Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '08

 
Kategori
İstanbul
 

Beton, beton, beton, beton, yeteeeeer

Beton, beton, beton, beton, yeteeeeer
 

Toki'nin amblemini biliyor musunuz


Bu akşamYukarı Dudullu’dan Şile yolu bağlantısını kullanarak ikinci köprüye ulaşıp karşıya geçmek üzere yola çıktım. Kestirme yolları biliyoruz ya, her akşam yaptığımız gibi ara yollardan Kemerdere kavşağından şile otoyoluna bağlanacağız.

Ama o da ne, o kavşaktan şile otoyolu köprü yönü bağlantısı kapalı. Ne bir ikaz, ne bir ikinci şans; otomatik olarak Şile yönüne doğru otoyola bağlanıyoruz.

Şile otoyolunda u dönüşü kilometrelerce ileride ve tampon tampona dur-kalk trafikte sırf doğru yöndeki trafiğe katılmak, iyimser bir tahminle yarım saat meşakkatli bir yolculuk demek. Ters yöne doğru gittiğimizi de hesaba katarsanız köprüye katılmak için her akşam çektiğimiz duruma göre bir saate varan yolculuğa gidiş-dönüş bir saati ilave etmek gerek.

Hani çoğunlukla dervişliğimize kapılıp yaptığımız “bu bizim vatanımız, imkanlarımız kısıtlı, hoş görmemiz lazım” mantığı burada patlıyor.

Katı gerçek şu: yöneticilerimiz yeteneksiz, Avrupa’nın kültür başkenti İstanbul gerçeğini bir kenara koyun, kentlilikten, kent halkının yaşam standartlarından ve haklarından bihaber.

***

Bakırköy, Türkiye’nin ilk alışveriş merkezi Galeria’nın (önceleri adı Printemps’tı) bulunduğu semt. Sonraları, Bakırköy’ün göbeğine Carousel alışveriş merkezini oturttular ve Bakırköy trafiği felç oldu. Alışveriş merkezinin altına iki katlı otoparkı kurmakla bu sorunu çözeceklerini varsaydılar ama o kadar trafiği o çarşıya getirip götürecek yol var mı yok mu kimse tınmadı. Belki tındı da “rant” gözleri bürüdü ve bu çarşı lök diye Bakırköy’ün göbeğine oturtuldu.

Bakırköy’lünün çilesi bitti mi sandınız? Henüz hiçbir şey duymadınız.

Carousel’in karşısında futbol sahasına yakın büyüklükte, otopark olarak kullanılan bir arsa vardı. Şehircilikten nasibini kırıntı mertebesinde almış bir yöneticinin orayı yeşil alan olarak değerlendirip Bakırköylüye bir nefeslik alan olarak hediye etmesi gerekirdi. Sahibi kamu değil de özel bile olsa yöneticiler orayı satın alıp bunu gerçekleştirmeliydi.

Nerede? Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı hedef almış bir ülkede.

O arsaya ne yapıldı dersiniz?

Carousel’den çok daha büyük başka bir alışveriş merkezi; .

Şimdi hafta sonları dahi Bakırköy’e giriş kuyrukları sahil yolundan başlıyor.

Bakırköydeki tek garabet bunlardan ibaret sanıyorsanız Hava Harp Okulu arazisine bitişik, eskiden gümrük sahası olarak kulanılan arsaya kondurulan “Konak”ları bir kenara yazın. Bir milyon dolara satıldığı söylenen bu balkonları birbirine bakan sözümona konak “bloklar” pazarlandı, şimdilerde de kendi içinde “özel” alışveriş merkezi çalışmaları harıl harıl devam ediyor. Konaklardaki beyler, bayanlar güvenlik içinde kendi çarşılarında alışveriş yapabilsin diye.

On yıldır sahil yolunu kullanarak işe gider gelirim, yoğunluk artışını gün be gün hissediyorum.

Artık TOKİ tabelası görünce midem bulanıyor.

Bir kamu kuruluşu düşünebiliyor musunuz ki kentimde ne kadar boş alan varsa bina yapsın, kentin asıl sahibi olan eski sakinlerine kentte yaşamı haram etsin.

Belediyeler düşünün ki kentte daha önce yaşayanların hakkı hukuku var mıdır, kentte kişi başına düşen yürüyüş mesafesinde yeşil alan ne kadardır, otomobil başına otopark kaç tanedir, ilkokul, hastane ne uzaklıktadır, bunların kapasitesi ne kadardır, kanalizasyon, elektrik, kültürel yapı vb altyapı yeterli midir hiiiiç umurunda olmasın. Kentin boşluklarını parsellemekte rant gözünü bürümüş müteahhitlerle yarışsın.

Ama Allah var, nüfus başına ibadethanede hiçbir eksiğimiz yok. Ülkemizde resmi kayıtlara göre otuz üç bin adet ilk okul var.

Buna karşılık yetmiş dokuz bin adet cami.

Ben de ne nankörüm yani, pes.

 
Toplam blog
: 130
: 2132
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İnsanın kendini anlatması zor, gereksiz de! Yaptığı işlere bakmak yeter, ne gerek var fazla i..