Bebeğin birincil bakım verenle duygusal bir ilişki kuramaması erişkin yaşamda yeme bozukluklarına yakalanma riskini arttırmaktadır. Bebeklik dönemindeki güvensiz bağlanma yeme bozukluğu gelişiminde ve hastalığın sürmesinde rol oynayabilmektedir.

Sosyokültürel risk faktörleri

Batılı kültürlerde incelik, çekiciliğin dışa vurumu olarak önemle vurgulanır. İsteyerek diyet yapanların çoğunluğu, daha çekici olma amacındadır. İsteyerek diyet yapanların bir diğer grubu da dansçılar, balerinler, sporcular, jokeyler gibi iş yaşamında rekabetin önemli olduğu kişilerdir ve yeme bozukluğu geliştirme riskleri oldukça yüksektir. Bazı kadınların profesyonel ve sosyal taleplerle başa çıkamayıp, çatışma yaşadıkları ve diyet yaptıkları varsayılmaktadır.

Görünümle ilgili sosyokültürel değerlerin yüksek olması kişinin görünüşüyle ilgili daha az memnun olmasına neden olmaktadır. Özellikle arkadaşlar arasındaki ağırlık kaygıları, alay konusu olma riski gibi nedenler bireylerin diyete başlama yaşını ergenliğe kadar düşürmekte ve kısıtlayıcı yanlış diyetlere yönelmelerini sağlamaktadır.

Obezite prevalansının batılı ülkelerde artmasıyla medyanın daha küçük kadın bedenini idealleştirmesi eşzamanlı gerçekleşmiştir. Medyanın idealleştirdiği ince beden algısına maruz kalma kişilerde beden memnuniyetsizliğinin derecesini artırmakta bazı kişilerde negatif etki göstererek fazla yemeye neden olmaktadır. İnce olmak için medyanın yapmış olduğu baskı kişileri beden memnuniyetsizliğine doğru götürmüştür. Medyanın oluşturduğu ince olma baskısı kimi zaman ailelerin de baskısıyla birleşmektedir. Medyanın idealleştirdiği inceliğe olan duyarlılığın yeme davranışlarına etkisinin araştırıldığı, 162 kadının katıldığı bir çalışmada, medyanın dayattığı ince olma modeline duyarlılığın yüksek olduğu kadınlarda bütün yeme davranışlarında yüksek skorlar elde edilmiş ve idealin “ince olmak” olduğu düşüncesinin beden memnuniyetsizliğiyle yüksek ilişkide olduğu gösterilmiştir.

Hepinize sağlıklı günler diliyorum.

Harun Kelebekoğlu

 
Toplam blog
: 18
: 6165
Kayıt tarihi
: 04.10.13
 
 

Üniversite'den itibaren sokakları incelemeye başladım. İnsan tanımak, hikayeleri paylaşmak başl..