Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '11

 
Kategori
Deneme
 

Beynim kâbuslar uykusunda

Beynim kâbuslar uykusunda
 

Asur kraliçesi Semiramis’i kurduğu Urartular’ın merkezi olmuş Tuşba (Van) tarihten bir karanfil koklatıyordu bize. Sevgi hamurunda yoğrulan şehri sevgi diyarı Van.

Her yolculuk bir bilinmezlikler diyarına gidermiş. Gittiğimiz yerde huzura açılan kapıdadır gözlerimiz. Mutluluğun anahtarı uzatı verilmişti elime. Huzurun kucağındaydım.

Van gölü yürekleri serinletirken Serhad’in kalbi durmadan atıyordu.

Neydi bu büyük heyecan?

Yeni bir yaşama umut veren inci bakışlar. Sırtını dayayacağın bir kale.

Güneş bugün damlıyor içime. Nefesim de tütün kokan bir hasret.

Yalnızlığımı paylaştığım cumhuriyet caddesi, yine neşeli hüzünlerin anılarını işliyor her adımda bir taş karesine.

Sanat sokağında aldığım kaçak sigarayı köşe başında kaçak çayla yudumlarken günü kaçamak bir hal alıyordu. Çay kaşığını bir türlü getirmeye alışmayan kahveciler ve kırtlamaya alışamayan öğrenciler.

Bir gözünde denizin mavisi bir gözünde baharın yeşilliği olan kedi, beyaz tüylerinde umudu saklıyordu.

Ereğin masum bakışı düşlerimden düşen itiraflara şahit oluyordu.

Xaçort’ta, taşlarında umudu saklayan çocuklar kaleyi dört dille anlatan Urartuların torunları. Yüreğime dokunan bir dengbejin sesi derin düşlere daldırıyor bedenimi.

Rengârenk bir fistan içinde hüzne dalmış bir annenin barışa olan hasreti.

Her şey sevgiyle örülüyordu bu şehirde. Yaralı bir dil ile ağıtlar yakılırdı.

Şimdi sarsılan bir şehrin enkazında kalmış beynim.

Van gölü kumsala yazılan kelimeleri tek tek siliyor.

Ah Tamara çanın niye durmaz.

Ehrimen Poseidon’la anlaşmış nerdesin Ahura Mazda?

 İntizarlarım intihar eşiğinde

Her şeyi büyük bir uykudan ibaret sandım.

Van düştü ben kanadım. Yarama yine Van’ı bastım.

Göz bebeklerim büyüyor titriyor bedenim. Ağlayan çocuklar ve biçare anneler. Beton yığınları içinde tükenen nefesler.

Hayallerin, çırpınarak bir ceset etrafında öylece çöküvermesi.

Buz kesilen damarlarda çatlak izi şah damarıma yaklaşıyor

Bugün yastığıma gömmüştüm kâbusu peki neydi görüp de beynimi donduran şey. Kapatıyorum gözlerimi sonra her taraftan gelen çığlığa koşuyorum. Kulağımda tükenişin melodisi. Her adımım da dökülüyor umutlar kilitleniyor hayallerim. Kaçıncı kez sarsılmışım yüreğimden bir şehre dolanan umutlarla.

Yüzümde tarifi olmayan bir kırışıklık hakim. Her bakışta gözlerini davet eden yaralar. Anılarım kazınıyor ve kazındıkça kanıyor.

Basında kader kuyusuna atılmış vaatler. Yaraları kanatan putlaşmış insan yığınları.

 Her sokakta gülüşlerimi arıyorum. Bulduğum gecelerde yalnız başıma haykırarak bıraktığım gözyaşlarım.

Şefkatle büyütmüştü bizleri ve düşüşünü gözbebeğinden acıtarak izlettiriyordu kendini Van.

Hiçbir ağlayış kalmadı. Beynimin çektiği suları bir haykırışta bırakıvermiştim.

Adressiz kaldım rüzgârlarla. Kar tanesine ümit dedim bembeyaz bir sayfa açsın şehrime.

 Ey sevdamızın yalnız şehri yak ışıklarını. Kalmasın karanlık. Kimse yok sanma bu gece. Bak güneş ağlıyor, kaleye yaslanan hayaller düşüveriyor. Kedi umudu kaybetmiş seni arıyor.

Şehri ahrette duyulmuş Van’ım. Galiba şimdi herkes gibi bende ümidin narkozundayım. Beynim kâbuslar uykusunda. Unutma güneşin şehri güneş doğdukça biz senle ısınmaya devam edeceğiz.

Gürsel Yamaç

 
Toplam blog
: 10
: 761
Kayıt tarihi
: 10.02.11
 
 

Muş'un Durugöze (tifnik) köyünde doğdum. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde sağlık, Eskişehir Üniver..