Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '19

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Beyin Egoist

Bedeni Azla Kıymetlendirmek

İçgüdü nedir dediğimizde,
Şöyle bir cevap verebiliriz.
Beden doğal bir tepki verdiğinde, bu içgüdüdür.

Sezgi nedir?
Ruh doğal bir tepki verdiğinde de buna sezgi denilir.

Bu ikisini incelemeye almakta yarar var.
Örneğin:
İçgüdüden söz edelim ilk önce.
Bedene aittir.
Sezgi, ruha aittir.
İkisinin bir patronu vardır.
Onun ismi ‘Zihin’dir.

Zihin nedir?
Zihin bilgidir.
Bilgi doğal değildir.
Sezgi, akıldan üstündür.

Gelelim beyne.
Beyin hepsinden farklı. Bir kere çok egoist ve bencil. Ben merkezlidir. Nasıl mı?

Şöyle izah edebiliriz.
Tüm enerjiyi o çeker. Bu yüzden, ona egoist diyebiliriz.
Enerjiyi eşit paylaştırmaz. Yüzde 80’ini kendi alır, yüzde yirmisini bedene dağıtır.

Bu bencillik değil midir?
Bu bedene yeter mi?
Beden bunun sıkıntısını çekmez mi?
O zaman ne oluyor, beden yorgun olursa Hooop sen dünden yorgunsun. Kim suçlu?
Beden bir tek parça değil ki, yüzde yirmilerle yetinsin, bir sürü parçaları var…

Elbette insan vücudu kusursuz parçalarla yaratılmış. Bu yetmezmiş gibi devamlı kendini yenilemekteymiş.
100 trilyondan fazla hücre varmış ve onlar devirdaim yaparak her gün kendini yenilerlermiş.

Doğduğumuz zaman 270 adet kemiğe sahipmişiz.
Yetişme sürecimiz boyunca kemiklerimiz 207 adete düşüyormuş.
İnsan vücudu, kas, kemik, kan ve organlardan oluşuyormuş.

Vücudumuzda kaç organ olduğunu da öğrenmekte yarar var.
İnsan vücudu 16 organdan oluşuyormuş. Şöyle sıralayabiliriz.
Kalp, Karaciğer, Akciğer, Dalak, İnce Bağırsak, Kalın Bağırsak, Mide, Böbrek, Pankreas, Yemek Borusu, Apandis, Safra Kesesi, Soluk Borusu, Anüs, Rektum,
Onikiparmak Bağırsağı…

Şimdi beynin benciliğinin daha bir farkında olacaksınız. Yüzde yirmi elbette az.
Her parçamız bu totalden nasıl fazlasıyla yararlanabiliriz?

Enerjimizin de yüksek olması gerekli. Bu da bir gerçek.
Ve biz gerekli enerjiyi alırsak ancak o zaman sağlıklı ve mutlu olabiliyoruz.

Bedeni terbiye etmek işte şimdi devreye giriyor.
Azla kıymetlendirmek.

Aslında birçok konuda beden bizi frenlemek istiyor, lakin bencil beyin buna asla izin vermiyor.
Beden daha fazla yeme diyor, kilo alıyorsun. Beyin ne diyor?
“Boş ver, baksana ne kadar lezzetli, nasıl yemezsin. Bu defa ye sonra daha az yersin.”

İşte bu tuzağa düştüğünüz andır.
Beden uyarı yapmıştır lakin dinlememişsinizdir. Beyin yine galip gelmiştir.
Siz aslında yine bencil beynin tuzağına düşmüşsünüzdür.

Burada iradenin devreye girmesi gerekiyor.
Peki irade neydi?
Kısaca tanımlama yapmak gerektiğinde;
“Düşüncenin ortaya koyduğu bir gayeye doğru gitme hareketidir.”

O zaman düşünceyi de sorgulamamız gerekli ve demeliyiz, düşünce neydi?
Dış dünyanın insan zihnine yansıması, Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, mülahaza, ide, idea, gibi kavram…

Birkaç olayı şekillendirmeye kalktığımızda aslında bilmeden, yaşamımızda nelerin olduğunun farkında olmadığımızı görüyoruz.

Biz hiçbir şey yapmadık dediğimizde bile biz olan biz neler yapıyor?

Ne kadar çok çalışıyor,
İsyan ediyor,
Kızıyor,
Yoruluyor.
Ve biz önem verirsek, irademizi kullanırsak, sezilerimizi doğru hesaplarsak, beynin oyunlarına gelmezsek, biz olan biz daha mutlu, daha sağlıklı olacağız.

Rabbim’im bize emanet verdiği bedenlerimize daha iyi bakacağız.

Dışımızı yıkıyoruz, bakıyoruz ya içimizi.
En basit örneği günde 10 bardak su için diyen uzmanların bile sözlerini kulak arkası ediyoruz ve ayrıca da diyoruz ki biz kendimizi seviyoruz.
Hadi canım sende.

Böyle yazıları bence bir kere okumak yetmez.
Ben yazdığım yazıyı bile kendimi terbiye anlamında birkaç kez okuyorum.

Nazan Şara Şatana

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....