Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '08

 
Kategori
Güncel
 

Beynin ayrıntılarla savaşı

Beynin ayrıntılarla savaşı
 

Doğal olan, her zaman daha güvenlidir.


Gözlemlerime göre çocukluk, gençlik zamanımızın yaşantısının, günümüzün yaşantısından en belirgin farkı, ayrıntıların her alandaki hakimiyeti..

Misafirlikte çay adeti bile yoktu, Antalya'da...Limonata, bisküvi verilirdi, çocukluk günlerimden anımsadığım. Çok zenginler dışında, orta gelirli kesimin evinde son derece sade eşyalar bulunurdu. Çamaşır, bulaşık önceleri küllü su, sonraları sabun-soda ile yıkanır, banyoda sadece sabun kullanılırdı.

Çocukların ders kitapları sık sık değişmez, birbirlerinin kitaplarını kullanırlardı. Okul ansiklopedileri dışında, fazla yardımcı kaynak aranmazdı. Kadınların kullandığı kozmetik, kendi yaptıkları karışımlar veya sadece bir nemlendirici krem, ruj, allık gibi bir kaç çeşit bakım, makyaj malzemesinden ibaretti.

Yemeklerde tereyağı, sonraları vita yağı, kızartmalarda zeytinyağı kullanılırdı; başka yağ yoktu.

Anneler, akşam üzeri çocuklarına, ekmek üzeri yağ-reçel veya pekmez sürüp yedirirlerdi. Günümüzdeki gibi -akıllara ziyan- bisküvi, çikolota çeşidi yoktu.

Bir yazlık, bir kışlık ayakkabı bir yıl, hatta daha fazla giyilir, elbise dolapları günümüzdeki gibi, tıkış tıkış olmazdı; birkaç elbise, bir iki buluz, etek bir hanım için yeterliydi.

Günümüzde, ekonomik durumu çok iyi olmayan kesime bakıyorsunuz, eskinin "zengin" yaşantısı adeta. Konuklar geleceğinde, -eksik kalmama adına- hanımlar çeşit çeşit yiyecekler çıkarıyorlar ortaya. Giyeceklere bakıyorsunuz, kimsenin diğerinden çok farklı bir görünümü yok.Eskiden sokakta, insanların dış görünümüne bakarak, maddi durumu hakkında, fikir sahibi olabilirdiniz.

Kullandığımız temizlik malzemeleri binbir çeşit albenili reklamlarla hayatımıza giriyor, çeşitlerine yetişmek olanaksız. Bir düşünün; sadece kişisel temizlik için kaç çeşit ürün kullanılıyor. Şampuan, saç kremi, sabun, diş macunu, diş fırçası (birde dil temizleyicisi çıktı şimdi) banyo köpüğü, duş jeli v.s..vs.

Çamaşır, bulaşık makinaları için deterjan, yumuşatıcı, tuz, koku giderici, parlatıcı, kireç çözücü...ev temizliğinde ise; halı, perde, koltuk için ayrı, ıslak zemin için ayrı cam, tahta zemin için ayrı temizleyiciler kullanıyoruz.

Çocuğun eğitimi için, anaokulundan başlıyor çeşitlilik...Anne, baba; kızın oyun hamuru, beslenme çantası... derken oğlanın test kitabı, eşofmanını bir araya toplamak için koşturup duruyor.

Gelelim bakım kremlerine. Özellikle bizler gibi, 40'lı , 50' li yaşlardaki bayanların, aynalar karşısında duydukları hüznü! kullanarak, birilerinin cebi, onca parayla doluyor.

Ben de, üç dört çeşit kullanıyorum, daha doğrusu kullanıyordum.Bundan sonra almayacağım da, kullanmayacağım da.

Prof. Erkan Topuz Hoca ve Prof. O. Müftüoğlu 'yu dinledikten sonra, cildimin, kremlerden, amacının tersine, olumsuz etkilendiğini farkettim. Tanesi otuz lira civarında, üç çeşit kremi 2 ay kadar kullanıyorum. Parası çok önemli değil ama söylediğim gibi bu ürünlerin, cildime yarar yerine zarar verdiğini düşünüyorum.

Uğur Dündar'ın konuğu olan, O. Müftüoğlu bu ürünlere, ödenen paranın %80' inin reklam, %10'unun ambalaj, geriye kalan %10' unun ise kreme gittiğini söyledi.

Koca koca prof.lar yalan söylemiyorsa, bu kremlerin içlerinde kansorejen maddeler bile varmış. Bundan sonra, basit, ucuz bir nemlendirici ile yetineceğim, daha bol su içmeye gayret edeceğim...

Ne kadar ayrıntıdan uzak, sade bir yaşam sürersek; beynimiz, dolayısıyla ruhumuz ve bedenimiz, o kadar rahat oluyor kanımca..

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..