Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '15

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Beyhude ve Nafile Oğuz Atay

Beyhude ve Nafile Oğuz Atay
 

google


Bu 2 sözcük-tanım-kavram, Oğuz Atay gibi, Doğu-Batı ikileminde kalan diğer bir yazar olan Ahmet Hamdi Tanpınar için ve tarafından ama kendi için değil olarak kullanıldı.

Nedir beyhude ve nafile olan?

43 yaşında erken ölmek değil.

Matematikçi Galois, 21 yaşında öldü ama geriye yüzyıllarca dayanan denklemler bıraktı.

Yüzyıllarca olmamak ve onyıllarca olmak kaydıyla, Atay, Soysal, Özlü de öyle.

Ancak kendini kilitlemek, beyhude ve nafile olandır.

Bu kilit, tanımı baştan boş koymak ve yanlış soru sormaktır.

Batılı olunca ne olacak?

Bilimci falan mı?

Yoo.

Adamlar, bin yıl boyunca (400-1400 arası ki zaten Roma bilimi diye bir şey de yok, ondan öncesindeki 500 yıl boyunca da) bilim kaputu yaşadılar gayet memnun mesut.

Üstte olanın peşine takılmak, hem Doğulu kurnazlığıdır, hem de beyhude ve nafiledir.

En beyhude ve nafile olan ise, Atay’ın olmak istediği noktada bile, Batılı olmayı becerememiş ve beceremeyecek olmasıdır.

Bunu şu alıntıda irdeleyelim:

“ ‘Elbette kendimi düşünüyorum,’ dedi Hikmet bir süre sonra. ‘İnsanlara başka türlü yararlı olamam: Kendimi düşünmeliyim, kendimi korumalıyım.’ ‘Günün birinde istediğin gibi birini bulacaksın,’ dedi Bilge. ‘Seni anlayacak ve durmadan hak verecek sana.’ ‘Evet. Durmadan başını sallayacak bana. Hiç sormayacak. Biz senin gibi değiliz Bilge; biz doğuluyuz. Bizde sorgu sual yoktur. Bizde usta-çırak ilişkisi vardır. Ustanın gücü tartışılmaz. Usta önünde engel tanımaz. Çünkü, başka türlü yaratamaz. Kırk yıl ağzını açmadan ustasına hizmet edenler vardır bizde. Bu arada kişiliğini kaybetmekten korkmayacaksın; işte o zaman gerçek kişiliğini bulacaksın.’ ‘Hayır, ben bunu yapamam,’ dedi Bilge, ‘Kimse yapamaz.’ ‘Siz Batılılar anlayamazsınız bunu,’ dedi Hikmet.”

http://blog.radikal.com.tr/kultur-ve-sanat/oguz-atay-turkiyenin-ruhu-ve-usta-100814

Tam, Doğulu nominal ve boş boş konuşması.

Hani, içinde ağır mı ağır anlamlar varmış gibi yapılan ama içi bomboş olan.

Burada anlatılan biçimiyle usta-çırak ilişkisi, ne Doğu’da, ne de Batı’da yoktur. Bu kapıcı ezikliğidir. Erdoğan’ın bir tarafını yalamaktır. Gecekondunu yapan solcu öğrenciyi polise ihbar etmektir. Vs, vb, vd.

40 yılda öğrenilecek bir şey için, tabii ki 40 yıl ağzını açmadan ustana hizmet edersin. Beğenmediğinde de, çeker gidersin.

Kişilik mi?

Hangi kişilik?

Atay, kişilikli biri değildi. Tam da bir yabancının anlayacağı ve tanımlayacağı bir biçimde, bir entellektüel değildi, bir entelejensiyaydı. Yani, Namık Kemal gibi sürgüne gidince bile, devletten maaş alırdı / beklerdi.

‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ndeki memur zihniyeti işte.

Atay’ın çok mu itin rektumuna soktum?

Yoo.

Severim onu.

İnsan sevdiğini yerden yere vururmuş.

Çıkış:

Atay, çıkış kapısı varken, bile kafesinden çıkamayan evcil kuş gibiydi.

Özgürlüğü tanımayanları da hiç sevmem, hatat onlardan nefret ederim, çünkü özgürlüksüzlüğü bulaştırırlar.

Bugün köle ruhlu sağcı gençler, o nedenle Atay’a bayılıyor ve severek okuyorlar.

Atay, aynen Müslüman mahallesine salyongozu dayadı resmen. Telif paralarını da, kendi değil, kızıyla karısı yedi yalnızca.

Atay, bugün ‘best-seller’ olduğunu görebilseydi, mezarında takla atardı bizcesi...

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..