Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '15

 
Kategori
Deneme
 

Beyin’e tırmanmak; Us ve hissiyat

Beyin’e tırmanmak; Us ve hissiyat
 

Aklın ve usta zekanın olmadığı, tecrübe ve hissizlik abidesine tapar gibi, şok havuzuna sokup çıkarır gibi bir çok fark etmeden ürettiğimiz hayaller. Su akar yolunu bulur ya, öyle bırakılması gereken bazı olaylar var, muhtemelen bizim ipleri tutamadığımız zamanlarımızda. Hadi hayırlısı dediğimiz anlardan… Çözmeye çalışmaktansa anlamaya çalışmanın daha önemli olduğu anların kıymet ve önemi şu sıralar revaşta.

Aşk ve aklın yan yana yürüyebileceği o ender doğru zamanlardandır bu. Ya da benim aşk sandığım yan ürünü acı olan bu hissiyatın temel bütününün ; dizginlerini bir üçüncü şahısa bırakması ya da kimliği apaçık belli olan, onun en açık ve üçüncü kişi olmasına rağmen, birincil kişi gibi eski sıfat ve geniş anlamdaki zamirin, nasıl olur da benim hayatımın en güzel anlarından sıyrılıp bana ve bu yaşadığım ilişkiye hükmettiğini ve “O”nun buna nasıl izin verip benim her şeyi kabullenmem gerektiğini, bana söz verdirip olayları ve çarpıtılan gerçekleri büyük bir biçimde meşrulaştırabiliyor olmasını ve bir türlü idirak etmekte zorlandığım bu kaosu adlandıramıyorum.

Farkındayım, uzun bir cümle oldu. Ama eminimki o kadar yoğun bir ızdırap ve hissiyat içerisindeyim ki etrafın kalabalığı ve kuru gürültüsü eşliğinde daha çok uzun cümleler kurabilirim. Bu beni korkutan bir özelliğim şu aralar. Öyle ki yaşadığım bu saçma sapan ama en güzel yaşlarım döneminde bir türlü aklımı ve kalbimi aynı çizgi ya da eğride tutamayıp , bir türlü nokta koyabilmiş bulamıyorum kendimi. Kafein komasına gir komasına girmek üzere olan dibe vurmuş bir memeliyim sadece. Ve biliyorum ki “O” ve üçüncü şahıs ya da birincil varlık için sadece birisiyim. Adımın ya da göz rengimin, saç uzunluğumun, oje rengimin ve ten uyumumun pek bir önemi yok. Yine aynı yerde yazıyorum ve sanırım yine aynı saatler. Etrafın kahkaha ve sohpet sesleri eşliğinde benim düşündüğüm kasvetli duygu ve düşünceler, beni içsel bir yolculuğa çıkarıp mutluzluğa ve de umutsuzluğa buluyor. ( Tam bunlar olurken karşımda ki masada genç ama çirkin adam tombul ve kıvırcık saçlı sevgilisinin yanağından içten bir makas alıyor ve ben onları izlerken sayfama kahvemden bir yudum damlatıyorum. Olana ve bitene çare bulunmaz, silmeye çalışsamda bulaşacağını bilerek oluruna bırakıyorum .! )

Gözüm saate ilişse de, gelen sms’lere pek bir aldırış etmiyorum. Lakin hissiz gelen sms ler bana sadece geçici bir heyecan sağlamakla kalabiliyor.

İşimden nefret ediyorum. Kıtı kıtına geçiniyorum, bireysel borçlarımı bile ödeyemiyor ek iş yapıyorum gücüm yettiğince. Mesleğimde tıkanmış bir durumdayım. Heyecan ve şevkim kalmadı. Mezun olduğumda aldığım fiyakalı makinemi bile, çok ekmeğini yememe rağmen parçaladım. Dizi bile izlemiyor, bana zevk veren eski alışkanlıklarımı hiçbir şekilde uygulayamıyorum. Resim bile yapamıyor, bir çizik atmatan bile kaçınıyorum. En son yaptığım bir karalama geliyor aklıma … Haziran ayında gördüğüm “O” ve birincil kişinin sarmaş dolaş ve de mutlu olduğu fotoğraf.

Tüm bunlar asgari geçinen benin ortasında, şaçmalayıp kurduğum o derin, ruhumu uçuran hayaller yine gözümde canlanıyor. Burayı yaşadığım şehri terk etme isteği … Bana ait bir ev, ve tüm o sevdiğim renklerle döşediğim yaşam alanım ve kocaman mutfağım. Buraya ve tanıdıklarımın bütününe uzak bir yerde. Belki Bursa, belki Muğla … Ama tek başıma …

Tepemde yükselen dolunayla birlikte, geyikli bir gece daha ilerliyor bu vakitte. % 6 kalan şarjımla beraber çalmayan telefonum eşliğinde aklıma güzel bir şarkı geliyor. “Levent Yüksel Tuana “

Ve de “O”na ve birincil kişiye yazdığım bir şiir;

“Siz bayım, evet siz;

Birilerinin babası olabilirsiniz,birilerinin amcası ya da dayısı

Birilerinin kocası olabilirsiniz, birilerinin sevgilisi, uzaktan akrabası

Yani bayım; siz hangisi olmayı seçtiniz ?

Maktul musunuz ? Katil mi ? “

09.09.2014 

21:40 / Starbucks

 
Toplam blog
: 7
: 161
Kayıt tarihi
: 12.11.14
 
 

Bir sabah uyandım ve 30'lu yaşlara yaklaşırken hayatı erteleyerek neler kaçırdığımı düşündüm. Hay..