- Kategori
- TV Programları
Beyin sizsiniz!
Günlerden her gün
Vakitlerden her akşam
Herkes pılı pırtıyı toplamış çekilmiş köşesine
Dışarısı soğuk sıcak fark etmiyor
Sözler vestiyere asılan bir mont, şemsiye yahut bir çanta misali kapının girişine asılıyor
Derin bir sessizlik hakim
Burası dünyanın cenneti sayılan bir ülkenin herhangi bir evi
Herkes birbiriyle kan bağıyla bağlı olsa da birbirini tanımıyormuş gibi davranmak zorunda
-Sus konuşma
-Ses yapma
-Çekil önümden
Ya da beni odamda kimse rahatsız etmesinler, bakışlarla ifade ediliyor
Çıt yok !
Çünkü ekran dikte ediyor ; “gözünü benden alanın gözünü oyarım! “
Ve her vaktin kendine esir alan seyrentisi başladı bile
Adına ister aptal kutusu deyin
İster dolu vakitleri boş vakitlere çevirici deyin
İsterse uyuşturma edavatı
Ne derseniz deyin o hakimiyetini kuruyor, karşısına geçenler düşünemiyor, yönlendiriliyor,
kendilerinden başka bir şey olduklarına inandırılıyor, uyutuluyor vs vs.
Bir insan her akşam bir kutu karşısında yutkunmadan nasılda öylece saatlerini harcayabilir. Yetmez de
bu ziyan duruş, gün içinde okulunda, işinde o dünyalı olmayan bir takım kahramanların dedikodusuyla
gün geçirir.
Behzatı gördün mü, kuzey güneyden esiyor, sülüman bu gece kiminle yatacak,eşim bilmez ben hiç
bilmem diyorsanız yeteneksizsiniz. O ses benim diyebilmeniz için bugün ne giyineceğinize siz karar
vermemelisiniz. Karnınız ve nefsiniz acıktıysa; yemekteyiz.
Suskunlarla susarken bazı akşamlar insan kendini sağır zannedebilir, emredenin yolundan gidip
esir olduğuna kesin kanaat getirebilir ve eyvah ki şanslı masayı koyarlarsa yol ortasına işte böyle
herkes düşebilir. Kayıp şehir de kaybolabilir ve öyle bir geçer zaman ki; insan bunu yolun sonuna
geldiğinde anlayabilir. Önce unutma beni sonra affet beni ama ne yaparsan yap izle beni. Aslında
iyi yönden değerlersek bu izlentileri; siyah dayınız yoksa artık var, soğuklarda krem ihtiyacınızda
krem le karşılanıyor, harem kuruldu, beşyüz bine bile yakın birileri. Benim için üzülme evimiz böyle
şahane(!).Daha da genişletirsek aileyi dahil olmayan kalmaz bu işe. Üç beş adamın kahve sohbeti
gibi memleket kurtarmaları ve futbolu evlattan yakın sandırmaları girince devreye kalakalırız biz
istikametsiz bir halde gümbürtüye gitmeye.
Efendim maalesef çok saçma bir yazı çıkıyor ortaya (!) neylersiniz ki ahval bu olunca hal bundan öte
olmuyor. Yazımın başında belirttiğim gibi bu cennet ülke Türkiye efendim. Cennet ülkede sefamız
olsun diye bedenin üstünde bulunan, başın içinde yer alan, büklüm büklüm yapıyı iyi kullanmak
gerekiyor.
DENİZHAN BURHAN